Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Neredeyse paranoyak halim onu azdırmış gibiydi. "Bana sahipsin," diye fısıldadım. Elimdeki tutup, çekti ve düğümünü açarak, "Seni şimdi isti- yorum," dedi göğsümü avuçlayıp, göğüs ucuma başparmağıyla bastırarak. "İstiyorsun öyle mi? Beni istiyorsun..." "Uh..." derken beni masaya doğru itti ve avucunu göğüsle- rimin arasına bastırarak beni masaya yatırdı. Masanın sert ze- minini sırtımda hissettiğimde, masadaki kozmetik şişelerinin ve Hudson'ın fincanın yere düşeceğinden endişelendim. "Ve seni şimdi istiyorum," dediği an, kahveyi siktir ettiğim andı. Bırak yere dökülsün... Hudson, beni biraz daha ittiğinde popom masanın kenarı- na sertçe dayandı. Şişeleri yolundan çekmek için onları koluyla itekledi. Şimdi sabahlığım açılmış, tüm mahrem yerlerim gözle- rine serilmiş bir halde önündeydim. Göbeğimden göğüslerime ve yeniden göbeğime doğru berni okşarken gözlerindeki karanlı- ğı görebiliyordum. Sonra elleri biraz daha aşağıya tutkularımın özüne ulaştı. "Tüm gün, hiç bıkmadan vajinana bakabilirim," dedi, par- makları yuvarlak girişte dolaşıp, kıvrımlara dokunurken. "Bir yerlerde olman gerekmiyor muydu?" diye sorduğumda duyduğum ses bana ait değil gibiydi. Nefessiz, ihtiyaç içinde umutsuzca yalvaran bir haldeydi. Ne halt ettiğimi sanıyordum? Gitmesini istemiyordum. Durmasını istemiyordum. Tanrım, lüt- fen durmasına izin verme. "Bir yerlerde olmam gerekiyor. Acele etmeliyiz," dedi ve elleri pantolonunu açmak için benden uzaklaştı. "Ama sana iyi sabah- lar becermesi vermeden burada bırakıp, gitmeyeceğim." Umutla, yüksek sesle iç çektim ve dirseklerim üzerinde doğ- rularak Hudson'ı izlemeye başladım. Pantolonunu çıkarmadan sertleşmiş aletini gözler önüne serildi. Bu manzaradan hiç bık- mazdım ve tümüyle bana aitti. Bu sırada başka bir endişe aklıma geldi. "Kahyan içeri girmez dimi?" "Salı ve Cuma günleri gelir. Yanılmıyorsam bugün Çarşam- ba," dedi ve ayak bileklerimi yakalayıp bacaklarımı havaya kal- dırdı. "Ve içeri gelse bile, umurunda olur muydu?" diyerek, ka- pıma dayandı. "Hayır," dedim güçlükle nefes alarak. Şu anda önümdeki adamdan başka kimse umurumda değildi. İçimdeki adamdanbaşka... Beni isteyen, beni evinde, yatağında isteyen adamdan, beni tüm kusurlarıma rağmen isteyen adamdan başka bir şeyin önemi yoktu. Hudson, içimden çıktı ve yeniden girdi, yeniden ve yeniden... Altımızdaki güçlü masa onun sert darbeleriyle sar- sılıyordu. Hızlı bir tempo tutturmuştu, beli ki acele etmesi ge- rektiği konusunda ciddiydi. Bu hızla, bir an önce orada olacağı belliydi. Ayak bileklerimden sıkıca tutuyordu ve dizlerimi göğsüme dayamıştı. Bu yeni pozisyonla daha derinlerimdeydi. "Kendine dokunmanı istiyorum, kıymetlim." Sesi, güçlü darbelerine uy- gun bir şekilde buyuran bir tondaydı. "Birlikte gelelim." Bir an bile tereddüt etmeden elimi klitorisime götürdüm ve Hudson'ın hızına uygun bir şekilde ovmaya başladım. Bunu dana önce yapmış olmam gerekirdi, gözleri önünde kendimle oynamamdan ne kadar çok zevk aldığını görebiliyordum. Bu onu adeta azdırmış ve her zaman bu şekilde hissedeceğinin işare- tiydi. Elbette beni de aynı şekilde azdırıyordu. Hudson'ın yüzün- den aldığı zevki görmek, ben acıdan kıvranırken onun hızının arttığını görmek ve kendi dokunuşlarımla inlemeye başlamam daha seksi olamazdı. Çoktan kasılmaya başlamış ve onu kenet- lemiştim. "İşte bu, Alayna!" dedim. Doruğa ulaşıp derinlerime püskü- rürken, sesi kesildi. Elim masaya düştüğünde, vücudum uyuş- muş bir haldeydi. Gülümseyerek içimden çıktı ve "Nasıldı?" diye sordu. Elbette bu sorunun yanıtını biliyordu. Ama sapık benden duymak istiyordu. Sırıttım ve "Bana iyi sabahlar dilemek için be- cermek istediğinde bunu her zaman yapabilirsin," dedim. "Seni her sabah becersem benim için sorun olmaz" dedi ve arkasına uzanıp tezgahtaki mutfak havlusundan kopardı. Bu sı- rada yüzündeki milyonlarca şeyi okumuyor gibi görünüyordum.
Sayfa 26
·
1 artı 1'leme
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.