Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hızla tek bir harekette bluzumu çıkardı, sonra sandalyeden hafifçe doğrulup aletini özgür bıraktı. Sertliğini, uzunluğunu ellerimin arasına aldım, beni õperken parmaklarımın arasında çılgınca bir umutsuzlukla zonkluyordu. Şortumu parçalayacak- mış gibiydi ama bir kaç başarısız denemenin sonunda masaya ulaştı ve makas bulana kadar el yordamıyla aramaya devam etti. Ardından şortumu kesti. Kıyafetlerimin üzerimdeyken parçalan- masının bu kadar seksi olabileceğini hayal etmezdim. Başta şortu yırtmış ama makası alıp kesmeye başladığında makas tenime değiyordu. Hudson'ın beni çıplak olarak istedi- ği için bu şekilde soyması tümüyle sırılsıklam hale gelmeme ve acı içinde kıvranmama neden olmuştu. Kestiği şortu üzerimden alıp, atarak ellerini popomun altına geçirdi ve beni hafifçe kaldı- rarak, onu bir zırh gibi kaplayarak içime almamı sağladı. "Ah, Tanrım, Hudson!" Onu bu açıdan tümüyle hissedebiliyordum, zonklayan aleti vajina duvarıma çarpıyor, acı içinde kıvranmama neden oluyor- du. Dizlerim üzerinde biraz doğrulduğumda Hudson'ın üzerin- de şiddetli bir biçimde pompalamaya başlamıştım. Kontrol ben- deydi ve habersiz şekilde gelen müthiş orgazm ile hareketlerimi yavaşlamaya başladı. Beni dalgalar halinde saran zevk sağanağı ve uzun bir zevk çığlığıyla titreyerek boşalmaya devam ettim. Bu sırada Hudson'ın altımızdaki sandalyeyi masaya doğru itti- ğini güçlükle fark ettim. Beni masaya yatırıp, kontrolü ele geçirdi. Beceriyle ve duyarlılıkla içime yöneldiğinde bacaklarımı beline do- ladım. Beni hafifçe kaldırarak çalışmaya başladığında arkasındaki sandalyeden destek almasına gerek kalmamıştı. Tutkudan güçlük- le gören gözlerim açılıp, yeniden etrafı görebildiğimde arkamdakicamları fark ettim. Gökdelenin çatı katı seviyesinde olduğumuz için birilerinin bizi görebilme ihtimali yoktu ama küçük bir ola- sılık bile erotizmin seviyesini yükseltiyordu. Hudson inleyerek içimde patladıktan sonra bir an bile zaman kaybetmeden beni ba- caklarımın arasına eğilerek sandalyeye dayandı ve benim de masa- dan destek almamı sağladı. Bacaklarım ardına kadar açık, tümüyle çıplak bir halde camların ve sevgilimin karşısındaydım. Hudson'ın dilini hissettiğimde ikinci kez orgazma ulaşmak üzereydim. Her zamanki gibi bir an için durmadan ve yavaşlamadan dili- nin darbeleri arasında klitorisimi emmeye, yalamaya devam edi- yordu. O anda gelmeye başlamıştım ama Hudson bir an bile ara vermeden devam ediyordu. Bu çok fazlaydı ve ne kadar çok zevk alsam da gücüm kalmamıştı. "Bir kez daha," dedi Hudson kalçalarımın düştüğünü fark et- tiğinde. Yeniden saldırısına başlamıştı. "Hayır!" diyerek acıyla kıvrandım ama elleri ayak bileklerimi sıkıca kavramış, beni bırakmıyordu. "Dayanamıyorum." "Bir kez daha," dedi. Israrlıydı ve vazgeçmek istemiyordu ama bu kez başka tarafa yönelerek dilini anüsüme yönlendirdi. O anda ellerimi başına götürerek beni başka zirvelerin dorukları- na taşırken saçlarını okşamaya başladım. Dili anüsümden doğru aşağıya inerek aralığıma ilerledi ve yeniden içeri daldı. Aklımda bir an için bir düşünce beliriverdi. Ne yaptığını bi- liyordum. Bana teşekkür ediyor, onunla yaşamaya karar vererek ne kadar mutlu ettiğimi gösteriyordu. Onun da yeniden sertle- şeceğini deneyimlerimden biliyordum. Büyük ihtimalle taş gibi olmuştu ama içime girmek yerine beni mutlu etmeyi tercih edi- yordu. Bu bir mesajdı ve mesajı açıkça duyabiliyordum. Gayreti yavaşlamaya başlamış ama hevesi tümüyle duru- yordu. Bir sonraki orgazmım onun benden uzaklaşmasını iste-mediğim için gönülsüzce geldi ve Hudson başını bacaklarımın arasından çıkararak ayak parmaklarımı kıvırarak, titreyerek ge- lişimi izlemeye başladı. Sakinleşene kadar bacaklarımın arasın- da bekledi ve kalp atışlarım düzelene kadar beni ödüllendirerek yalamaya devam etti. Yeniden normale döndüğümde ise beni kanepeye taşırıp, yatırdı. Bana bakarken gözleri şehvetten yarı açık bir haldeydi ve doğrulup, soyunarak geniş kanepede yanıma uzanarak kollarını etrafıma doladı. Yeniden sertleşmeye başlamıştı. Sertti ve zonk- luyordu. Saçlarımı düzelterek, kulağıma eğilip konuşmaya baş- ladı. "Bunun ürkütücü olduğunu biliyorum ve durumumuzun uygun olmadığını da biliyorum ama benim için iyi olan her şey olduğunu bilmeni istiyorum. Bu dünyada benim için senden daha önemli başka kimse yok. Bende senin için aynı şekilde ola- bilirim. Bunu biliyorum. Bana bunu kanıtlama fırsatı verdiğin için minnettarım." Başımı ona doğru çevirdim ve "Kanıtlaman gereken hiçbir şey yok. Benim için zaten iyi olan her şeysin." "Hişş," dedi alnımı öperken. "Henüz değil. Sana henüz ihti- yacın olan her şeyi vermiş değilim." Aklım bana ihtiyacım olan neyi verebilir, diye tahminlerde bulunmaya başladı. Üç kelime vardı. Aklıma sadece bu geliyor- du. Ama söylemese de duygularını biliyordum. Varlığımın her zerresi ile bana olan hislerini biliyordum. "Sorun değil, Hudson. Ben..." Sözümü kesti. "Hayır. Denediğimi ve oraya ulaşana kadar de- nemeye devam edeceğimi bilmeni istiyorum. Beni duyuyor mu- sun? Benden vazgeçme." Ateşliydi ve öfkelenmiş görünüyordu.
Sayfa 227
1 artı 1'leme
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.