Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Cenovalı Cristoforo Colombo gençliğinden itibaren denizcilikle uğraşmış, korsanlık, ticaret gibi aktivilerle Gine’ye, İzlanda’ya uzanan yolculuklar yapmış. O’na göre batı yolu, doğu yoluna göre daha kısaydı. Türklerin ve Müslümanların kontrolündeki bölgelerden geçmeden Doğu’ya ulaşılabilirdi. İlk Çağ’ın, Orta Çağ’ın belli başlı gezginlerinin, coğrafyacılarının yazılarını okuyarak, haritalarını inceleyerek, özellikle Pierre d’Ailly’nin yapıtlarını gözden geçirerek bu kanıya varmıştır. Ayrıca İrlanda’dayken batıdan kıyıya vuran buluntu ve Avrupalı’ya benzemeyen insan cesetlerinden böyle bir kanı edinmiştir. (?) Hint ülkeleri uzakta değildir. Kolomb bu düşüncesini ilk önce Portekiz kralı II. Joao’ya açar ama kral gerekli desteği vermez. Defalarca görüşmeler sonrasında İspanya kraliçesi Isabella ve Kral Fernando sonunda destek sağlamaya ikna olurlar. Sefer sonunda elde edilecek altın ve zenginlikle kutsal topraklar, Kudüs Osmanlı’dan geri alınabilecektir. Kolomb 1492’deki ilk seferine, 3 Ağustos’ta İspanya'nın Palos kentinden başlar ve 15 Mart 1493’te İspanya’ya döner. İlk seferine Santa Maria, Pinta ve Nina adlı üç gemi ve doksan kişilik bir mürettebatla çıkar. Sonrasında 1502’ye kadar üç sefer daha düzenler, kendi deyimiyle Hint ülkelerine. Her yolculuk için bir seyir defteri tutar saraya sunmak için. İlk iki seferin notları kaybolur. Bartolome de Casas adlı bir din adamının notlarından biliyoruz ilk seferin ayrıntılarını. Bu kişi onun serüvenlerinin birçoğuna katılmış. İkinci yolculuğa dair elimizdeki tek belge ise Kolomb’un mektubu. Üçüncü ve dördüncü yolculuğun notları bizzat Kolomb’un seyir defteri. Yolculukların ayrıntılarına bakalım biraz da. Birinci günlüğe baktığımızda başlangıçta gemilerdeki mürettebat, görmüş olduğu birçok kuş türünü, okyanustaki yosunlu bölgeyi (Sargasso Denizi) karaya yakın olduklarına yoruyor. Endişeleniyorlar ve korkuyorlar aynı zamanda, hem bilinmeze yaptıkları yolculuk, hem de İspanya’ya geri dönememe düşüncesi onları ürkütüyor. Kolomb tayfanın moralini bozmamak için gidilen mesafeyi sürekli eksik söylüyor. Ve nihayet 11 Ekim’i 12’sine bağlayan gece neredeyse yola çıkıldığından 70 gün sonra Bahama takımadalarına bağlı Guanahani Adası’na ulaşıyorlar. Kolomb bu adaya ‘San Salvador’ adını veriyor. (Hz. İsa’nın lakaplarından. Kurtarıcı demek.) Adanın yerlileriyle bazı eşyaları değiş tokuş ediyor. Adadan ayrılmadan önce de yerlilerden bir kısmını yanına alıyor. Yerlilerin onların gökten geldiklerini zannettiklerini belirtiyor. Sonra diğer yakın adalara çıkan Kolomb buralarda altın arıyor. Gördüğü adaları dünyanın en güzel yeri, en güzel ağaçlara sahip, en güzel kokulu meyvelere sahip olarak nitelendiriyor. Kralına buraları överken gördüklerinden onun için de örnekler topluyor ve botanik bilgisinin zayıflığı konusunda hayıflanıyor. Küba ve Haiti Adaları’nın büyüklüğünü yerlilerden öğreniyor. Küba’nın o dönemde Avrupalıların adlandırmasıyla Cipango (Japonya) olduğunu düşünüyor. Marco Polo’nun dünyanın en büyük ve en zengin kenti olarak tarif ettiği Çin’in o dönemki başşehri Han-Çu’ya gitmek istiyor. (Marco Polo Kinsay diyor burası için) Kolomb, adaları çok detaylı dolaşmıyor, gidebildiği kadar farklı yerlere gidiyor. Yanında esir olarak Hintli dediği yerlilerden götürüyor tüm adalara, oradaki insanlarla iletişim kurabilmek için. Esirler fırsat buldukça kaçmaya çalışıyor. Adalardaki insanlar ise Kolomb ve beraberindekileri gördüklerinde onlardan kaçıp izlerini kaybettirmeye çalışıyor çoğunlukla. Kolomb yerli halkın çok korkak olduğunu, on kişinin on bin yerli kaçırabileceğini ve sivri uçlu sopalarından başka silahları olmadığını, silah nedir bilmediklerini söylüyor. Seyir defterini okuduğumuzda Kolomb’un her defasında yerlilere iyi davrandığını(?), aynı hususta adamlarını uyardığını, onlara hediyeler verdiğini görüyoruz. Kolomb dönüş yoluna geçmeden önce de Espanola adını verdiği adaya bir kale yaptırıyor ve adamlarından bir kısmını orada bırakıyor. Döndüğünde çok altın bulacağını düşünüyor. (Bu kaledeki 43 kişi yerlilere karşı açgözlü tutumları, kadınlara saldırmaları nedeniyle yerlilerce öldürülüyor.) Aralık, Ocak gibi İspanya’ya dönüşe geçiyor, bu arada fırtınalara tutuluyorlar zar zor kurtuldukları. Portekiz’e varıyorlar ilk, burada kendisiyle görüşmek isteyen Portekiz kralının hizmetindeki Bartolomeu Diaz da var. Lisbon limanına, gemileri görmeye insanlar akın ediyor. 15 Mart’ta da Kolomb nihayet İspanya’ya başladığı şehre varıyor ve burada görkemli bir şekilde karşılanıyor. İlk yolculuğun sonucundan biri de İspanyollar Avrupa’ya cinsel yollarla bulaşan frengi hastalığını taşıyor. Bu hastalıktan ölen ilk kişi de Pinta karavelasının kaptanı, Kolomb’a itaatsizlik edip kendi başına altın aramak için filodan ayrılan Martin Alonzo Pinzon. Kolomb ikinci yolculuk öncesi keşfedilmiş ve keşfedilecek anakaralarla, adaların kral naipliği ve valiliği görevlerine getiriliyor. Papa’nın huzurunda Portekizle İspanya arasında Tordesillas Antlaşması imzalanıyor ve bu anlaşmayla hayali olarak Atlas Okyanusu’nun ortasından geçen bir çizginin doğusunda (Asya, Afrika) hakimiyet Portekiz’e, batısında da İspanya’ya bırakılıyor. Kolomb ikinci yolculuğuna 25 Eylül 1493’te Cadiz Limanı’ndan on yedi gemi ve 1200 adamla çıkıyor. Gemisinin adı Marigalante. 1496’ya kadar süren bu yolculuktan günümüze kalan tek belge Kolomb’un Antonio de Torres eliyle İspanya kral ve kraliçesine gönderdiği mektup. Bu mektupta Kolomb kraldan çeşitli ihtiyaçlarının ve eksikliklerinin giderilmesini istiyor. (İlaç, yiyecek, şarap, silah, nitelikli adamlar vs.) Bu yolculukta Kolomb Dominik’e ulaşıyor ve yine Küba’nın batı kıyılarında, Isabela’da altın arıyor. Kolomb’un yolculuğu başka devletlerin de ilgisini çeker, bir sene içinde matbaa sayesinde serüvenleri tüm Avrupa’ya yayılır. Cenovalı Giovanni Caboto İngiltere adına keşif gezilerine çıkar. Kolomb’un üçüncü yolculuğu 1498-1500 arasındadır. İspanya kral ve kraliçesine gönderdiği mektupta önce tanrının yardımıyla bu yolculukları gerçekleştirdiklerini anlatır. 700 kadar adayı keşfettiğini ve bu adaları vergilere bağladığını belirten Kolomb, tüm kara çalmalara, eleştirilere, yaşadığı zorluklara rağmen elde ettiği başarısından bahseder. Bu mektubunda dünyanın şekline yönelik, ilk ve orta çağ filozoflarına, coğrafyacalarına atıfta bulunarak çıkarsamalarda bulunur. Tevrat’ta geçen ‘Yeryüzü Cenneti’ni bulduğunu iddia eder. Trinidad’ı keşfeder. Trinidad’dayken kıyıya sandallar gönderir ve ilk kez Avrupalılar’ın Güney Amerika kıtasına çıkmasını sağlar. Mektubuyla Krallar’a bir de bölgenin haritasını gönderir Kolomb. Bu harita sonradan Alonso Hojeda’nın eline geçecek ve bu kişi, yanında Americo Vespuci adlı bir İtalyan’ı alarak o yöreyi keşfe gidecek. Vespuci gezip gördüğü Venezuela kıyılarını anlatan ünlü yazısını yazacaktır, böylece anakaranın adı da Amerika olarak anılacaktır. Kolomb ayrıca bu yolculuk sırasında kardeşi ve oğluyla Hispanyola Valisi Francisco De Bobadilla tarafından yolsuzlukla suçlanır ve tutuklanıp ve zincire vurulur. İspanya’ya bu şekilde döner. Ancak sonrasında aklanır ve ünvanları geri verilir. Kolomb dördüncü ve son yolculuğuna 1502-1504 arasında çıkar. Honduras’a, Panama kıyılarına ulaşır. Krallar’a gönderdiği mektubunda uzun süren bir fırtınaya yakalandıklarını ve gemilerinin ve mürettebatının bundan çok zararlar gördüğünü belirtir ve iki gemisi de Jamaika’da batar. Kolomb için yolun sonu yakındır. En büyük destekçisi Kraliçe Isabel 1504’te hayatını kaybeder. Kristof Kolomb da 1506’da hayatını kaybedecektir. Geride yeni bir zaman ve kıta bırakarak…
Seyir Defterleri
Seyir DefterleriKristof Kolomb · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015350 okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.