Şeyh (Ebû Nuaym) diyor ki: Tasavvuf ve tahkik ehlinin hakikati dört mertebedir;
1- Allah'ı bilmek, marifet veya marifetullah; Allah'ın isimlerini ve sıfatlarını bilmek,
2- Nefisleri tanımak, tehlikelerini ve gerekçelerini bilmek,
3- Düşmanın vesveselerini, tuzaklarını ve saptırmalarını bilmek,
4- Dünyayı tanımak, baştan çıkarıcılığını, aldatmasını, göz boyamasını bilmek, ondan kurtulmanın ve uzaklaşmanın yollarını bilmektir
Ebu'l-Hasan el-Ferğâni diyor ki: Ebû Bekr eş-Şiblî'ye "Arifin alâmeti nedir?" diye sorduğumda "Göğsü ferah, gönlü yaralı, vücudu bir işe yaramaz" dedi. "Bunlar ârifin alametleri, peki ârif kimdir?" dedim. "Arif; Allah'ı bilen, Allah'ın muradını bilen, Allah'ın emrettiği şekilde amel eden, Allah'ın yasakladığı şeylerden uzak duran ve Allah'ın kullarını Allah'a çağıran kişidir" dedi. "Arif bu, peki sûfî kimdir?" diye sorunca "Kalbini arındırıp her şeyden arınan, Mustafa'nın (sallallahu aleyhi vesellem) yolundan giden, dünyayı atıp sırt çeviren, aşkına cefanın lezzetini tattıran kişidir" dedi. "Sûfi bu, peki tasavvuf nedir?" dedim. "Birleşmek ve farklı olmak, yük olmaktan kaçınmaktır" dedi. Ona "Biraz daha açar mısın tasavvuf nedir?" diye sorunca "Kalplerin gaybı bilen Allah'a içten bağlandığı bir teslimiyettir" dedi. "Daha güzel açıklar mısın, tasavvuf nedir?" diye tekrar edince "Allah'ın emrini tazim edip daha fazla ciddiye almak ve Allah'ın kullarına şefkat etmektir" dedi. "Daha güzel açıklar mısın, sûfi kimdir?" diye tekrar sordum. "Kederden arınan, bulanıklıktan kurtulan, düşüncelerle dolan, altınla çamuru aynı gören kişidir" dedi.
Hilyetul Evliya 1.Cilt