Orhan Veli’nin şiir ve öykülerinin yanısıra, mektuplarının da olduğunu duymamıştım. Bu kitabı görünce biraz temkinliydim açıkçası. Sanki birinin hatıralarının bulunduğu bir defteri gizlice alıp okuyormuşum, gibiydi. Çünkü sonuçta bir insanın özeli. Nahit Hanım’a Mektuplar kitabından beri farklı bakıyorum Orhan Veli’ye. Hep şiirlerini duyduğum ‘bir Garip Orhan Veli’, mektup yazma konusunda da oldukça başarılıymış. Ayrıca adını duymadığım Nahit Hanım’ı da tanımış oldum..
Buruk bir hikâye var kitapta; Orhan Veli, Nahit Hanımla bir sonbahar sabahında Boğaziçi Vapurunda tanışır. Nahit Hanım, herkesin tanıdığı, sevdiği bir öğretmen. İlk eşi Halil Vedat Fıratlı, Yahya Kemal’in öğrencisi. Orhan Veli de Halil Vedat’ın öğrencisi. Orhan Veli 1947 yıllarında İstanbul’da yaşar, Nahit Hanım ise Ankara’da. Her ne kadar Orhan Veli onu görmeye gitmek istese de, maddi manevi çaresizliklerden ötürü gidemez. Paltosunun, ayakkabısının olmamasından utanır. Yazdığı yazılardan kazandığı, ama kendisine yetiremediği parasından yakınır. Birçok şey yazar. Şiirlerinin basılmadan önceki hallerini Nahit Hanım’a gönderir, kitapta onların ne vakit yazıldığını da okursunuz. Nahit Hanım’a duygularını en ince detayına kadar ifade ettiği mektuplar yazar. Bu mektuplar ve burada kullandığı sözler çok içtendi (‘Hep seni düşünmek için, kimsenin yüzüne bakmadım. Ve emin ol, dünyada hiçbir şeyden zevk almıyorum. Bütün bu tatsız günler içinde Yalnız Seni Arıyorum,’ diye ifade eder sevgisini, kitabın başlığı da budur).
Mektuplar ve şiirlerin dışında, dönemin sanat ve siyasi hayatının da bahsedildiği bir kitap ayrıca..
Orhan Veli, 10 Kasım 1950’de talihsizce belediyenin açtığı bir çukura düşerek başından yaralanır. 14 Kasım’da fenalaşınca hastaneye yatırılır ve beyin kanaması tespitiyle hayatını kaybeder. O arada Nahit Hanım’ın da 12 Kasım tarihli son yazdığı bir mektup vardır, ancak Orhan Veli’nin ölümüyle gönderilememiş bir mektuptur bu, kitabın sonunda yer alır (bknz.: #236993190).
Mektuplar 64 yıl sonra yayınlanmış. Kavuşamamak daim kılıyor galiba aşkı. Kırık, üzücü ama gerçek bir hikâye okumak isterseniz, mektupseverlere tavsiyemdir…
Jurnal - Cilt 1 - 1955-1965 kitabında LAMİA hanıma yazdığı mektuplar.. O kadar muhteşem, o kadar duygu yoğunluğu var ki. Tekrar tekrar okunmalı.
Günümüzde ne mektup kaldı, ne de duygular. Kesinlikle listeme alıp okuyacağım bir kitap. Teşekkürler.