Tekerrür eden insan zihni
Değerli dostum Kerem sayesinde bu kitabı okuduğum için çok şanslı hissediyorum. Genelde kurgu eserleriyle tanınan Stefan Zweig'ın okuduğum bu kitabı bir monografi. Ancak öyle bir monografi ki, roman okurcasına heyecanla okutturan bir kitap oldu kendisi.
16. yüzyılda Cenevre'de güçlenen Calvin'in zorbalık yönetimine karşılık hoşgörü ile mücadele vermeye çalışan Castellio'yu okuyoruz kitapta. Calvin'e nazaran ismini hiç duymamıştım Castellio'nun. Halbuki 16.yüzyılda verdiği mücadeleyle önemli bir isim, ki 'hoşgörü' politikası ölümünden sonra da etkin olmuş hem Cenevre de hem de Cenevre dışında. Kitabın genel konusu adından da anlaşılacağı üzerine Castellio'nun Calvin'e karşı verdiği mücadele. Calvin'in kurduğu hoşgörüden uzak sistemin, onun ölümünden sonra iyiye doğru evrildiğinin de altını çiziyor Stefan Zweig .
Dediğim gibi Stefan Zweig bir roman havasıyla anlatıyor olayları. Kitabı okurken sıkmıyor okuyucuyu, aksine hem heyecanı diri tutuyor hem de birçok bilgiyle besliyor. Bunun dışında kitapta en çok hoşuma giden şey Stefan Zweig'ın bir tarihçi gibi bir olaydan toplumlar özelinde çıkarımlar yapması oldu. Bir mikrotarih çalışması okur gibi de hissettim, zira kitapta vurgulananlar kitabın yazıldığı 1936 yılının Avrupa'sında da geçerliliğini koruyordu. Kitap tarihin değil ama insan zihninin tekerrür ederek ilerlediğini (!) gösterdi bana. Değişen tek şey yıllar, insanın hırsı ve zorbalığı baki. Reform esnasında ve sonrasındaki 'hoşgörüsüzlük' sebebiyle 16. yüzyılda gerçekleşen katliamların günümüzde de devam etmesini görmek üzücü. Gazze'de Müslüman oldukları için Filistinliler soykırıma uğruyor, soykırımı gerçekleştirenler tek bir eleştiriyi dahi kabul etmiyor, kendilerini komik argümanlarla savunuyor, soykırıma karşı çıkanlar susturuluyor (Calvin de Castellio'nun kendisine yönelik eleştirilerini yayımlamasına izin vermiyordu...) Castellio'nun savunduğu hoşgörü hakim olsa huzur içinde yaşanılacak bir coğrafya olabilecek Filistin sistematik bir soykırıma tabi tutuluyor. Castellio'nun 16.yüzyılda anlatmaya çalıştığı hoşgörü kavramı 2024'te namevcut maalesef. Çağımızda hala var Castellio'lar, Calvin gibi zalimlere karşı olanlar... 16. yüzyılda zorbalık vicdanı yendi belki, ama vicdan ve hoşgörünün zorbalığı yeneceği bir dünyada yaşamak da mümkün. Yeter ki hoşgörü olsun.