Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Karanlıktaki Adam
Rus klasiklerinde Dostoyevski deyince insan bir duraksıyor. Yazarın psikolojik çözümlemeleri meşhur malum. O yüzden okumak o kadar da kolay gelmiyor insana. Kitabın başında yazar notu olarak hepsinin hayal ürünü olduğu vurgusu yapılmış. Ama okudukça, özellikle ilk bölümler, sanki hayal ürünü değil de bizzat Dostoyevski'nin kendi yaşadıkları, kendi iç dünyasıymış gibi hissettim. Kitap asıl hikaye/olay kısmına geçene kadar ayrımını yapmakta çok zorlandım. Açıkçası kitap öyle bir başlıyor ki okumanın en zor olduğu kısım o ilk sayfalar. Sanki gökyüzünün kara bulutlarla kaplı olduğu kasvetli bir gündeymiş gibi depresyon resmi çiziyor adeta. Depresyonun gerçekte nasıl bir his olduğunu bilmeyenler için bu tanım çok basite indirgeniyor ama o bilmeyenler için yazarımız bu sayfalarda küçük bir depresyon atağı yaşatıyor. "Hayali" kahramanımıza üzülmemek elde değil. Kendisini "yeraltından" ve diğer insanların bakış açısından çok farklı bir gözle hayatı ve toplumu algılıyor. Ona göre, her şeyin karanlık ve çirkin yönünü görüyor. Algıları yüksek ve en çok da kötü yönlere odaklanıyor. "Fazla bilinçli olmak bir hastalıktır" (sayfa 11) Acıdır ki yüksek bilinç en çok negatif şeylere odaklanıyor. İnsan neden güzelliklerin farkında olamaz da en çok hayatın kirini görür? Hem kendisiyle hem de dış dünyayla çatışma içinde ve bu durum onu hem mutsuz bir insan yapıyor hem de insanların ona yaklaşmasına da engel oluyor. Böyle ruh haline ve psikolojiye sahip bir insanın mutlu olması veya mutlu etmesi beklenilemez. Ayrıca sahip olduğu ego başlı başına onun önünde bir engel. Bu özelliklerle bir yönden ona üzülüyorum bir yönden ise katlanılmaz biri olduğunu düşünüyorum. Yani senin bu halin sadece toplumun iğrençliği mi? Kendini sorumlu tuttuğun hiçbir şey yok mu? Toplumu değiştiremiyorsan kendini değiştirmek için neden bir şey yapmıyorsun? Onlar gibi olmak değil mesele. İyi veya kötü kendine bu hayatta bir yer edinebilmek. Ama yeraltı buna dahil değil... Bu yüksek bilinçli "hayali" karakterimiz insanlardan nefret ediyor ve bunu göstermekten de kaçınmıyor. Fakat insan sosyal bir varlıktır. Tek başına var olamaz. Dolayısıyla o da sosyal çevreye karışmaya çalışıyor ama yine sahip olduğu o nefret, o kendini sabote etme özelliği devreye giriyor ve insanları kendisinden uzaklaştırıyor. Hatta nefret ettiriyor. Kendisi bu kirli toplumu hor görse de toplumda onu dışlıyor. O, böyle bir insanken toplumun kabul etmesi beklenilir bir durum değil. Toplum mükemmel değildir, kusurlu bireylerle ve tanımlarla doludur. Sonuçta toplum olunca böyle olur, bir şeyler bozulmaya hep yüz tutar... Tanıştığı o kıza bile başta öyle güzel davranıp sonra kıza pislik bir varlık gibi davranıp pişman olması... O anlarda kız tarafından gerçek benliği, iç dünyasının görülüp anlaşılması onu iyi hissettirse de artık çok geç. Pis bir varlık muamelesi gösterdikten sonra iyilik beklemeye hakkın var mıdır?
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Panama Yayıncılık · 2021127,8bin okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.