sustuğum yerden başlıyor
kanamaya dünya
o vakit
içimde biriken yağmurlar
düşüyor toprağa
sen kokuyor
tenime değen her damla
konuşayım desem
esrik birer cümleye dönüşüyor
sözcükler dudaklarımda
cenge tutuşuyor melekler
hırpalanmış kanatlarıyla
düşüyorlar koynuma
-bilmezsin çöle vurgun bir balığım oysa-
vahşi atlar koşturuyor
kalbimin yorgun atlasında
uzaklara daldığın yerde
göğsüm sana dulda
sonra gözlerin düşüyor aklıma
kaçıp kaçıp sığındığım mabed
gözlerin ki
şiire
kaleme
buhura
emzirdiğim dua
-hadi bir daha dokun çocukluğuma
yürüyelim el ele ebem kuşağının altında-
sarılırız acılarımıza sonra
hem bir yere kaçacak değiliz ya