Gönderi

Diktatörler işin başında kaçınılmaz olan bazı krizleri bir kez aştılar mı, genellikle bir süre için yerlerini sağlamlaştırmış olurlar; nasıl ki insan bünyesi iklim değişikliklerinden veya değişen hayat şartlarından ilk başta rahatsız olsa da sonradan onlara alışıyorsa, halklar da egemenliğin yeni biçimlerine şaşılası bir hızla uyum sağlar. Aradan bir süre geçince, şiddet dolu yeni zamanları, daha çok sevdikleri o eski zamanlarla karşılaştıran küskün yaşlı kuşak ölüp gitmeye başlar; onların ardından yeni geleneğin içinde büyümüş, bu yeni ideali son derece doğal, mümkün olabilecek tek ideal olarak gözü kapalı kabul eden bir gençlik yetişmiştir. Bir halk, bir idealin peşinde, her zaman tek bir kuşak içinde bile kesin bir biçimde değiştirilebilir. Calvin'in Tanrı buyruğu da aynı şekilde teolojik bir düşün malzemesiyken yirmi yıl içinde somut olarak algılanır bir varlık biçiminde yoğunlaşır. Kazandığı zaferden sonra sistemini mükemmel bir plan çerçevesinde dar alandan genişe ve giderek dünyaya yaymış olduğu için bu dâhi organizatörün hakkını teslim etmek gerekir. Yaşama biçimi bakımından bu demir gibi sıkı düzen, Cenevre'yi örnek bir şehre dönüştürmüştür; bütün ülkelerden Reformcular teokratik rejimin bu örnek uygulamasını görmek üzere, bu "Protestan Roma"ya adeta hacca gelirler. Sıkı düzenin ve Ispartalılara özgü katı yetiştirme biçiminin kadir olabileceği her şeye sonuna kadar erişilmiştir; gerçi yaratıcı çeşitlilik, çok ciddi bir tekdüzeliğe; neşe, matematiksel soğuk bir kusursuzluğa feda edilmiştir ama buna karşılık eğitim başlı başına bir tür sanat mertebesine yükseltilmiştir. Bütün öğretim kuruluşları, bütün sosyal yardım kurumları kusursuz bir biçimde yönetilir, bilime büyük bir alan sağlanır. Dahası "Akademi"yle Protestanlığın ilk fikir merkezini kurmuş olmakla kalmaz, aynı zamanda bir zamanlar arkadaşı olan Loyola'nın Cizvit tarikatı karşıtı bir kutup oluşturmuş olur Calvin; disipline karşı daha mantıklı bir disiplin, iradeye karşı daha katı bir irade. Ayrıntılı hesaplanmış bir savaş planı uyarınca Calvin öğretisine bağlı, mükemmel bir teolojik donanımla silahlanmış hatipler ve kışkırtıcılar dünyaya buradan gönderilir. Zira Calvin uzun zamandır iktidarını ve idealini bu küçük İsviçre şehrivle sınırlı tutmayı düşünmemektedir; dizginlenemez egemenlik arzusu, totaliter sistemini giderek bütün Avrupa'da, bütün dünyada ekili kılmak için ülkeleri ve denizleri aşmaktadır. Elçisi John Knox aracılığıyla İskoçya biat etmiştir bile; püriten ruhu, Hollanda'ya ve Kuzey ülkelerine de kısmen nüfuz etmiştir, Fransa'da Fransız Protestanları sonuca ulaşacak darbeyi vurmaya hazırlanmaktadırlar; başarılı tek bir adım daha atılmış olsaydı Institutio dünyaya mal olacak, Kalvencilik Batı dünyasının tek düşünme ve yaşama biçimi olacaktı. Kalvenci öğretinin böyle bir zaferle yaygınlaşması ihtimalinde Avrupa'nın kültürel yapısında gerçekleşecek kökten değişimin boyutları, Kalvenciliğin kendisine teslim olmuş ülkelerde kısacık sürede vurduğu damganın niteliğine bakılarak tasavvur edilebilir. Cenevre Kilisesi'nin ahlaki ve dinî diktasının kısa süreliğine de olsa- vücut bulabildiği her yerde, genel ulusal renklerin arasında kendine has özel bir tip ortaya çıkmıştır; gösterişsiz bir biçimde yaşayan, ahlaki ve dinî görevlerini "hatasız", "lekesiz" yerine getiren bir yurttaş tipi; duyusal özgürlükler, her yerde yöntemli bir terbiye anlayışı içinde gözle görülecek biçimde buharlaşmış ve hayat, soğuk davranış kuralları içine çekilmiştir. Bütün bu ülkelerde, sokaklarından başlayarak güçlü bir kişilik en afaki şeylere bile böylesine kuvvetle siner- daha ilk bakışta; insanların tavırlarının ölçülülüğünden, giyimlerinin ve hareketlerinin silikliğinden, hatta taş yapıların gösterişsizliğinden, şenliksiz havasından halen mevcut olan ya da bir zamanların Kalvenci sıkı düzenin izleri bugün hâlâ fark edilebilir.
Sayfa 212 - 213, 214Kitabı okudu
·
23 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.