Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sunak / Turgut Uyar.
ilkin bir kadını kestiler soyup giysilerini sonra kitapları yaktılar, suları kestiler su bir ulusun özlemidir bu yüzden dağlara bakarlar bir silâh olarak alınır satılır ve ıslatır esirgemeden bir rençberin boğazını oysa ay bir ateş gibi yağıyor usul usul terliyor bir batık gemi kan sızıyor bir halkın dinmeyen uğultusundan ve eskiden bir şehire girdiğimi hatırlıyorum bir şehire yerleştiğimi hatırlıyorum rüzgârın eskittiği bir şemsiyeyle suyun paslandırdığı bir silâhla herkes gibi bir avuç bedenimle yarım dirimler yarım ölümler taşıyarak bir denizin altından oldukça ağır bir denizin altından ağzı tıkalı bir sürahi gibi suyun yüzüne çıktığımı şimdi artık neyi hatırlasam bir anı oluyor örneğin bir adamın içkiye düşkünlüğünü bir kadının sunuluşunu soyularak kanım mı hatırlatıyor ben mi üflüyorum gidip toparlıyorum bir yerlerden başkaldıran gölgemi diyorum ki ey batık gemi artık kar yağıyor güvercinlere sokak alışılmış düzenini sürdürüyor harcayan kıllı elleriyle sunak kan içinde, kan içinde sunak alıp boyuyor gövdemizi sokaktayım ve herkes alışkın hatta bekliyor onu durmadan bir soylunun serinleme alışkanlığıyla bir ağustos akşamında durmadan kurban, durmadan sunu tükenmeyen açlığına düzenin döğüşmeyi ve kanı hazırlıyor aşkın son kertesini onu, durmadan şimdi ey eski gümüş, batık gemi, diyorum ki her yerde seni hatırlıyorum durmadan saat kaç olursa olsun, takvim ne derse desin açlıkta, bir bıçağın kabzasında ve dağda durmak istediğimi hatırlıyorum durmadan itilirken ve dövülürken ve kovalanırken güneş batarken ve doğarken bir parmaklığa dayayıp ellerimi durmak istediğimi hatırlıyorum durmadan itilirken ve dövülürken ve kovalanırken güneş batarken ve doğarken bir parmaklığa dayayıp ellerimi durmak istediğimi sunak inceltir coğrafyasını akşam bir dinginliğe benzer kendiliğinden II dünyayı en çok sevdiğim zaman her şeyi en çok unuttuğum zaman sanılır çünkü kuşların güzle güneye gittiğine inanılır oysa taş kırmanın ve otel inşa etmenin mevsimi yoktur cepte tabanca da cigara paketi arar gibi aranır adamoğlu hırçın bir kış gibidir doğrusu hırçın bir kış niteliğindedir birden akidesi parlayınca fosforun dünyanın elbette sonu vardır yani sunak temizlenir kandan sunmanın önü alınır en denize yatkın küreklerle ustaca biçilmiş keresteler ve usturlâpın en alâsı iskenderiyeden ve haritanın en makbulu kanla yoklanan sonu vardır imdi bu böyle nasıl bir bahardır bütün sürgünlerin lâhana olarak hesaplandığı bütün harfler anlamını yitirmiş bütün sokaklar geliş geçişe dardır ve acılar bütün etkisini yitirmiş gemiler bütün limanların uğraşı III dünya bir sunaktır sonunda kalemlerin bile sunulduğu işte benim kanım ortada akmıyor artık IV sakinim bütün gece boyunca başımı değişmeyen düşüme koyunca lâleler kızıllaşır menekşeler morlaşır sütçü gelmez kapıya vurmaz gazeteci de öyle bilirim dünyanın sonu vardır.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.