Gönderi

764 syf.
·
Puan vermedi
14 yaşımda okusaydım belki kurguyu severdim, etkileyici bulurdum ama bu yaşımda sevemedim. üç kitabın genel spoilerlı bir incelemesidir bu. ona göre okuyalım. feyre arada güç sarhoşluğu yaşıyor, eylemleri o yönde ama yazar ya onun bakış açısından yazdığı için ya da bunu fark edemediği için böyle bir şey yokmuş ya da önemsizmiş gibi kurguya devam ediyoruz, feyre tümüyle iyi niyetli bir iktidar sahibiymiş gibi. ki kendisine yüce leydilik makamı verilecek yetkinliğe ne zaman ulaştı, ben anlamadım. nasıl kimse işin bu kısmına değinip itiraz etmedi, yetkinliğini sorgulamadı? bu sizin yüce leydiniz denip geçildi, hani hayaller sarayında birlikte karar alınıp veriliyordu? hani tüm protokolleri yıktıkları o maaile yönetim anlayışları? ve üstelik feyre o derece becerikliydi ki... gerçeküstü şekilde becerikli. hâlbuki yüzyılların yöneticileri son derece beceriksiz tasvir ediliyordu, örneğin tamlin, zaten yazar bu karaktere zerre acımamış, vurdukça vurmuş. feyre nasıl oluyor da asırları devirmiş birçok karakterden daha tecrübeliymiş gibi birçok şeye hâkimdi, nasıl daha becerikliydi ben anlamadım -iktidar mücadelesine olan hakimiyetinden söz ediyorum. asırların tecrübesinin -kurguda işlenmesi gerekilen ama işlenmeyen- ağırlığı nasıl böyle gözden kaçabilmiş? insanlar ve periler arasında bunca asır nasıl bir dil bariyeri oluşmadı? insan diyarı ile ilgili bilgilerimiz de pek kısıtlı, işin bu kısmı hoşuma gitmedi pek. insanlar da periler kadar kabahatli diye tasvir ediliyor mesela, büyülü güçlere sahip bu ölümsüz varlıklar karşısında onlar kadar kabahatli olmak mümkün mü? çünkü bence ortadaki güç dengesizliği buna imkan tanımıyor. karakterlerin arasında yaş farkından dolayı olması gereken ama olmayan, kurguda asla işlenememiş anlayış farkını, uçurumu da görmezden gelmeye çalışıp durdum. 20 yıl yaşamış yeni yetme "yaratılmış perilere", diğer en az 5 asrı devirmiş perilerin nasıl olup da kapıldığı, o anlayışımın ötesindeki hayat tecrübeleriyle, görmüş geçirmişlikleriyle bu kişilere nasıl bu kadar hayranlık duyabildikleri, bu perilerin nasıl olup da bazı insanî hazlara karşı artık duyarsızlaşmadıkları ya da haz anlayışlarının nasıl değişip şekillenmediği muamma. ölümsüz varlıklarda görmüş geçirmişlik namına hiçbir şey yoktu, işin bu boyutu kurguda işlenememişti. mesela rhys ve feyre'nin arasında hiç de asırlar varmış gibi durmuyordu, hâlbuki var. zaten şu ölümsüzlük muhabbetini, ölümsüz varlıklar muhabbetini kurgusunda geçirip işin bu boyutunu atlamadan işleyebilen fantastik kurgu yazarı azdır. diğer tüm yazarlar uzun ömrün tür ve karakterler üzerinde, karakterlerin kişilikleri üzerinde hiçbir etkisi yokmuş gibi yazıp geçiyor. buna da genel ayar oluyorum. seri boyunca ryhsand karakterinin bu derece kusursuz bir iktidar sahibi olarak tasvir edilmesinden inanılmaz derecede rahatsız oldum, bu kadar iyi niyetli tasvir edilmesinden vs. onun tüm o ideal dünya görüşlerini, tüm o fedakârlıklarını, tüm o iyi niyetli hükümdar tavırlarını okurken göz devirip durdum. yazık karakterin bir suçu günahı da yok. ben neredeyse kusursuz, eylemde olmasa da niyette kusursuz romantik erkek partnerler okumayı severim kurgularda. ryhsand yalnızca bu noktada kusursuz bir karakter olarak inşaa edilip diğer alanlarda, özellikle hükümdar kimliğinde daha bocalayan bir karakter olarak çizilseydi bu derece gıcık olmazdım. pek çok en güçlü diye tasvir edilen karakter de, ne hikmetse, son derece iyi niyetli ve hep gece sarayı lordunun etrafında toplaşmış. nerede güç sarhoşluğu, nerede kişisel hırslar? yalnızca yazarın bize sevdirmemeye yeminli olduğu karakterler böyle zayıflıklar gösteriyor. hikâyenin asıl ana karakterleri katiyen bu türden eğilimler, zayıflıklar göstermiyor. bari bir tanesi güç sarhoşluğuna ufacık bir eğilim gösterseydi. konu önceki incelememde yazdığım gibi gerçekçilik arayışı da değil, onların bu derece iyi niyetli oluşu gerçekçi değildi evet, ama asıl problem bu iktidar mücadelesinde ahlâkî bir çatışmanın olmamasıydı ne biz okurlar için ne de feyre karakterinin zihin dünyasında. kirli bir iktidar mücadelesi okumayı tercih ederdim, iyi ve kötüyü belirleyemeyelim, sınırlar bulanıklaşsın vs. hani nerede george r. r. martinle kıyaslanan yazarımızın gri karakterleri, okuyucu tereddütte bırakan, haklılıklar ile haksızlıkların içe içe geçtiği, okuyucu taraf tutmaktan alıkoyan kirli iktidar mücadeleleri, taht oyunları, olay örgüleri? okuyucular olarak kurgu boyunca kimin tarafını tutmamız gerektiğini biliyorduk, kurgu bir an olsun bizi ikilemde bırakmadı. yazar bırakmamış ki ikileme düşelim -ki bana göre bu okuma zevkini kötü etkiliyor. neye göre kıyas yapılıp kalemleri benzetilmiş, anlamadım. (sis ve öfke sarayı incelememde de aynı konuya değinmiştim, burada da aynı konuya değindim. çünkü tüm kurguyu benim için çekilmez kılan asıl kusur bu. romantik fantastik bir kitabın romantik boyutu için rhysand bu şekilde tek boyutlu tasvir edilmiş ve bu tercih de serinin iktidar mücadelesi ve fantastik boyutunu zayıflatmış.) şu kurgu boyunca yakamızı bırakmayan aile muhabbeti de asla geçmedi bana, hadi ablacım hadi sadede gel diyip durdum o sahnelerde. aile teması etkili işlenememişti, bence oldukça yüzeyseldi. kurguda karakterlerin muziplik yaptığı sahnelerin çoğu, tıpkı aile temalı sahneler gibi geçmedi bana. dil çıkarmalar, hareket çekmeler... yok, olmadı sevemedim kurguyu. kitapta ölen karakterlerin hepsi de dirilip duruyor. sözde büyük savaşlar, mücadeleler yaşanıyor ama kurgunun ana karakterlerinden geberen yok, dediğim gibi ölen de diriliyor zaten. bu kurguyu öyle ucuzlaştırmış ki. kurgu zaten yalnızca feyre'nin bakış açısından ilerlediği için sorunların çözümleri, savaşı kazanmalarına sebep olan etkenler de geçmiyor. savaşın ortasında bir anda oradan buradan yardımlar geliyor, kahramanlarımıza can suyu oluyorlar lakin kurgu boyunca bunları asla okumadığımız için, bunlar yerine durmadan romantik sahneler okuduğumuz için bu sahneler de geçmiyor size, geçiştirilmiş geliyor. yazar kolaya kaçmış gibi hissettiriyor. potansiyeli olan bir yazarın amatörlüğüne denk gelen kurguları bunlar diye umuyorum, diğer kurguları daha iyidir diye umuyorum. kalemi, üslubu böyle düşündürüyor en azından.
Kanatlar ve Küller Sarayı
Kanatlar ve Küller SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20182,266 okunma
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.