Gönderi

"Malky'ye belki de insanoğlunun bazı şeyleri icat etmemesi gerektiğini söyledim." "Hepsi bu mu?" Leto gönülsüzce, "Hayır," dedi. "Bunu duyunca kızdı. Şöyle dedi. 'Sen kuşsuz bir dünyada, insanların uçan araçlar icat edemeyeceğini sanıyorsunl Aptalın tekisin! Insanoğlu her şeyi icat edebilir!" "Sana aptal mı dedi?" Hwi'nin afalladığı sesinden belliydi. "Haklıydı. Doğruyu söylüyordu, bunu inkâr etse de. İcatlardan kaçmam gerektiğini gösterdi bana." "Yani Ixlilerden korkuyor musun?" "Korkuyorum tabii! İcatları felakete yol açabilir." "Ne yapabilirsin peki?" "Daha hızlı kaçabilirim. Tarih, icatlar ile felaketler arasındaki daimi bir yarıştır. Eğitimli olmak işe yarar, ama asla yeterli olmaz. Koşabilmen de gerekir." "Ruhunu benimle paylaşıyorsun sevgilim. Farkında mısın?” Leto başını çevirip önüne, Moneo'nun sırtına bakarak başyaverinin hareketlerini izledi; Moneo sahip olduğu sırların ağırlığını taşıyordu. Yolun ilk hafif yokuşunu çıkmışlardı. Batı Halka Duvarı'na yönelen kısma sapmaktaydılar. Moneo her zamanki gibi düzenli ve dikkatli adımlarla yürüse de, başyaverde bir değişiklik vardı. Adam önden gidiyordu; Leto'nun deri katmanlarıyla çevrili yüzünün yanında, efendisinin yazgısının getirdiği hedeflere doğru yürümek artık ona yetmiyordu. Doğuda Sareer uzanmaktaydı. Batıda nehir ve ekinlikler vardı. Moneo sağına soluna bakmadan yürüyordu. Başka bir hedef görmüştü. "Yanıt vermiyorsun," dedi Hwi. "Yanıtı zaten biliyorsun." "Evet. Hakkında bazı şeyleri anlamaya başlıyorum," dedi Hwi. "Bazı korkularını sezebiliyorum. Nasıl yaşadığını da anladığımı düşünüyorum." Leto şaşkınlıkla dönüp Hwi'ye bakınca onunla göz göze geldi. Tuhaf bir şeydi bu. Leto gözlerini Hwi'den alamıyordu. Birden yoğun bir korkuya kapılınca, elleri titremeye başladı. "Sen varoluş korkusu ile varoluş sevgisinin tek bir kişide birleştiği bir yerde yaşıyorsun," dedi Hwi. Leto gözlerini kırpıştıramadı bile. "Sen bir gizemcisin; kendine iyi davranmanın tek sebebi, dışarı bakan o evrenin ortasında olduğundan başkalarının göremediklerini görmen," dedi Hwi. "Bunu paylaşmaya korkuyorsun, ama bir yandan da paylaşmayı her şeyden çok istiyorsun." Leto, "Ne gördün?" diye fısıldadı. "Benim içsel gözüm veya içsel seslerim yok," dedi Hwi "Ama Lordumu, Leto'mu gördüm ve ruhunu seviyorum; senin gerçekten anladığın tek şeyi biliyorum." Hwi'nin söyleyebileceklerinden korkan Leto gözlerini kaçırdı. Ellerindeki titreme, gövdesinin ön kısmına yayılmıştı. "Sevgi... anladığın şey işte bu," dedi Hwi. "Sadece sevgi." Leto'nun ellerinin titremesi kesildi. Yanaklarından birer damla yaş süzüldü. Gözyaşları yüzünü çevreleyen kumalabalığı derisine değince, mavi dumanlar yükseldi; Leto hissettiği bu acıya şükretti. "Hayata inancın var," dedi Hwi. "Bunu biliyorum... yoksa sevmeye asla cesaret edemezdin." Sol elini uzatıp, Leto'nun yanaklarındaki gözyaşlarını sildi. Leto derisinin her zamanki gibi refleksle tepki göstermemesine şaşırdı. "Bu hale geldiğimden beri yanaklarıma ilk dokunan insan sensin, biliyor musun?" diye sordu. "Ama ben ne olduğunu biliyorum, eski halini de biliyorum," dedi Hwi. "Ben eskiden... ahhh, Hwi. Eski halimden geriye sadece yüzüm kaldı; gerisi hafızamın karanlığına gömüldü... gizlendi... gitti." "Ama ben görüyorum sevgilim." Leto Hwi'nin gözlerine baktı; artık onunla göz göze gelmekten korkmuyordu. "Ixliler seni bilerek böyle yaratmış olabilir mi?" "İnan ki bilmiyorlar Leto, ruhumun aşkı. Kendimi tamamen açtığım ilk ve tek kişi sensin." "Öyleyse yaşayamadıklarımızın yasını tutmayacağım," dedi Leto. "Evet sevgilim, ruhumu seninle paylaşacağım."
Sayfa 473 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
·
92 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.