Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Toplumlaşamamak
Gerçi Türk-Osmanlı toplumu, insanla toplumun tam anlamıyla birlik ve bütünlük oluşturduğu bir toplum değildir. Bu tür bir topluma ancak, ilkel topluluk ya da aşiret dediğimiz yapılarda rastlıyoruz. Ama Türk-Osmanlı toplumu, köleci, feodal ya da kapitalist toplumlar gibi, sınıfların birbirinden iyice ayrılacak biçimde oluştuğu ve bireyin giderek tam anlamıyla ortaya çıktığı bir toplum da değildir. Türk-Osmanlı toplumu, bunlardan farklı bir sınıflı toplumdur. İlkel toplum ile art arda ortaya çıktıklarını batıda gördüğümüz toplumsal oluşumlardan aynı uzaklıkta bulunan bir toplumdur. Bu toplumda, birey ile toplum arasındaki kay naşmışlık ve birlik tam ve mutlak değildir, ama birey kendini topluma bağlayan göbekbağını da tamamen kopartmamıştır. Bu toplum, yapının üst bölümünde yer alan ve merkezci yönetimin (devletin) taşıyıcısı olan yönetici, yani egemen kişi ve zümreler- le (sultan, yönetim görevlileri, askerler, dinadamı-bilginler vb) köy topluluklarında yaşayan üretici köylülerden oluşmuştur. Bu toplumda geniş anlamda sınıflar (yöneticiler, zanaatkarlar, köylüler) vardır, ama bu sınıflar arasında kesin sınırlar olmadığı gibi, herhangi bir sınıfın bir başka sınıfı devirerek iktidarı ve yōnetimi ele alması gibi bir durum da yoktur. Yani tek tek sınıflara karşılık toplumun birliği ve bütünlüğü ağır basar. Bu toplum da, "kendinde" sınıflar söz konusudur. Batıda görülen "kendisi İçin" sınıflar, yani toplumsal varlığının bilincine vararak öz mücadelesini yürüten ve ölüm kalım savaşına giren sınıflar söz konusu değildir. Toplumun birlik ve bütünlük olarak ağır basması ve sınıf mücadelelerinin iktidara yönelen bir ölüm kalım sorunu durumuna gelmemiş olması, Türk-Osmanlı toplumundaki bireylerin batıdaki gibi bir "birey" durumuna gelmemesi sonucunu doğurmuştur.
Sayfa 280 - YKY
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.