Gönderi

Gelincik
Gelincik resimleriyle bilinen Ressam Hikmet Çetinkaya'ya: "Hep gelincik yapıyorsun, bıkmadın mı?" "Biraz da başka konular çalışsan nasıl olur?" "Kaç yıldır gelincik çalışıyorsun, nasıl yapmaya başladın?" "Size okulda sadece gelincik yapmasını mı öğrettiler?" Bu soruların, sonuna ha ha haaa, hi hi hiiii lerle kurulan cümleler, uzar gider. Arkama dönüp baktığımda unutmamam gerekenler var… Resim bölümü sınavlarına girmek için Ankara’ya geldiğimde sokakta kaldığımı, terminalde sabahladığımı hatırlıyorum… Haaa; lokantadan ekmek çaldığımı da hiç unutmadım… Siz hiç aç kaldınız mı, çaresizlik nedir bilir misiniz? Boşverin bilmeyin, aklınıza bile getirmeyin, iyi bir şey değil. Üniversitede arkadaşlarım bana isim takmışlardı: “Kömür”. Neden mi? Gündüz, Gazi Üniversitesi Resim Bölümünde okuyorum, geceleri ise TKİ Kömür İşletmelerinde gece bekçiliği. Kömür aşağı, kömür yukarı… Zaman geçti, yıllar yılları kovaladı, başarı başarıyı getirdi, okyanus ötesi ülkelere gittim. Yalnız gitmedim ama; fırçalarım, boyalarım, tuvallerim, resimlerim ile beraber gittik. Çok vefalıdırlar biliyor musunuz? Biz zaten hep beraberdik, hiç ayrılmadık, beni hiç yalnız bırakmadılar.. 18 farklı ülkeye gittik, Avustralya’dan Kanada’ya…. Çin’den Amerika’ya… Tayvan’dan Malta’ya bütün Avrupa ülkelerini, dünyayı gezdik hep beraber.. Bütün bu ülkelere Türkiye Cumhuriyeti Devleti sponsor oldu. Sergiler, konferanslar, canlı performanslar, söyleşiler… Özellikle Dışişleri ile Kültür ve Turizm Bakanlıkları destekledi. Doğaldır ki gittiğim her ülkede Türkiye Cumhuriyeti'ni temsilen gittiğim için Türk Bayrağımız asılırdı ve İstiklal Marşımız okunurdu. Onlara; Atatürk’ü, Çanakkale’yi, Mevlana’yı, Yunus’u, Nazım Hikmet’i, Ahmet Arif gibi değerlerimizi anlatmaya çalıştım, dilim döndüğünce… Çalışmalarım değer görülerek, birçok ülkenin müzelerine kabul edildi. Bak az daha unutuyordum, bütün bunlar yetmedi, çalışmalarımdan ötürü bir de Kanada Devleti bana vatandaşlık verdi. Kanada/Toronto’ya yerleştim, atölye açtım. Şu an eşim ve çocuğum Toronto’da, küçük oğlum Doruk orada okula gidiyor. Ben de gidip geliyorum… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yanında Kanada Devleti'nin de fonlarından yararlandım, destek gördüm… Çok çalıştım, çok kazandım, çok param oldu. Ama bir sorun vardı, geçmişte çok param olmadığı için, para ne işe yarar bilmiyordum. Hala da bilmem, parayla işim olmadı hiç. Bütün bunları bana sağlayan gelincik çalışmalarım oldu. Şimdi bana diyorlar ki, 'bırak artık, bıkmadın mı, başka konular çalış, değiştir bunları…' İnsan kolunun birisini, kesip atabilir mi; yüreğini değiştirebilir mi; geçmişini unutabilir mi; hatıralarından kurtulabilir mi; vefasızlık gösterebilir mi? Gelinciğin felsefesi, unutmamak, hatırlamak, vefadır. (Alıntı)
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.