Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bugünümden unutmak istemediğim notlar
İlk şeyden bahsedeyim, yoğun bakımda bir hastamız var, üniversite öğrencisi, tıp okuyor. Aniden bir şeyler oluyor ve şu an yoğun bakımda izliyoruz. Bugün mesai bitimi çıkmadan önce yanına gittim sohbet etmeye. Yazarak konuşuyor. "Bana bir tavsiye ver" dedim. "Hayat pamuk ipliğine bağlı, yarın ölecekmiş gibi yaşamak lazım" dedi. "Yarın öleceğini bilseydin ne yapardın" diye sordum. "Annemle ve babamla vedalaşırdım" dedi. Geçtiğimiz haftalarda durumu çok ağırlaşmıştı. "Ne hissettin" diye sordum. "Azraili karşımda gördüm sanki, hemen şehadet getirdim, çok korktum, sonrasını da hatırlamıyorum" dedi. Zaten biz o sıra uyutup entübe(ağzından soluk borusuna doğru bir tüp yerleştirip, oksijenlenmesi için makineye bağlama işlemi) etmiştik. "Hastaneye gelmeden, hayatını normal bir şekilde sürdürdüğün sırada dinine düşkün müydün, nerden geldi aklına şehadet getirmek" diye sordum. "Dindar değildim" dedi. Bir de bir ara "yemek yemek istiyorum, burada bana mama veriliyor, yemek yemeyi çok özledim" dedi. Ha bir de "sağlığına dikkat et, burası çok zor" diye de bir cümle kurdu. Sorularımı bencilce bulanlar olabilir. Ama süreci yaşarken duruma göre davranıyorsunuz. Onu incitecek bir boyuta hiç gelmedi konuşma, aksine paylaşmak ister gibi bir hali vardı. Ki yoğun bakım sahiden zordur, orada bir odada yalnız başına aylar geçirince herhangi bir sohbeti kaçırmak istemiyor hastalar. Kaldı ki bunların çoğunu gülümseyerek konuşuyorduk, yüreğini deşerek sorguya çekmedim yani hastayı. Şehadet meselesi çok kıymetliydi. Her türlü şartta imanın en büyük yoldaş olduğunu bana bir kez daha hatırlattı. Özellikle de belirsizliklerin içerisinde sıkışıp kaldığında tek yol göstericinin iman olması -ki oldukça da fıtri bir durum bu çünkü dışarıdan bir müdahale olmaksızın insanın kalbi direkt oraya yöneliyor- Allah'ın içimize yerleştirdiği bir kandil gibi tahayyül edilebilir. Dışarının yani dünyevi hayatın parlaklığı arttığında içimizdeki kandilin ışığı sönmüyor, yalnızca biz dünyaya fazla dalmış oluyoruz, kandili unutuyoruz, nazar etmiyoruz. Doğru olana yönelmemiz lazım, Allah zaten içimize iman etmenin ihtiyacını koymuş, bu ihtiyacı bilip onunla savaşmayı değil bu ihtiyacı doğru düzgün beslemeyi seçmemiz lazım. Allah hepimize hidayet etsin. Amin. İkinci bir not da şu. Bugün teravihte caminin ışıkları yanmıyordu. Bir arıza olmuş. Ben de hep merak ederdim acaba bu ışıklar yokken camide namaz kılmak nasıldı diye. Bugün tecrübe ettim. Çok farklı diyemem, telefon flaşlarının orantısız parlaklığı yine gözü yoruyordu. Hissiyatı da, yani bana pek bir şey hissettirmedi. Ama mum gibi sarı bir ateş ışığı olsa gayet hoş olurdu. Yani mesele ortam değil o namazı nasıl bir huşu ile kıldığın, dış etkenler değişse de sınırlı bir etkisi var. Bir de son olarak, ismet özel bir programda diyordu ya, "benim hakkım olsa bazı kadınların başını örtmesini yasaklarım" diye. Sanırım bugün ilk kez hak verdim. İsmet özel'in fikir dünyasına hakim olmamakla birlikte, düşünebilen, ortamı ve şartları tartabilen, tesettürün başlı başına kendisine has bir bilinç gerektirdiğinin farkında olan kadınların örtünmesi lazım. Öbürleri tesettür fikrine zarar veriyor. Uzun oldu baya, neyse okuyan olursa şimdiden kolay gelsin, teşekkür ederim. Hayırlı geceler 🪴
·
646 görüntüleme
İbrahim ☾☆ okurunun profil resmi
Halit Ertuğrul anılarında yer edinecek derecede
Şeyma okurunun profil resmi
Sağ olun, yaşadıklarımı kaybolmasın diye not ediyorum işte. Özellikle hastalarla ilgili olanlar ders çıkartılmaya çok müsait meseleler
Elif okurunun profil resmi
Yazılarınız çok güzel ya, özellikle hastalarla ilgili olanlar çok etkileyeci 🤍🫠🥹
Şeyma okurunun profil resmi
Teşekkür ederim eksik olmayın. Hastalarla ilgili olanlar beni de çok etkiliyor sahiden :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.