Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Beni yazar yapan duyguyu burada söylemek istiyorum size; Çocukluğumda pasajlarda yerin 3 kat altında o soğukta karanlıkta çalışan Kunduracılar görürdüm... Adamlara böyle içimden derdim "Ben bu adamlar gibi burada çalışmam. Adamlar yerin üc kat altına giriyor" Hava karanlığında dışarı çıkıyor. Bütün küflü ayakkabıları yanına almış o pis çamurlu ayakkabıları, akşama kadar uğraşıyor. "Bu adam" derdim "Seyahat etmiyor, sahile inmiyor, bu adamın kız arkadaşı yok. Bu adamın hiçbir eğlencesi yok. Bu adamı burada hangi duygu tutuyor?" O duygu, çocuklarının geçimi veya ekmek parası, veyahut KİMSEYE MUHTAÇ OLMAMAK duygusunu orada 30 yıl yapıyor. Tutuyor orda. Şimdi ekmek parasıyla işini yapacaksın onurunla! Arkadaşına yardım etmeyle, çoluk çocuğa yardım etmeyle, toplumuna bir şey katmayla. Kapitalist dünya gençliği çok yıpratıyor. Her şey gençlikte başına gelir insanın... İşte seyahati de olacak, aşkları da olacak dansları da olacak , en güzel şeyleri de giyecek... Giysin. Ama her şeyi gençlikte olup bitecek sanıyor. 30 yaşına da gelince hayatı bitecek ve neredeyse hiçbir anlamı kalmayacak gibi görüyor. Bu çok yanlış bir şeydir. İnsanlar 50 yaşında da gençtir, 50 yaşında da romantik. Aşık olabilir, 50 yaşında da kırlar güzel, daha güzel üstelik. Bütün bu derin, arkasına bir ekmek derdini getirmişsen, bütün bu 30 yılın arkasına koymuşsan... 50 yaşında çiçekler daha güzel kokuyor, kızlar daha güzel kokuyor, bunu da herkes bilsin. Ama çocuk geliyor "Ya ben 25 yaşındayım yaptım ama olmayacak" böyle bir şey yok. Hayat 25 yaşına ait bir yerde değil. 60 yaşında da bir yerde! Aşklar sadece 20'li yaşlara ait değil. Kapitalist dünya bunları telaşa sokuyor, endişeye sokuyor, kapitalizm sürümünü gençlik üzerinden yapıyor. Bu da bir uygarlık hastalığı. Nihat Genç
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.