Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

10/10 puan verdi
İnsanlar gibi kitapların da bir yazgısı var.Özellikle yetkin olanları, tamamlandıkları zaman yazarlarından bağımsız bir yaşam sürmeye başlarlar. Zaragoza’da Bulunmuş El Yazması da bu kitaplardan. Epey yaşlı bir sahibi olan, şehrin dışında kalmış yıkık dökük bir sahafın üst katında, devrilmiş kitaplardan oluşan bir yığının içinde rastladım ona.Adı dikkatimi çekti hemen.”Elinizdeki kitap, sahibi bilinmeyen el yazmalarından oluşmaktadır”… diye başlayan yapıtlar ilgimi çekmiştir daima.Bu el yazmaları genellikle bir savaş sonrasının yıkıntıları arasında sahipsiz bir çantada yada ne bileyim terk edilmiş bir evin tavan arasında bulunurlar yazarlarının bildirdiğine göre.Kitap yayınlanırken benimsenen bu yöntem sanırım ortaçağ yazarlarıyla başlar. O çağın yazar/düşünürlerinin tek kaygısı engizisyonun yargısından kurtulmakken, çoğunlukla kitabın önsözünde yer alan bu açıklama, sonraları kurguya dahil edilmeye başlanmış ve bir anlatım aracına dönüşmüştür. Kitap şu an elimde yok, açıp bakamıyorum ne yazık ki ; o yüzden anımsadıklarımla yetinmek zorundayım. Nasıl ve nereye kaybolduğunu da bilmiyorum. Kitabın yazarı ve anlattıkları kadar kendisi de pek tekin değil sanırım:)Hakkında hiç inceleme yapılmamış olması içime dokundu ve yazgısında olumlu bir katkısı olması dileğiyle bu kısa tanıtımı yazmaya karar verdim.Umarım zamanla daha kapsamlı ve iyileri yazılır. Yanlış anımsamıyorsam romanı keşfeden edebiyat tarihçisi (yada her kimse) ilk kez okuduğunda, yazılış tarihini bilmediği için metnin önemini anlayamadığını söyler.İyice araştırdığında, etkilenmeler ve çalıntılarla dolu olduğunu düşündüğü eserin aslında çağımız fantastik edebiyatını derinden etkileyen bir temel metin olduğunu anlar.Sonradan kitaba 'fantastik edebiyatın incili' yakıştırması bu nedenle yapılmıştır. Baştan sona tekinsiz bir coğrafyada geçen hikayenin klasik bir kahramanı yok; başkişisi çaresiz durumlarda kalıyor sık sık.Bu özelliği onu çağdaşı olan kitap kahramanlarından farklı kılıyor.Zihnimde kalan en belirgin şey 'üç asılmış'ın hikayesi.İşledikleri kötülükler yüzünden darağacında infaz edilmiş ve hakkında doğaüstü rivayetler dolaşan bu üç çete üyesinin kitapta önemli bir yeri var.Olayların geçtiği mekan olan şato, sarp bir araziyle çevrili kayalıklarda yükselen, entrikalarla dolu bir yer.Kahramanımız hatırlayamadığım bir nedenle sürekli bu şatoya ulaşmaya çalışıyor.Ulaşıyor da.Ancak peşine düştüğü gizemli olayları tam çözecekken kendini şatodan çok uzakta, bu ‘üç asılmış’ın arasında uyanır halde buluyor.Her defasında daha kararlı gidiyor şatoya ancak nefsine hakim olamayıp baştan çıkıyor ve sonuç yine aynı oluyor. Ben de kahramanıyla beraber her defasında daha kararlı davranmaya çalışırken buldum kendimi .Bilinçaltı ögeler, rüya motifleri çokça kullanılmış kitapta.Şato, baştan çıkarılma ve lanetli bir yerde uyanmak…Kitaptan en belirgin izlek bu, aklımda kalan. Bu baştan çıkarılma ve hiç istenmeyen bir yerde/durumda uyanma hali, bizim halk arasında “akıl baliğ olmak” yada “rüyalanmak” dediğimiz durumu çağrıştırıyor. Poe ve Maupassant gibi, İnsanlığın ortak bilinçaltı motiflerini ustalıkla kullanan yazarlardan Potocki.Bu özelliğiyle sizi tasvir ettiği alacakaranlık dünyaya dahil etmeyi başarıyor. Zaragoza’da Bulunmuş El Yazması, kendine özgü yazgısı olan kitaplardan.Tıpkı sizin gibi, benim gibi…Şayet okuduğunuzda sözettiğimden farklı bir kitapla karşılaşırsanız bilin ki kitaplar okuyucularının zihninde onlardan bağımsız bir yaşam sürüp değişirler zamanla…
Zaragoza'da Bulunmuş El Yazması
Zaragoza'da Bulunmuş El YazmasıJan Potocki · Remzi Kitabevi · 199234 okunma
·
113 görüntüleme
Yelken Kitabevi okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.İnceleme de ister istemez kitabın kaderini paylaştı:)Daha fazla etkin olmayı çok istiyorum.Yaza kadar pek imkanım yok ne yazık ki.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.