Gönderi

İlk kez bir psikolog kızdan duymuştum, ‘‘Sende devamsızlık sendromu var,’’ demişti. Hayatta devam zorunluluğu olan her yerden ve her vaziyetten kaçmak için bahane arıyormuşum... Kız haklıydı. Evvela kendinden biliyordu çünkü. Psikoloğa niye gidersin arkadaş? Derdine derman bulmak için değil mi? Ben de tam olarak o yüzden gitmiştim. Birinci seans derdimi anlattım: 400 TL. İkinci seans derdimi anlattım: 400 TL. Üçüncü, dördüncü, beşinci seans hep ben anlattım... Sonunda canıma tak etti: ‘‘Yahu hep ben mi anlatacağım, arada siz de bir kelam etseniz? Bu doğru, bu yanlış, şöyle yapsan daha iyi deseniz?’’ ‘‘Biz karışmayız, sizin hayatınız. Kararları siz vereceksiniz!’’ ‘‘İyi de benim derdimi dinleyecek adama ihtiyacım yok ki... Bizim çocuklardan kimi arasam, yarım saat içinde otururuz rakı masasına, bir kuruş vermeden sabaha kadar anlatırım. Üstüne içtiğimiz rakı, söylediğimiz türkü de yanımıza kâr kalır.’’ Öyle de oldu. Psikoloğla altı seansta (2.400 TL) alamadığımız mesafeyi, en yakın arkadaşım Gökhan’la bizim Suat’ın balıkçıda bir gecede aldık. Ve o gün anladım ki en iyi psikolog dostunmuş kardeşim. (Bu arada psikoloğlar kızmasın, ama ben psikoloğa gidip de boşanmadan dönen çift görmedim daha...)
Sayfa 46 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.