Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

792 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Bilime Adanmış Koca Bir Ömür
Avrupa Bilimler Akademisin'in ve Amerikan Bilimler Akademisin'in ilk Türk üyesi, Rus Bilimler Akademisin'e
Fuad Köprülü
Fuad Köprülü
'den sonra seçilen ikinci Türk, Türkiye Bilimler Akademisin'in en genç kurucu üyesi, TÜBİTAK Bilim ödülü kazanan en genç bilim adamı... İki şeref doktorası, Paris'te Collége de France'ta profesörlük, ulusal ve uluslararası otuz bir adet şeref payesi ve ödül. Ve daha biyografisini hazırlayanların uzatarak yazmaya üşendiği onlarca akademik başarı ve dünyanın en iyi üniversitelerinin şeref konuğu; Ali Mehmet Célal Şengör. Hayatını bilime, eğitime ve sürekli öğrenmeye adamış bir adam. Bir zamanlar Habertürk kanalında Fatih Altaylı'nın sunumuyla Teke Tek Bilim programı yayınlanırdı. Celal hocayı ilk o programda tanımıştım. Zamanla benim için vazgeçilmez bir program olmuştu İlber hocanın da programa katılmasıyla. Her bölüm farklı konularla izleyiciyi bilgilendirmek ve bilinçlendirmek adına yapılan o kadar önemli bir programdı ki, mevcut hükümetimiz insanlara bu kadar bilgi yeter, halk bilinçlenirse bize oy vermez mantığı ile Fatih Altaylı ile uğraşmaya başladı ve sonunda programı durdurma kararı aldı yönetim, ardından Altaylı kanal ile yollarını ayırdı. Celal Şengör'ün entelektüel kişiliği, programda ki sunum ve problem çözme odaklı, biraz da epistemolojik olaylara yaklaşmasıyla ülkemizde de göğsümüzü kabartan akademik insanların olmasını sevinçle karşılamamız için yeterliydi ancak bu kitabı okuduktan sonra Celal hocanın meğerse buz dağının görünen kısmını izlediğimizi fark ettim. Ailesinin maddi imkanları, sürekli araştırmaya, gelişime açık bir insanla birleşince ne kadar dolu dolu yaşanmış bir hayat ortaya çıkıyor biraz hayretle, biraz da kıskançlıkla diyeyim okumuş oldum kitabı. Şöyle ki bir adam düşünün; henüz 20 yaşında Abd'ye okumaya gidip ülkenin en iyi jeoloğunun asistanı olarak staj yapıyor, ardından dünyanın en iyi arkeologları, akademisyenleri, bilim adamları, devlet adamlarıyla yakın arkadaşlıklar kuruyor. Kitapta sürekli misafirim geldi şuraya gittik, şurada ki dostumu ziyarete gittim gibi tabirlere yer vermiş Celal hoca. Misafirim geldi dediği Rus Bilim Akademisin'in genel başkanı, şurada ki dostum dediği Oxford üniversitesi jeoloji bilimi profesörü, geçen bir dostum aradı dediği kişi de British Museum'un doğa tarihi profesörü. (Benim en önemli arkadaşım bir tane dizide dört bölüm rol almış birisi. E şimdi hali ile insan okurken bi kıyaslama, bi kıskanma, bi benim neden böyle arkadaşlarım yok diye hayıflanması son derece normal bir durum olsa gerek.) Bir diğer husus ise Celal Şengör'ün dünyada ülkemizi temsil etmiş neredeyse bütün bilim adamı ve akademisyenleri ile yakın dostluklar kurmuş olması. Şöyle ki, Türkiye'nin ilk arkeoloğu
Ekrem Akurgal
Ekrem Akurgal
Celal Şengör'ün hocası, 1948 yılında Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın gerçek yapısını ortaya koymasıyla tüm dünyanın tanıdığı jeolog
İhsan Ketin
İhsan Ketin
Celal Şengör'ün hem yakın arkadaşı hem de jeoloji hocası, ülkenin en iyi coğrafyacı ve ilk temel dinamik hatlarıyla krokisini yayımlayan adamı
Sırrı Erinç
Sırrı Erinç
yine Celal Şengör'ün akıl hocası ve ülkeye çeşitli hizmetlerde bulunmuş, sayfalar dolusu yazabileceğim birçok akademisyen ve bilim adamı da Celal Şengör'ün hocası ya da yakın dostu. Antarktika harici dünyanın bütün ülkelerini gezmiş, dünyanın en iyi üniversitelerinin onur konuğu olarak davet edildiği, ülkemizin yüz akı Celâl Şengör hakkında yazılan eleştiri yazılarını okuyunca, Celal hocanın tabiri ile hayretler içerisinde kalıyorum. Adamın ne şarlatanlığını bırakmışlar, ne patavatsızlıını, daha da komiği ülkemizde oldukça abartılan bir sima olarak gösterilmesi bu ülkenin hiçbir zaman uygar bir medeniyet olamayacağının kanıtı gibi birşey malesef. Bu kadar yazıyı sadece bu hayatta ki başarılarını yazmaya, daha doğrusu en önemlilerini yazmak ile uğraştım ve kendisinin tırnağı bile olamayacak insanların onu şarlatanlıkla itham etmesi çok garip bir durum gerçekten. Kitabın içeriğine gelecek olursam Celal Şengör'ün bilimsel makalelerinden derlemiş olduğu yazıların toplandığı bir kitap diyebilirim. Kitabın kalınlığı ve ebatı gözünüzü korkutabilir ancak kitap makalelerden ve resimlerle detaylandırıldığından dolayı kolay okuma sağlıyor. Ayrıca Celâl Şengör'ün makalelerini yayımladığı Cumhuriyet Bilim teknik dergisi hakkında şöyle güzel bir bilgi verryim; "Cumhuriyet Bilim Teknik dergisi 1500. sayısı ile Türkiye tarihinde bir bilim teknik dergisi için ulaşılmış rekor bir sayıdır. Osmanlı Devleti’nde ve Cumhuriyet döneminde bunun başka bir örneği yoktur." Daha sonra dergi finansal sebepleri bahane ederek dergiyi sonlandırıp tüm çalışanın işine son verilmiş. Bu dergi lise ve ortaöğretim okullarında okutulan bir dergiydi çünkü bilim adamları ve akademisyenlerin gençleri bilinçlendirip, bilime katkı yapmaları için araştırmaya teşvik edici yazılarından oluşuyordu. Yine yukarıda bahsettiğim sebep sonuç ilişkisi burada da kendini belli ediyor. Özellikle edebiyat ve sanat ile ilgili yazılmış makaleler oldukça akıcı olsa da yer bilimi ve levha tektoniği ile ilgili makaleleri okumakta bir o kadar zorladı. İlgi alanım olmadığı halde Celal hoca o kadar açıklayıcı yazmış ki hiç ilgisi olmayan insanlar bile jeoloji hakkında basit ve temel kavramları öğrenebilir, hele bir de jeoloji ve yer bilimine merakınız varsa başucu kitabı bile yapabilirsiniz bu kitabı. Makalelerin çoğu üniversite ve kürsülerde okunacak metinlerin yazılı kopyası olduğu için hali ile hitap ettiği kesim profesörler ve akademik kariyer sahibi insanlar olsa gerek sürekli şöyle cümleler vardı; "Bildiğiniz gibi Sanskritçe'nin strupası buna bir örnektir." diyor. Yani, kaçımız Sanskritçe'nin strupasını bilebiliriz ki? Bırakın strupayı, eminim birçoğumuz Sanskritçe'nin bile ne olduğunu bilmiyordur. Buna benzer çok örnek vardı, özellikle tektonik levha ve yer bilimi hakkında biliyorsunuz ki fiziksel yöntemlerle inceleyen jeofizikten, jeokimyasından ve jeodeziden ayrılmaktadır, gibi cümleleri okudukça kitaba şöyle boş gözlerle bakakaldım, kendimi aşırı cahil hissettim, bir zaman sonra da Japoncanın Çincede ki silerye dilleriyle bağlantılı alt dillerini de bilemiyor olamam gibi kendi kendime kızdığım yerler oldu. O yüzden çok okumuş, çok bilmiş havasıyla gezen arkadaşlara tavsiyemdir bu kitap. Kitabın en beğenerek okuduğum kısımları hocanın kendisini eleştirenlerle dissleştiği bölümlerdi. Mesela bir makalesinde Piri Reisi eleştirdi diye ünlü Sümerelog Muazzez İlmiye Çığ Celal hocaya ülke değerlerini küçümsediği yönünde bir köşe yazısı yazmıştı. Celal hoca ise onlarca kaynakla açıklayıcı bir şekilde Piri Reisin abartıldığı kadar iyi bir denizci olmadığı ve haritasının saçmalıklarla dolu olduğunu kanıtlamıştı. Zaten bir daha da İlmiye Çığ hanım cevap yazmadı ya da yazamadı. Aynı şekilde İTÜ ve diğer üniversitelerde ki eğitim sistemini eleştiren sözde akademisyenleri eleştirdiği makaleleri çok iyiydi. Tüm meslektaşlarına sadece eleştiri yaptıklarını, nasıl daha iyi şartlar altında eğitim verilir bunlardan bahsetmedikleri için verip veriştiriyordu ve daha sonra maddeler halinde uygar bir toplum olabilmemiz için nasıl eğitim sistemimiz olması gerekir konulu başlıklarla düşüncelerini sıralıyordu ve hepsi de birbirinden mantıklı yapıcı eleştiriler topluluğuydu. Söylediklerinin kaçı yapıldı peki, cevap koca bir sıfır. Gerçi kendi halkı da şarlatanlıkla itham ederek teşekkürünü böyle dile getiriyor ya orası ayrı bir muamma. Dünyanın prestijli üniversitelerine katılıp yeni yapılan buluş ve yapılmış teknoloji harikalarını üzüntüyle aktardığı makaleleri, okuyanı, yani bir okur olarak bana karanlık bir geleceğin sinyalini verir gibiydi. Bulgaristan'dan bile temsilcilerin katıldığı program ve toplantılara Türk heyetinden tek bir katılımcının dahi olmaması, bütün ülke gündeminin siyaset ve futboldan ibaret olması, bilim adına hiçbir buluşun yapılmaması ve eğitime önem verilmeyen bir topluluk olmamamız neticesinde şuan ki hükümete haklı bir serzenişte bulunuyor Celâl Şengör. Sürekli kadına şiddetin haber yapılıp az sonra da karısını aldatıp döven, sözlü ve fiziksel işkence edip başrolüne de kaslı ve yakışıklı erkeklerin oynatıldığı dizilerin yayınlandığı bir ülkede zaten kadına şiddet olaylarının bitmesini beklemek akılsızlık olur. Kitapta dikkatimi çeken en büyük hususlardan birisi ise bilimin, felsefenin, coğrafyanın üzerinde yaşamış olduğumuz topraklarda doğmuş olması. Hatta Celal hoca coğrafyanın babası
Strabon
Strabon
'un Amasya'da doğmuş oldugunu belirterek gençlere de ilham olması açısından kültür bakanlığına makale yazarak Amasya'ya Strabon'un heykelinin yapılmasını istemiş, kültür bakanlığı da bu dileği yerine getirerek Strabon'un heykelini yapmış olmasına çok sevinmiştim. O da yetmezmiş gibi Çinli hidrolik mühendisi Li Bing'in yapmış olduğu sulama sistemi sayesinde bugün Çin en büyük pirinç yetiştirme ülkesi konumuna gelmiş olmasına rağmen bunun mucidi Li Bing'i ülkesinde kimse tanımıyor. Celâl Şengör Çin'e yaptığı seyahatten sonra bu adamı tanıtmak için Chine Daily gazetesine bir makale yayımlattırıp Li Bing'in ülkesi için yaptıklarını yazıyor, kısa süre sonra Çin kültür bakanlığı harekete geçerek Li Bing'in anısına kitapçıklar basıyor, heykelini dikip yaptığı önemli işleri heykelin altına not olarak yazdırıyor. Bunu yaptıran ise bir Türk! Bu yüce deha sahibi adam 1992 senesinde jeolog Naci Görür ile deprem haritası çıkartıyor ve kuzey fay hattında kayma olduğunu fark ediyor. İstanbul ya da çevresinde enerji birikimi olduğunu dile getirip burada ki fay hattında kırılma meydana gelebilir diye makale yazıp Cumhuriyet Bilim Teknik dergisinde yayımlatarak halkı bilinçlendiriyorlar. Tahmin ettiğiniz üzere hiçbir devlet yetkilisi bu iki bilim adamının ortaya atmış olduğu iddiaları kaale almayıp bir de üstüne halkı yersiz korkuya sürüklüyorlar diye eleştiri yazıları yayımlıyorlar, daha sonra ne oluyor? 7 sene sonra Gölcük depremi, 17.000 can kaybı. Sorumlusu kimler? Takdir-i ilahi, olacağı varmış olmuş. Yok ya! Aradan geçen 20 küsur sene de değişen bir şey var mı diye soracak oluyoruz, şimdi de tüm sorumlusu kader, yersen. Son olarak kitap içerik olarak on puanı sonuna kadar hak etse de yayınevinin seçip baskıya hazırlamış olduğu makaleler yüzünden kitabın değeri düşmüş diyebilirim. Şöyle ki birbirinin aynısı o kadar fazla makaleye yer vermişlerdi ki, özellikle iki makaleden birisinde
Thales
Thales
ve
Anaksimandros
Anaksimandros
'un bilimi başlatan filozof oldukları ve Celal hocanın bu iki filozof hakkında methiyeler düzdüğü makaleler o kadar çok tekrara düşmüş ki, kitabın başında okuduğunuz on sayfalık Thales ve Anaksimandros'un aynısını kopyala yapıştır elli sayfa sonra yine basmışlar. Sadece birkaç kelimenin yerini değiştirmişler ama söylenilenler hep aynı. Bir diğer konu ise kitabın başından beri bilim filozofu
Karl R. Popper
Karl R. Popper
'in aynı alıntıları ve ayni kitaplarına yapılan atıfların tekrar tekrar okuyucuya sunulması. Yani kitabı uzatmak için aynı makaleleri arada birkaç cümle değiştirerek tekrar tekrar kitaba eklemelerinin gereği var mıydı? Bir diğer hususta notlar ile ilgili. Bazen on sayfalık makalenin on beş sayfa süren notları vardı. Genelde kaynak olarak sunulan ve Celâl hocanın söylediklerimin daha detayını şu kitabı okuyarak öğrenebilirsiniz dediği kitapların tamamına yakınının Türkçe çevirisi yok. Bu yüzden de çoğu kitap Almanca, Fransızca ve Rusçadan oluşuyor. Mesela Çin'de ki pirinç sulama sistemi çok dikkatimi çekmişti, bu sistemin işleyişi hakkında şu notlara bakabilirsiniz dediği hiçbir kitabın çevirisi yok. Bu eksi bir durum değil kesinlikle ama internetten yalan yanlış öğrenmek yerine bizzat kitaptan detaylıca okumak istiyor insan. Son olarak oldukça keyifli bir okuma deneyimi oldu benim için, hayata başka pencerelerden de bakmayı öğrendim. Özellikle inanç, bilim, sanat ve edebiyat hakkında ki görüşleri oldukça oturaklı gelmeye başladı. Bunun en büyük sebebi ise varsayımlara değil de birinci elden kaynaklarla kanıtlanmış bilgilerle okuyucunun karşısına çıkmış olmasından kaynaklanıyor. İyi ki Celâl Şengör gibi hocalara sahibiz, iyi ki İlber Ortaylı gibi hocalarımız var. İsterdim ki böyle büyük hocaların kıymetini bilelim ancak haklarında yazılanları da görüyoruz malesef.
Bilgiyle Sohbet
Bilgiyle SohbetCelal Şengör · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2021856 okunma
·
1 artı 1'leme
·
271 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.