Gönderi

Koçero - Vatan Şiiri keklik serer palazını tenha kayalıklara uçurur korkusunu kara diken savurur tohumunu kurtulur korkusundan orda bir dağ orda bir tas bir pınar dağ ardında tas ardında pınarlı bir kara mavzer bıyıkları kartallıda bası yağlıklı durur dimdik bakar dimdik bakar barışlı bir güvercin pir eder ucunda namlusunun `tutam yar elinden tutam cilam dağlara dağlara!` kocero hep durur orda dağlarda ben Türkçe anlatamam o Kürtçe anlatamaz Farsça çıkmaz doruklara kocero hep durur orda dağlarda ey elleri mis kokulu sabunlarla kurtulan beyler simdi siz içebilir misiniz kendi sıcak kanınızı altın taslarda geçirebilir misiniz su yağlı ipi kendi güzel ellerinizle o güzel boynunuza ve şakıyormusçasına kafeste kanaryanız bakıp bakıp zindanlı aksamlara yudumlayabilir misiniz soğutulmuş içkinizi? dolaşıyor aksam yelinin buyucu parmakları Çankaya'nın gencilisi kavaklarının gümüşlü yapraklarında önce yaprak sonra dal sonra dallar ipil ipil küme küme kavakları Çankaya sırtlarının çalar gibi bir gizli piyanoda sonsuzluğun şarkisini ve saksıda soluk alan belcide bir camgüzeli bir fesleğen bir kaktüs tutuşurken ormanlar oylum oylum savrulurken kul ve kerpic rüzgarda! ey elleri mis kokulu sabunlarla kurtulan beyler almış kanlı gömleğini nere gider bu türkü sarinmiş kil şalvara nemden gelir bu ağıt? yığdım kitapları dağ dağ çağırdım nemrutu karanlığıma bir kucak yeşil yoncayla geldi nemrut öptü ıslak gözlerini aç öküzümün gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin silah çatmayın o güzel kaslarınızı imdatlara saldırmayın basmayın düğmelere yürekleri hoplatmayın güzel beyler hanımlar zor ve çetin bir ağıttır kocero bir gelin ağlar onu ben ağlıyamam bıyıkları cengel cengel bir kardan ağlar acili bir bacı ağlar bağrı yanık bir ana ben ağlayamam! ince bir ay batar gider karacağın ardında dolanır kerpiç damı ince bir rüzgar irkiltir bir gece kuşu Osmanlı karakollarının duvarlarını bir elinde kanlı mendil bir elinde kara mavzer kimse bilmez nemde nasıl taptaze bir sımsıcak bir gencecik bir oludur o bir selamdır sımsıcak varamamış dostuna varamamış kocero `leb-i derya` su saltanat su konaklar su saraylar su köşkler bu bereket bu bolluk bu çılgınca hovardalık gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin! kirk bin köyden birer kişi göçüyor kirk bin kişi kirk bin köyden onar kişi göçüyor yarim milyon ya ellişer yüzer kişi? göçüyor milyon milyon vatanda vatan güzel beyler hanımlar kusuyor butun köyler insanlarını kusuyor kasabalar baştanbaşa butun ülke kusuyor insanini! bu eziklik bu hırçınlık güzel beyler hanımlar bu sinirsiz tedirginlik acaba nerede biter? nasıl baslar acaba senlikli günleri bu toprakların? bulacak bir gün elbet yatağını bu nehir durulup dinginleşecek burgun elbet bu nehir ve çocuklar oynaşacak mutlu çocuklar anacak sularında bu mutlu nehrin! kocero bir dağ çekirgesinin gecede irkilmesidir bir belirsiz karanlıktan bir belirsiz karanlığa irkilip uçmasıdır bir dağ çekirgesinin bir kurdun kaçmasıdır kendi karaltısından yamaçtan bir tasın yuvarlanması bir pınarın durup durup akması bir çift gözün karanlığa bakması şimşeklerin uzak uzak çakmasıdır dağlarda bir mavzerin yanlışlıkla patlamasıdır bir geyiktir kocero sekerken tastan tasa kirilmiş bilekleri tırnakları kekik nane ve menekşe kokulu tırnakları rüzgarlı suçsuz bir geyik avcılar yakalarsa mezedir eti köpekler kovalarsa diş kirasıdır bir okul piyesidir kocero açış konuşmalıdır ve halaylı türkülüdür müsamere derler adına oralarda kaymakamlı savcılı ve çavuşludur biletlidir ve yoksullar yararınadır festivaldir sosyetede modada son buluşlar en taze ilişkiler gurultulu boşanmalar gurultulu birleşmeler hele birde balesi ve operası `ey vatan` aryası bir de saygıdeğer prensesin saygıdeğer oynaşının ardından telli sazlar ardından yaylı sazlar ardından vurmalılar çekmeliler ve üfürmeliler ardından `kuğu golü` ardından `fındık kıran` hemencecik candarmalar ve ardından `haydutlar`i siller`in koroglu`nun narası: `yine de hey hey!` ve ardından çocukları gülmekten kırıp geçiren çağdaş banka reklamları! candarmalar geçirince kelepçeyi zinciri bileklerine karıncanın poz verince bir fukara karınca en komprador basın aynalarına aşka gelir komputurler aşka gelir telefonlar telsizler ve doyum noktasına sosyete ninni! o zaman iste çelenk o zaman iste tören alkış bando ve rap rap donanır bayraklarla bankalar sigortalar ve uygunsuz işyerleri bilcümle ve kadehler kadehlerdi ses verir yıldızlardan! gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin! kocero bir oyundur yazılır yazılır bitmez kocero bir oyundur oynanır oynanır bitmez vurur onu jandarma vurur onu candarma durmadan vurur ama o bitmez o hep durur öyle orda bıyıkları kartallıda göğsü çapraz fişeklikli gözleri beş yasında kolları Nuh nebi`den bir elinde kanlı mendil bir elinde kara mavzer pir pir eder bir güvercin ucunda namlusunun o hep öyle durur orda tas ardında rüzgarda! muhtara sorarsanız bizim serseri veli marabaya sorarsanız isini bilmemiş deli köylüye sorarsanız ekmeksiz garibin teki çocuklara sorarsanız yüce dağlar aslanı aslan kocero kimsesize sorarsanız hükümet bilir onu candarmaya sorarsanız devletin dağlarda silah çatması vurguncuya sorarsanız yol kesici yağmacı soyguncuya sorarsanız devletin acizliği sağcıya sorarsanız siktiret pezevengi solcuya sorarsanız `ferman padişahın dağlar bizimdir` İstanbullu inanır ki boğazda kaşalottur Ankaralı sanır ki temele dinamittir İzmirlinin düşlerinde şaşkın köpek baliği Antalyalı her gece gergedan görürü düşünde Erzurum'da kol basıdır Erzincan'da deli daysak pir sultan yoldaşıdır Sivas'ta bir `kılıcı kanlı` Van'da Mardin'de bir gözü kanlı kaçakçı ah kocero vah kocero kocero eyvah! gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin! patron gazetelerinde yüksek tirajdır kocero hükümet programlarında bir `nakl-i yekun` kapitalist dış basında nobel`lik bir roman politik sürtüşmelerde bir yılan hikayesi diplomata sorarsanız turistik bir serüven kaymakama sorarsanız `ahval-i adiye`den sosyeteye sorarsanız eğlenceli bir briç sorarsanız bezirgan filimsiye gişelik bir senaryo sorarsanız bürokrata Atatürk'ün gardırobuna tukurmuş biri hümaniste sorarsanız Fransızca bilmeyen montenyi`den anlamayan mitologya tragedya humanizma Helenizm hiçbirinden çakmayan bir yoluktur kocero! ne anlar ronesanstan ne anlar restorasyondan? bir bazlama bir uçkur üç telli bir zımbırtıdır kocero! sanki sırası mıydı dağlara tırmanmanın demokratik tragedyayı uçuklatmanın sanki sırası miydi! müfrezeler yürümüş dağ dağ ve dere dere kesmiş geçitleri korkunun silahları bir tükenmez sermayedir kocero haksiz yönetimlere! gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı koşturmayın şifreleri telefonları basar gibi tuz yarama basmayın düğmelere yürekleri hoplatmayın güzel beyler hanımlar paralar girsin diyedir kalantor kasalara toprak sömürülsün diyedir orta cağlarda ışıksız kalsın diyedir bir koca ülke karanlıkta boğazlaşsın diyedir güzel yüzlü insanlar fabrikalar işçi yesin para kussun diyedir kıyılar yağmalansın ormanlar çiftlikleşsin bankalar yağ bağlasın tekeller et bağlasın holdingler palazlansın ortaklıklar göbeklensin bu rüzgar böyle essin bu değirmen böyle donsun bu çuvallar böyle dolsun diyedir kocero`nun dağlarda medetsiz yalnızlığı! gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin yeni değil bu hikaye bu oyun eski oyun! ah kocero vah kocero kocero eyvah! bir aksam birdenbire bir can çıkar dağlara bin kardaş bin acı bin ana bin kerpiç bin harman bin açlık bin yenge bin emmi bin dayı bin zulüm bin acı ve bin karanlık bir aksam birdenbire çıkar dağlara bıyıkları terlememiş bin çocuk bin aşık bin deli bin meczup bin ekmeksiz bin issiz bin suçsuz kil şalvar kurtlu çarık naldöken mazi kiran derviş çatlatan itburnu koyak gulu ahlat calisi bir aksam birdenbire çıkar dağlara çökelekler yoğurtlar arpa bazlamaları yalınayaklar gömleksizler dayanaksızlar munzur`lar cilo`lar Palandöken'ler dersimler Tunceli'ler Bingöl'ler Tunceli'de mercanlar ağrı bereketleri tahtali`lar toroslar ve binboga`lar bir aksam birdenbire çıkar dağlara turistik bir gösteridir dağlara çıkmak örneğin Ağrı'lara alpler`e subhan`lara antlara himalaya dağlarına derin Asya'nın klimancaro`nun tropik karlarına turistik bir gösteridir dağlara çıkmak! Gel gör ki böyle yazmıyor bizim burda kitaplar turistik diye göstermiyor dağları turist diye vermiyor dağlara çıkanları bir sürekli çıplaklıktır kocero bir sürekli açlıktır bir sürekli haksizliktir kocero bir sürekli itilmişlik kocero bir vazgeçiştir kocero bir ilgisizlik bin yıllık yoldan gelir üstü başı kan içinde yorgun bir dilekçedir bir arzuhal kocero bir tanrı selamıdır alınıp verilmemiş görülmemiş bir hacettir kocero çiğnenilip geçilmiş ve sorulmamış upuzun bir eyvahtır upuzun bir pişmanlık bir ünlemdir kocero sığmaz okul kitaplarına Erzurum yaylasından Erzincan çukuruna ve tecer dağlarından Harran cenderesine bir uzun masaldır ki kocero dağların dağlara yaslandığı yerde anlatılır geçitlerin geçitlere küstüğü oyaklarda benek benek anlatılır nakış nakış anlatılır bıçak bıçak kurşun kurşun ve türkü türkü! göğsü çapraz fişeklikli bıyıkları kan içinde bir kara mavzerdir kocero yatar türkülerde upuzun ağıtlarda fidan fidan kocero bildirir hal-u ahvalini dört mevsim tanrısına bildirir divanına şaşırtılmaz adaletin: `arkam sensin kafam sensin dağlar hey!` gocunmayın güzel beyler hanımlar alınıp incinmeyin! kocero bir vatandır yaşanılır boydan boya kocero bir vatansızlık bir dağlaşmış yalnızlıktır kocero mavzerleşmiş bir haksizlik yanıtsız bir dilekçe! ben Türkçe anlatamam o Kürtçe anlatamaz Farsça çıkmaz doruklara! gocunmayın güzel beyler hanımlar kan bulaşır ellerime ben anlatamam! Hasan Hüseyin Korkmazgil
·
278 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.