hiç düşündün mü
ne kadar cahiliyiz birbirimizin?
peki,
kim kurtaracak beni var olmaktan?
yaşıyor muyum,
yoksa yaşar gibi mi yapıyorum?
ne ölümdür istediğim,
ne de hayat...
Olduğum şeyle olmadığım şey arasında,
hayal ettiğim şeyle
hayatın beni yaptığı şey arasında
bir boşluğum.
hayatım acıyor.
bulunduğum yer acıyor,
kendimi bulabileceğimi düşündüğüm yer
çoktandır acıyor.
sadece yorgun değilim,
gene hiç bilinmeyen
bir sebepten dolayı
bunalmış haldeyim.
çocukluğumun yitip gitmesi değil ağladığım;
çocukluğum da dahil
her şeyin yitip gitmesi.
rahatsızlık bedenimde değil,
ruhumdadır.
kendimi durmadan
sil baştan kurgulamaktan mahvoldum.
yüreğim,
yabancı bir kitle gibi canımı yakıyor.
kendimden ne bekleyebilirim ki?
korkunç bir duyarlılığa sahip olan duyularım,
derin bir bilinç içinde olan duygularım var.
yalnızca beni yok eden keskin bir zihne,
eğlenmemi sağlayan düşler kurma konusunda
olağandışı bir kapasiteye sahibim.
cansız bir istek
ve onu canlı bir çocuk gibi beşikte sallayan
bir düşünce geziniyor içimde.
dünyada yalnızım...
insanlar bana değmeden geçiyor yanımdan.
etrafımda havadan başka şey yok.
kendimi o kadar tecrit edilmiş hissediyorum ki,
üzerimdeki giysiyle aramdaki boşluğu bile algılıyorum...
gerçekten de hissettiğim gibi miyim,
yoksa sadece öyle olduğumu mu sanıyorum...
bazen günaydın demek bile gözümü korkutuyor.
o kelimeyi yüksek sesle söylemek ayıpmış gibi,
sesim sönüveriyor.
var olmayan bir şehrin varoşlarıyım ben,
yazılmamış bir kitabın
gereksiz yere uzatılmış yorumuyum.
yüreğimin tam ortasında
büyük bir yorgunluk var.
asla olamadığım kişi beni üzüyor...
karamsar değilim,
hüzünlüyüm.
peki ama,
gerçekten yaşıyor muyuz?
hayatın ne olduğunu bilmeden yaşamak,
yaşamak bu mudur?
şu küçücük dünyada
herkes incitilmiş,
isimsiz, herkes yanlış yerde.
hayat bizi bir taş gibi fırlatır ve biz de,
''bak nasıl hareket ediyorum!''
diye bağırarak havada süzülürüz.
hayatta uyuyabilmekten
daha büyük zevk tanımıyorum.
özgürlük,
yalnız kalabilmeye denir.
insanlardan uzaklaşabiliyorsan,
onlara hiçbir muhtaçlığın,
paraya ihtiyacın,
sürüye uyma içgüdün,
aşka, şana şöhrete hevesin ya da merakın yoksa özgürsündür,
bunların hepsi sadece yalnızlıktan
ve sessizlikten beslenir.
yalnız yaşayamıyorsan,
doğuştan kölesin demektir.
yalan söylediğin zaman,
bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını
çalmış olursun...
benim ruhum
hayatımdan yoruldu...
bütün sevdiklerim
beni karanlıkta unuttu.
hissetmek...
ne renktir acaba?