Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

336 syf.
7/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Necip Fazıl Kısakürek bu kitabı "Büyük Mazlumlar" eserine bir nevi ek olarak yazmış. Kitap 9 bölümden oluşuyor. Bölüm isimleri şu şekilde: * Mazlum Padişah 31 Mart vakası ile birlikte Sultan II. Abdülhamid'in tahttan indiriliş süreci anlatılıyor. Bu bölümden bir alıntı; "Kendisine mutlaka bir suç aranması lazımsa, taşıdığı «Kızıl Sultan» damgasına rağmen yalnız hastalık çapında merhameti gösterilebilecek olan İkinci Abdülhamid Hân bu mevzuda kararını çoktan vermiş ve kendisine hamle ve hareket telkin edenlere şöyle demişti: "- Benim yüzümden tek damla müslüman kanı akıtılmasına razı değilim! İlâhî kader ne ise o tecelli eder." Sayfa 12 * Şeyh Said - Genç İsyanı Şeyh Said bir düğün vesilesiyle Ergani civarında Piran köyüne gider ve bu düğüne davetli olanlar arasında oniki tane de aranan eşkiya vardır. Bunların dördü ağır hükümlüdür. Jandarma bu kişileri hemen tutuklamak ister. Şeyh Sait de aracılık yaparak "şu anda düğün var, bu vaziyette teslim olmalarına zorlayamayız, düğün akabinde size elimle teslim etmenin çaresine bakalım" der ama kabul görmez. Ve bu on iki kişi kendilerini tutuklamaya gelen Jandarma müfrezesi ile çatışır ve Jandarma bir ölü iki yaralı verir. Olay buradan büyür. * Şapka Kurbanları Şapka Kanunu nedeniyle idam edilen mazlumlar kısaca anlatılıyor. Şapka denilen bir giyecek üzerinden kanun çıkarmak ve bu kanuna uymayanları zorlamak ve gözdağı vermek için bir çok insanı istiklal mahkemelerinde hiçbir hukuk eğitimi almamış hakimlere yargılatıp idam etmek ne büyük bir zulümdür gerçekten. Akıl tutulması gibi bir şey. Bu konuda biraz empati kurmak lazım. Mesela bugün bir kravat kanunu çıksa ve kravat takmayanlar yargılansa ne düşünürdük? Bu bölümden bir alıntı; "Eğer laiklik, dini devletten ayırmak, tarafları birbirinin dünyasına el atmaktan yasaklamak demekse (ki Avrupalı anlayış budur!), müslümanların, üzerinden ruhî ve menfi bir mânâ tüttüğüne inandığı şapkayı zorla kellelere oturtma fermanı nasıl çıkartılabilir?" Sayfa 76 * İskilipli Atıf Hoca Şapka Kanunundan yaklaşık 1 yıl evvel şapkanın giyilmesinin uygun olmadığını anlatan bir kitapçık yazmıştır kendisi. Kitabın adı; Frenk Mukallitliği. Ve kanundan sonra bu kitabı nedeniyle İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanır ve hukukun temel kuralı olan kanunun geriye doğru işlemezliği çiğnenir ve bu muhterem hoca idam edilir. İstiklal Mahkemesi hakimleri de hukuk mezunu olan insanlar değildir. Sözün bittiği yer anlatılıyor bu bölümde. * Şeyh Esad Efendi - Menemen Hadisesi Yıl 1930, Aralık ayı. Manisa civarında "Mehdi Mehmed" isimli bir serseri etrafına bir takım genç, saf insanlar topluyor ve Menemen tarafına doğru gidiyorlar. Mehmed Girit'lidir ve Mehdilik iddiası olan bir delidir. Dıştan softa gerçekte ise esrarkeş biri. Bunlar bir Menemende bir namaz vakti câmi çıkışında sloganlar atmaya başlıyor. O sırada oradan geçen Askerlik Şubesi başkanına da "Menemeni 70 bin silâhlı ile sardık" diyor. Sonra asteğmen Kubilay bir manga asker ile buraya geliyor ve burada önce ayağından vurularak sonra da kafası kesilerek vahşi bir şekilde şehit ediliyor. Peşine büyük bir bölük sevkediliyor ve "Mehdi Mehmed" ve bazı adamları orada öldürülüyor. Sonrasında nakşi şeyhi Esad Efendi bu olay ile ilişkilendiriliyor ve işin sonunda 28 kişi idam ediliyor. Fakat "Mehdi Mehmed" in canlı yakalanan adamlarından birisi bu olay için "hani bize para vereceklerdi" diye beyan da bulunuyor ve aslında hadisenin birileri tarafından özellikle tertip edildiği ortaya çıkıyor. * Doğu Faciası Dersim 1937-1938 faciası dehşet verici hatıralar ışığında anlatılıyor. Zulmün bu kadarı pes dedirtiyor. Çocuklardan, yaşlısına ve hamile kadına varana kadar uygulanan bir şiddet. Bu bölümden bir alıntı; "Erkekleri tamamiyle doğranmış olan köyün 100 kadar kadın ve çocuğu, sivri uçlu âletle (süngü) öldürülüyor. Öldürülen kadınlar arasında biri, doğurmak üzere bir gebedir. Bu kadının karnına giren sivri uçlu âlet, barsaklarını yere döküyor, rahmini parçalıyor ve kendisini öldürüyor. Tehlike geçtikten sonra gizlendikleri yerden çıkan birkaç kadın, ölüleri gözden geçirirken, bu kadının rahminden düşen çocuğun sağ olduğunu dehşetler içinde görüyorlar. Muazzam bir kader cilvesi olarak yaşamakta devam eden çocuğu alıyorlar, emzirtip büyütüyorlar ve ona «Besi» adını koyuyorlar. Bu kız bugün hâlâ aynı köyde ve hayattadır. Sivri uçlu âlet annesinin karnına girip rahmini deldiği zaman da onun topukçuğunda bir yara açmıştır ve kız hâlâ bu yarayı topuğunda taşımaktadır." Sayfa 176 * Said Nursî Bediüzzaman Said Nursî'nin yaşadığı zulüm, hapisler, zehirlemeler ve kendi eserlerinden alıntılar ile bu büyük mazlumiyet anlatılıyor. Maalesef Necip Fazıl bazı yerlerde yanlış kanaatler ve yorumlarda bulunuyor. Fakat yine de genel itibariyle Bediüzzaman'ın önemini ve İslamiyet için gösterdiği tarifsiz mücadeleyi vurgulamaya çalışıyor. Bu bölümden bir alıntı; «İstanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesinin esas 207/963 ve 963/249 sayılı kararı: Nurculuk bir tarikat veya mezhep değildir. Dinsizlik cereyanlarına karşı yayınlanan Risale-i Nura izafe edilen bir cereyandır. Lâik Türkiye'de herkes dininin icabını yerine getirmekte serbesttir. Nurculukta devletin nizamlarına aykırı bir şey yoktur. Nurculuğu meth-ü sena bir suç değildir. Siyasetle meşgul olmamak, Nurcuların en büyük şiarıdır.» Sayfa 264 * Süleyman Efendi Süleyman Hilmi Tuna yani Süleymancılar konu ediliyor. * Abdülhakim Arvasi Necip Fazıl Kısakürek'in kendisinin de bağlı olduğu bu kişi konu ediliyor. Kendisinin de kitapta belirttiği gibi Abdülhakim Arvasi'nin gördüğü herhangi bir zulüm, hapis vs bulunmuyor. Sadece kendisini tanıtmak için kitaba dahil edilmiş. Genel itibariyle kitap beklentimin altında kaldı. Yine de özellikle Şapka Kanunu idamları ve Dersim olayları üzerinde hangi görüşte olursa olsun objektif bir şekilde her insanın bir araştırma yapması gerektiğini düşünüyorum. Herkese faydalı okumalar dilerim.
Son Devrin Din Mazlumları
Son Devrin Din MazlumlarıNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 19852,552 okunma
·
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.