Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Büyük Bir Aşkın Hikayesi
Osmanlı’nın son dönemlerindeki musikişinaslarından olan Kemani Tatyos Efendiden bahsetmek istiyorum size. Tüm şarkıların, tüm şiirlerin, tüm resimlerin; hasılı bilinsin veya bilinmesin tüm sanat eserlerinin bir hikayesi vardır. Her eser bir hikaye üzerine inşa edilir. Onların bu denli sahiplenilmeleri ve dillere destan olmaları da müessirin eserini hayalden değil hayattan ilhamla ortaya koymasından, dolayısıyla insanların bu eserlerin içinde kendilerinden birer parça bulmalarından gelir. Peki her dinlediğimizde bizi hüzne, gama, eleme gark eden yahut kederlendiğimizde gözlerimiz dolu dolu dinlediğimiz, Kemani Tatyos Efendi tarafından bestelenen “Gamzedeyim Deva Bulmam” isimli efsanevi eserin hikayesi ne? Tatyos Efendi (Tatyos Enserciyan) Osmanlı döneminde, 1851 yılında İstanbul’da doğmuş Ermeni asıllı bir Türk musikisi sanatçısı, bestekâr ve güftekârdır. Tatyos Efendi, babası Monakyan’ın en yetenekli çocuğuydu. Monakyan, Ortaköy Ermeni Kilisesi’nin musikişinaslarındandı. Tatyos Efendi de çocuk yaşta dayısından kanun dersi almaya başladı, sonrasında kemanda kendisini geliştirdi ve yüz yıldan uzun süredir dilden dile dolaşan “Gamzedeyim Deva Bulmam” eseri başta olmak üzere birçok kıymetli şarkısını bizzat kendisine ait beste ve güfteleri ile bize miras bıraktı. Tatyos Efendi pek konuşkan biri değildi. Onun ne düşündüğünü, neler hissettiğini yüzünden ve gözlerinden okuyabilen, anlayabilen birkaç dostundan başka kimsesi yoktu. Koltuğunun altında kemanı, tütünden sararmış bıyıkları, uykusuzluktan çökmüş gözaltları ile hayatın yükünü omuzlarında taşıyan, çocukluğundan beri dilini gönlüne hapseden, hissettiklerini dile vuramayan, kendisini ancak ve ancak kemanıyla anlatabilen biriydi o. Bu özelliğini de Gamzedeyim Deva Bulmam isimli eserinde net olarak görüyoruz. Önceleri kıt kanaat düğünlerden temin etti geçimini. Daha sonra Galata'daki Pirinççi gazinosunda devam eden hayatı ve buradayken yaptığı besteler, semailer, peşrevlerle tanındı. İstanbul'un dört bir yanında düzenlenen fasıl heyetlerinde Tatyos Efendi ün kazandı ve eserleri çalınır oldu. Tatyos Efendi en fazla, en yakın iki dostu yazar-gazeteci, besteci Ahmet Rasim Bey ve gazinodan arkadaşı kemençeci Vasili ile vakit geçirirdi. Bir akşam Beyoğlu'nda Ahmet Rasim, Vasili ve Tatyos Efendi, “Ehl-i aşkın neşvegah-ı kuşe-i meyhanedir” ile başlattıkları musiki meşkine, “Bilsen ne bela geçti şu biçare serimden” semaisiyle devam ettiler. Tatyos Efendi bu gece bir başka çalıyordu. Daha önce görülmemiş, duyulmamış bir keder halindeydi sanki. Keman onun yerine konuşuyor, adeta ağlıyordu. Gece boyunca kemanı elinden hiç bırakmadı. “Mani oluyor halimi takrire hicabım” gibi gam dolu içli şarkıları peş peşe çaldı. Gece nihayete ererken meyhanede birkaç müşteri ve sandalyeleri toplayıp yerleri süpüren birkaç çocuktan başka kimse kalmamıştı. Vasili ve Ahmet Rasim Bey de tam gitmeye hazırlanırken Tatyos Efendi kemana uzanmış, sanki saatlerdir çalan o değilmiş gibi kemanı omzuna yerleştirip, hafifçe başını kemana eğerek, dudaklarında acı bir tebessümle o ana kadar duyulmamış, Gamzedeyim Deva Bulmam isimli o uşşak şarkıya giriş yaptı. Bu gece ilk kez çalınan Gamzedeyim Deva Bulmam makamı, güftesi, bestesi ve kimsenin bilmediği hikayesi ile meyhanede kalanların hıçkırıklara boğuyordu. Tatyos, kemanı omuzundan indirdiğinde hiç kimsenin tek bir kelime edecek hali yoktu. Vasili hıçkıra hıçkıra ağlıyor, Ahmet Rasim gözlerini boşluğa dikmiş, kendisinde ağlayacak takât arıyordu. Meyhanede kalanlar da gözyaşlarını birbirlerine sezdirmeden silmeye çalışıyorlardı. Birkaç hafta içinde İstanbul'da bu şarkıyı ezberlemeyen ne hanende ne sazende kaldı. Tatyos Efendi, koca bir ömrü birkaç dizelik bir şarkıya sığdırmıştı. Gamzedeyim Deva Bulmam hikayesi o gün itibariyle tüm İstanbul’da merak edilmeye başlandı. Tatyos Efendi, “Gamzedeyim Deva Bulmam” eserini ilk kez söylemesinden bir ay sonra ince hastalığa yakalandı. Daha doğrusu evveliyatında da var olan veremi tekrar nüksetti. Yıllardır onu suskunluğa gark eden kara sevdası artık dayanılmaz hale gelmişti. Ahmet Rasim, Tatyos Efendi’nin halinden ne olduğunu hissediyordu fakat Tatyos Efendi sorularını cevapsız bırakmakta ısrar ediyor, derdini anlatmıyordu. Ahmet Rasim her ne kadar Tatyos’un son şarkısı Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısının sözleri sayesinde olan biten hakkında çıkarımlar yapabiliyor olsa da bilmeceyi bir türlü çözemedi. Kısa bir süre sonra da göçünü toplayıp bu diyardan gitti Tatyos. Ölümünden sonra adı kilise defterine şöyle işlendi: Tatyos, 1913, Çalgıcı. Tatyos Efendi’nin naaşı Kadıköy'de bir kilisenin ayin salonuna getirildi, iki elin parmaklarını geçmeyen kalabalığa ibretle bakan Ahmet Rasim, daha dün Galata'da, Beyoğlu'nda onu dinlemek için yüzlerce kişinin akın ettiği salonları düşününce insanların vefasızlığına hayıflandı. En yakın dostu böyle mi uğurlanacaktı? Cenazesinde üç bacısı, dul eşi, Ahmet Rasim, Vasili, kendisiyle yıllardır çalıştığı iki sazende ve kilisenin uzak köşesinde ağlayan bir kadından ibaret küçük bir topluluk uğurladı son yolculuğuna Tatyos'u... Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısını ilk kez söylemesinin ardından Tatyos'ta büyük bir değişiklik olduğunu Vasili de Ahmet Rasim de sezmişti fakat ikisi de meseleyi çözememiş, Tatyos’un ağzından tek kelime alamamışlardı. Tatyos’un cenazesinde çözülen düğümü Vasili ve Ahmet Rasim’in anlattıklarından şu şekilde biliyoruz: Tatyos’un, Ortaköy'de bir çocukluk aşkı varmış. Kendi cemaatinden olan kızın ailesi aniden Erivan'a göçünce kavuşamamışlar. Tatyos da sonradan şimdiki eşiyle evlendirilmiş. O şarkıyı söylediği ilk gece kızın İstanbul'a döndüğünü ve otuz yıldır evlenmeyip kendisini beklediğini öğrenmiş Tatyos. Kemani Tatyos Efendi Gamzedeyim Deva Bulmam hikayesi, maalesef yarım kalmış bir aşk hikayesidir. Ahmet Rasim Bey, Tatyos'un kilisede yapılan cenaze töreninin sonunda oturduğu yerden kalkarken kilise sırasına bırakılmış bir zarfı fark etti. Zarfın üzerinde, “Tatyos ile birlikte defnedilecektir” yazıyordu. Zarfı, otuz yıl önceki çocukluk aşkı olan kadın, Ahmet Rasim Bey'e fark ettirmeden onun yanındaki sıraya koymuştu. Ahmet Rasim, fark edince zarfı alıp usulca ceketinin cebine koydu. Zarfın kendi yanına konulmasının bir tesadüf olamayacağını düşünüp, zarfın içindekileri okumanın belki de Tatyos'a karşı ifa edilecek son görev olacağına kanaat getirdi. Yalnızca Ahmet Rasim Bey tarafından görülen ve yarım saat sonra Tatyos'un naaşı ile birlikte toprağa verilen zarfın içindeki kağıda, Gamzedeyim Deva Bulmam sözleri karşılığında şu dizeler yazılmıştı: Gam-zedesin devan benim Garip kuşsun yuvan benim Çektiğimiz yeter gayri Kaderimsin inan benim Takat yetişmez eleme Bülbül imrenir çileme Bizim şu kara sevdamız Kalsın öteki aleme Elbet kadrini bilirim İste canımı veririm Küsme talihine Tatyos Çok durmam ben de gelirim.
·
241 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.