Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
Herkesin başarılı yazar tanımı farklıdır. Kimisi için okuru kandırabilen ustadır, kimisi için kalbe dokunan cümleleri inşa eden. Benim başarılı yazar tanımım ise, herkesin düşünemeyeceği fikirleri, herkesin yazamayacağı biçimde yazmaktır. Zaten var olanı, olmuş olanı, sadece süslü cümlelerle; yazarın kalbinde bir sarayı gezip, beynine hiç uğramadan okuduğumuz eserleri tümüyle başarılı bulamam. Şayet, eser yazarla bir iken, yalnızca bir istasyon geçmek koca bir haksızlık olur. Fakat bu, elbette, başarılı bulduğum kitaplar tümüyle istasyonlarla doludur demek değildir. Hem zekice hem de estetik. Takdir edersiniz ki, bazen öyle ustaca yazılmış yazılar vardır ve kalp istasyonun ahengi akıla uğramamayı önemsemez. Bazen de tam tersi olur. Akıl istasyonu öyle beklenmedik, öyle yüreklendiricidir ki, kalbe inmeyi tercih etmez, yüzyıllarca akılda gezinmek istersiniz. Afşin Kum, tam olarak böyle bir yazar. Aklında gezinmek isteyeceğiniz -korkup kaçma ihtimalini de göz önünde bulunduralım-, sizi yüreklendiren, şaşırtan ve kendi kalp atışınızın gürültüsünden yazarın kalbini duymadığınız türden bir kalem kendisi. Sıcak Kafa kitabının uyarlamasını izlemiş, Kübra'yı okumuş ve en yeni kitabını de yaklaşık on beş dakika önce sonlandırmış biri olarak, korkmadan onun bir dahi olduğunu, edebiyatımızda bulunduğu için şanslı olduğumuzu ve göğsümüzü gere gere kendisi övmemiz gerektiğini söyleyebilirim. Zira ben birazdan tam olarak böyle yapacağım. Kitap birbirinden -kurgusal olarak- bağımsız hikayelerden oluşuyor. Dahice kurgulanmış hikayelerden. Sonunda, bazen ortasında, alt çenenizin üst çenenizi terk ettiğini fark ettiğiniz hikayelerden. Hikayelerde bol bol toplum, siyaset, birey eleştirisi var. Belki dahaları da vardır. Belki görememişimdir. Çünkü mesajlar -mesajdan kastım tabii ki öğüt değil, düşünmeniz beklenen fikir- apaçık ortada değil. Uzun süredir hikaye kitabı okumadığımdan mıdır, bilemiyorum ama düşündüğümden çok daha fazla etkilendiğim bir kitap oldu. Örnek vermek gerekirse, kitapta bir bölümü okurken, sanırım yazar burada din eleştirisinde bulunuyor dediğiniz anda, işlerin hiç öyle olmadığını fark ediyorsunuz. Yazar kendi düşüncesini karakterler üzerinden empoze etmiyor, yazar karakterlerle bir tartışma üzerinde. Hikayelerden, anlatılardan yola çıkarak yazar hakkında çıkarım yapmak imkansız gibi. Zira, ne zaman, pekâlâ sanırım böyle biri derseniz, birkaç cümle sonra ne kadar yanıldığınızı fark ediyorsunuz. Yazar, etik olmayan şeyleri, etikmiş gibi, rahatlıkla ve doğallıkla anlatıyor. Bu insanı daha da şaşırtıyor. Her şey çok olağan giderken birden, Aman Allah'ım nidaları dudaklarınıza dökülüyor. Bu, beklemediğiniz birinin katil çıkması gibi değil, daha çok önünüzde zincirleme bir trafik kazası olmuş, gökten traktör yağmış, bir dilenci kolunuzı ısırmış, bir yabancıyla ruhlarınızı değiş tokuş etmiş ve anneniz bir yalanıyla hayatınızı nasıl mahvettiğini fark etmiş gibi. En somut benzetme, kısa film benzetmesi olur sanırım. Son beş saniyesinde kaşlarınızı çatan türden bir kısa film. Elbette, hikayeler arasında beni daha az etkileyen, daha az başarılı bulduğum bir veya iki hikaye oldu. Bu onların kötü hikayeler olduğunu gösterir mi? Hiç sanmıyorum. Anlamamış olmam daha muhtemel. Velhasıl, olur da yüzen kuşlar, uçan balinalar görmek istiyorsanız, aydınlıkta da yüreğinizin hoplamasına şahit olmaya razıysanız, tanışmanız gereken bir yazar var demektir. Keyifli şaşırmalar! -okumalar demek istemiştim ama sanırım aynı şey.-
Kırk Üçteki Korkunç Traktör Yağmuru
Kırk Üçteki Korkunç Traktör YağmuruAfşin Kum · Aprıl Yayıncılık · 202363 okunma
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.