Berrin, Türkan ve Leyla... Birbirlerinden farklı ama ne olursa olsun birbirlerinden vazgeçmeyen üç arkadaş. Berrin, eşinden yeni ayrılmış, kendisine meşgale ararken, aklına bir kafe açmak gelir. Bunun için ne mümkünse yapar, tam açılış yapacakken, kafe kundaklanır. Fakat bu olay Berrin'i düşüncesinden vazgeçirmeye yetmez. Zorla da olsa, açılış yapılır. Türkan; zor bir ilişkiden çıkmış, evliliğe ve aşka olan inancını kaybetmiş bir karakter. Leyla; bir küs, bir barışık evliliğini yürütmek ya da ayrılmak arasında kararsız kalmış, arkadaşlarına göre imkanlarının çok olması ve bundan vazgeçmek istemediği için ayrılamayan, kendisi ise çocuğu için olduğunu söyleyen karakter. Bu üç arkadaşın, hayatları birbirlerine çok benziyor aslında. İşteki başarılar, evliliklerine ve ilişkilerine yansımıyor. Bir gün kafeye gelen müşterilerden birisi ve arkadaşı Berrin ve Türkan için yeni umut olacaklar mı? Özgür olmak nedir? Her istediğini yapabilmek mi? Birlikte bir şeylerin üstesinden gelebilmek mi? Tamam; kadınlar, daha doğrusu herkes kendi ayakları üzerinde durabilmeli ama; bunun çözümü aileyi dağıtmaktan mı geçiyor? Kırdığın kalbin sesini mutlaka duyarsın ama ihmal edilmiş bir kalp sessizce vazgeçer senden. Bazen "özgürlük" zannettiğimiz yaşam tarzı, kısır döngüden ibarettir. Duygusal boşluğa düşüp çırpınanlar, iyice boşluğa saplanıp hep aynı duvarlara çarparlar. Tıpkı dört duvar bir hücrede olmak gibi. Buradan çıkmanın tek bir yolu vardır: İnsanın kendine olan saygısını hatırlaması... Türkiye’de kadın olmak neden bu kadar zordu? Olgunlaşmak, geçmişte yaptığımız yanlış davranışları kabullenme ve kendimizi affetme becerisi gerektirir. Kendimizi affetme konusunda samimiysek, aynı hataları tekrar yapmama konusunda da samimi olmamız gerekir.

Yarı Zamanlı YalnızBünyamin Kapıcıoğlu · Nemesis Kitap Yayıncılık · 202644 okunma

·

46 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Güler Düzgün