Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

CANSİPARANE...
- Cansiperâne, nasıl bir roman, kısaca bahseder misiniz? - İçinde çözüm ipuçları verilen onlarca sosyal mesele olan enteresan bir roman… Özünde (özünde diyorum dikkat edin) Nakşibendîlerin kitabı… Yüzünde de var Nakşibendîlikten bahis: İsmail Ağa’da hafız olarak yetişen, Hızır Hoca’dan, Metin Hoca’dan ders alan bir tribüncünün ibret verici hikâyesi… Siirt’in Zokayd köyündeki Nakşibendî dergâhını ziyaret eden futbolcuların yaşadığı akıl almaz olay… Doğduğunda Deniz Gezmiş’in adı verilen, iyi bir komünist olarak yetişen, sonra kumar masalarına düşüp “Gâvur” lakabıyla nam salan eski bir futbolcunun gördüğü büyük bir rüya üzerine tam ters bir istikamete dönmesi, Menzil dergâhına bağlanması… Müslüman olarak büyüyen, gençliğinde Ermeni asıllı olduğunu öğrenen, büyük bir travma yaşayan, kendini içkiye ve kumara veren, bir ara Menzil dergâhına bağlanmak isteyen, orada da tutunamayan Kara Gümrüklü futbolcunun hazin hikâyesi… Vesaire. Unutuyordum: İslâm inkılâbına katılan, 1991’deki Panik Operasyonu sırasında biri gözaltına alınan, diğerleri semtlerinin duvarlarında yazılama yapan bir grup futbolcunun hikâyesi de var… - Türk futbolunun hikâyesi diyorsunuz, ne anlatıyorsunuz Türk futbolu hakkında? - Hemen hemen her şeyi. Meselâ son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Ömer Faruk Efendi, 1920-23 yılları arasında Fener Bahçe kulübüne başkanlık yaptı. -Ondan önce de yine Osmanlı Hanedanı’ndan Osman Hulûsi Efendi, 1911-13 yıllarında aynı kulübün başkanlığını yaptı.- Ömer Faruk Efendi döneminde Fener Bahçe kulübü, Anadolu’ya silâh ve adam kaçıran, adeta yasadışı örgüt gibi çalıştı. Sonradan Ömer Faruk Efendi, tıpkı babası Halife Abdülmecid Efendi gibi vatan haini denerek ülkeden kovuldu. Şimdi söz konusu kulübün tarihini cilâlarken, bu tarihi ona yaşatanın bir Osmanlı hanedanı üyesi olduğu gerçeğini sansürlüyorlar. Ve bizim onların sansürlü, uydurma tarihlerini olduğu gibi kabul etmemizi bekliyorlar. Tabiî ki edemezdik. İkinci nokta: 1 Şubat 1991’de Kumandan’a Panik Operasyonu yapıldığında, onunla birlike 17 kişi gözaltına alındı. Aralarında Kumandan’ın avukatı Harun Yüksel’den Mevlüt Koç’a, Adımlar Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ali Osman Zor’dan İbda Kitabevi yetkililerine kadar bazı tanınmış isimlerin yanında bir futbolcu da vardı. O zamanlar kimsenin dikkatini çekmeyen bu husus, 1999’da Metris Hapishanesi’ne girdiğimde Kumandan’ın anlattıklarıyla ayrı bir önem kazandı. Bana futbol hakkında bir çok şey söyledi. Gençliğinde her Türk çocuğu gibi o da mahalle arasında oynamış. Hapishanenin avlusunda bizimle de oynadı. Bana sürekli “bana karşı takım çıkar” diyordu. Başlarda hep ona karşı olmak, hiç aynı takımda olmamak ağrıma gidiyordu. Zamanla alıştım ve bunun böyle olması gerektiğini düşünmeye başladım. Bu arada şunu vurgulamama izin verin: Futbol bizim davamızda esasî bir yer işgâl etmez. Bir ayrıntıdır. Hiç kimse futbolu sevmek zorunda da değildir. Dahası bu işin fert ve toplum ahlâkını ifsad eden, insanları fikir ve davadan uzaklaştıran sahte bir zevk yönü vardır. Elini veren kolunu alamaz. Dolayısıyla bizim gibi siyasî dâvâlarda futbol gündem teşkil etmez. Hiçbir zaman iki İslâmcı yan yana geldi mi futbol konuşmaz. İslâmcılar futbolu bayağı ve malayani gördükleri için bakmazlar. (Muhafazakârlar ise tam tersi, kendilerinin ne kadar çağdaş, lâikliğe yakın olduğunu göstermek üzere futbola aşırı önem veririler. Mevcut partinin hemen tüm üyeleri, hatta yüksek bürokrasinin yarıdan fazlası bir kulübe üyedir, aidat öder, maçına gider.) Ben bu işi çok düşündüm. Futbolu işte bütün bu “zıt kutuplar arası muvazene-zıtların birliği” ilkesi içinde ele almaya, 1999’dan 24 yıl sonra ulaşabildim. Ömer Faruk Efendi’den, Sultan Abdülhamid’ten, Panik Operasyonuna… Ve bunu da özellikle Kemalist eğitim sisteminin eleştirisi üstüne bina ettim. Bu bakımdan bir devrin gençlik muhasebesi diyebilirsiniz. Bugün için ne ifade ederse etsin, inanıyorum ki, zamanla yerini bulacaktır. - İhtilâl Yayınlarının altıncı kitabı oldu, doğru mu? - Evet. 2023 Mart ayında Salih Mirzabeyoğlu’na Özgürlük Kampanyası adlı büyük tarihî belge niteliğinde çalışmayla yayın dünyasına adımını atan yayınevimiz, daha ilk adımda ciddi bir ilgi odağı oldu: Büyük boy 700 sayfa ve ciltli olarak yayınlanan Özgürlük Kampanyası, halen piyasada bulunabiliyor. Hemen ardından, 2001 yılında Kartal Hapishanesi’nde kaleme aldığım Tiyatro Bitti adlı çalışma geldi; onun mevcudu kalmış mıdır bilmiyorum. Üçüncü olarak, Eflatun’dan Mirzabeyoğlu’na Diyalektik Düşünce adlı tez çalışmasının 2. basımı yayınlandı; o da tükenmiş olabilir. Bunu da, 2003-2009 arasında Vakit Kültür Sanat Sayfası’nda yayınlanan yazılardan oluşan Fikrin F’si’nin 2. basımı takip etti; o tükendi. İhtilâl Yayınları geçen Kasım ayında tam bir ihtilâl yaptı ve bugüne kadar yayınlanmış kitaplarından en iddialısını, Evrim ve Yaratılış meselesine yepyeni bir bakışı öneren akademik çalışmamı piyasaya sürdü: Yaratılmışların Tekâmülü. Kuruluşunun 1. yılını kutladığımız Mart 2024 tarihinde ise Cansiperâne romanı yayınlandı: İlk 4 kitap sayılı miktarda (dijital) basıldığı için piyasada belki bulamayabilirsiniz. Ama son 2 kitap matbaa baskısı yapıldı ve halen sirkülasyonunu sürdürüyor. İhtilâl Yayınları, imkân buldukça yeni çalışmalarla karşınızda olmaya devam edecek. - Sırada ne var? Bir yılda 6 kitap çıkaran İhtilâl Yayınları burada kalacak mı? - Tabiî ki hayır. İkinci yılında da imkânlar elverdiğince yeni çalışmalarla ortada olmaya devam edecek. Cansiperâne’nin birinci cildinden sonra, ondan çok daha zor ve tartışmalı bir ikinci cilt bizi bekliyor: Cansiperâne: İslâmî Kısas Kıtaları… Bugüne kadar Türk edebiyatının cesaret edip el atamadığı futboldan sonra, yine Türk edebiyatının yabancı olduğu bir konu: İhtilâlci mücadele ve kahramanları… Zor olması şundan: Bilindiği gibi biz edebiyat denince fantezi anlamıyoruz. Bu romanın ilk cildi masabaşında, hayâller âleminde yazılmadı. Hayatın içinde, tarihin karanlık odalarında yazıldı. Hiç şüphesiz ikinci cild de öyle olacak. Tek tek kahramanların dünyasına girecek, onların bir tarihini ve muhasebesini çıkaracak. Ne idiler, ne oldular? Bir roman gibi sürükleyici, dinamik ve bir araştırma kitabı gibi vesikaya dayalı, gerçeğe dönük… Karakterler, hikâyeler, eylemler, işkenceler, hapisler, acılar, mutluluklar, akla gelen her şey… Tabiî bunun için bana dokümanter yardım gerekli. Doğru dürüst arşiv bulmak zor. Elbet böyle bir çalışma bitip yayınlanırsa bir hayli tartışmalı olacak. Bir çokları yine okunmasın, bilinmesin, üstü kapatılsın diye gayret gösterecek. Bazıları kendi penceresinden bakıp eksik ve hatalı bulacak. Çok az kimse beğenecek. Şimdiden bunu haber vereyim. İstediği kadar örtülsün, biz inanıyoruz ki bunların günü gelecektir. İhtilâl Yayınları daha bir çok kitap yayınlamayı plânlıyor. Bunlar imkân buldukça, yeri geldikçe ortaya çıkacak. Bir çok yazar da bu halkanın içinde yer alacak. - Teşekkür ederiz. - Rica ederim. İsteme Adresi: Adımlar Dergisi. Gürsel Mh. Çampark Sk. No: 16 / 4 (Çağlayan Adliyesi Karşısı) Kağıthâne – İSTANBUL adimlardergisi.com 2 Nisan 2024
·
229 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.