Gönderi

325 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 26 hours
Sanırım dünyanın en zor iki şeyiydi. Fark etmek ve fark edilmek. Biri gözünün önündekini görmez diğeri de karşısındaki onu görsün diye çırpınır durur. Kimi zaman sonuca bağlanmaz. Birinden bir muhakkak içinde büyüyen 'başaramadım' kelimesiyle ölür gider. Kerem ve Farah... Hayat ikisine de adil davranmamıştı. Mazilerinin ruhlarında açtığı yara ile hayatlarına devam ederken içinde bulundukları bu karanlığın aydınlığın başlangıcı olabileceğinden haberleri yoktu. Anne ve babaları evlendikleri zaman Farah altı, Kerem ise on üç yaşındaydı. Birlikte büyüdüler. Kerem küçük kızım dediği kardeşinin her zaman üzerine titrerdi. Hayat bu ya onu kardeşten öte görür ama kardeşi olarak göremezdi. Çünkü onu canından çok seviyordu ve tek dileği Farah'ın da bir gün onu sevmesiydi. Farah 18 yaşına geldiğinde abisinin duygularının farklı bir yönde geliştiğini öğrendi. Kerem, ona yıldızları saymayı ve sevmeyi öğreten kadına evlenme teklifi etmişti. Tahmin edersiniz ki abisi olarak gördüğünden durumu idrak etmesi zor oldu. Hatta tüm benliğiyle bu anın şaka olmasını istedi. Ama sonra uyanmak istemediği rüyalardan uyanamadığı kâbuslara doğru yol aldı ve evlilik teklifini kabul etti. Aslında bu bahsettiğim kısım kitabın sadece ilk sayfalarıydı. İlerleyen sayfalarda evliliklerine dair kısımları ve yaşadıklarını okuyoruz. Üstelik devamı da olacakmış. Farah ve Kerem neler yaşadı? Abisi olarak bildiği adamı kocası olarak görebildi mi? Nefret aşka dönüşür mü? Tüm bu soruların cevabına kitabı okuyarak ulaşabilirsiniz. Bana göre Taş ev, kâbus zannedilen gerçeklerden de aslında uyanılabileceğini bizlere gösteriyordu. Aşkın bazen nefretle birlikte filizlenebileceğinin, geçmişi değiştiremesek bile geleceği yeniden inşa edebileceğimizin örneğiydi.
Taş Ev
Taş EvMahi Nur Başol · Ss Yayıncılık · 202310 okunma
··
1 plus 1
·
138 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.