Zamanında zihnimize yazılanlar, sonradan kaderimiz yazar... Açık kapıdan kırmızı pelerinli bir kız giriyor içeri.Bir filmden, bir masaldan kopup gelivermiş gibi bir hali var. Sabah henüz tam aydınlanmamışken insanın içine bir ürperti gelir ya,ona benzer bir duygu içimi yalayıp geçiyor. Hayalet gibi... Şu anda kapıyı bir açan olsa, bu kızın odanın ortasında, gözleri kapalı, pelerin etekleri havalanmış, öylece döndüğünü, benim de keyifle onu seyrettiğimi görse ne düşünür acaba?Ne diyecek, "Biri deli,biri de deli doktoru "der. Onu huşu içinde seyrederken "Acaba yaşadığı hangi acılar, içine düştüğü hangi çıkmazlar onu bir ruh doktorunun odasında böylesine döndürüyor?diyorum içimden. İnsanın bir psikiyatri kliniğe giderken neden böyle bir pelerin giyer, neden başına önü tüllü bir şapka takar ki...Bunların bir anlamı olmalı. Ve çok geçmeden yaşanan acılar, ince bir sızı gibi tel tel dökülüyor ağzından. Acının, korkunun,aşkın, sevdanın, umudun, umutsuzluğun en büyüğünü yaşamış bu kız. . . . Gülseren Buğdaycıoğlunun ilk okuduğum kitabı ve net olarak söyleyebilirim ki aynı zamanda son kitabı... Bir yazar sırf kendini övmek adına kendini aralarda o kadar çok ön plana atmış ki konu ilgili çekici olmasa tahammül edilir gibi değil. Neymiş efendim Ayşa ya kitaplar tavsiye etmişte Ayşa da okuyormuş ama en çok Gülseren hanımın kitaplarını okuyormuş çok beğenerek üstelik... Sonra aile içi taciz, dram ve ölümün acıların olduğu bir kitapta hanımefendinin içtiği kahve çalışma arkadaşına takılmayı sevmesi yanaklarını mıncırma isteği bizi neden ilgilendiriyor anlamış değilim. Velhasılı küçük gibi görünen ve oldukça itici olan bu detaylar rahatsızlık verdi. Neyse ki konu merak uyandırıcı tahammül edebiliyorsunuz bunun hatırına 8 puan.

Kırmızı PelerinGülseren Budayıcıoğlu · Doğan Kitap · 20221,834 okunma

·

67 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Betül Memiş