Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Suyun Üzerinde Adım - Enis Batur
yolculuklar kuruttu içimi enis, masamdan kalktım ve döndüğümde mutlak bir karanlık buldum hep; pusulam kırık, lambam sönmüş, içimde çoktan yer etmiş o yarasaydı kan çanağı çırpınan. bir köpüğün iki yakasında ayrı ayrı durdum: beni sürdüren nedir? herşeyi kendime yapılmış bir erteleme saydım: köpürmüş suda dinlendi amansız kasırga tohumu ve toplandı ebabil dolu taneleri birden, soyunduğum gün bana koyu gece giyindi. geçseydim karşı yakaya, geçebilseydi içimdeki avare tin bir kararsızlıktan ötekine doğru koşardım erişecektim yarım bıraktığım telaşa, ona artık eksildim: doğudan gelen bir suyun üzerinde yazılı kaldı adım. neden sonra yeniden sökün etti sert yüzlü başıboş atlar tepelerin ötesinden, yeniden çıkageldiler üzerlerinde büyük göğüslü tatar kadınları; bir kez daha kalkıp giyindim hızlı hareketlerle, gecenin sonuna dayanırken gece çıktım dışarı ardına kadar açık bırakıp kapısını evimin. yoktu sokaklarda bir siluet, tek bir nefes, kimse dokunmamıştı günbegün uzayan buzul sarkıtlara henüz, sesse, erişmeden vakit, kaldırımlarda yumuşak adımlarım, yankılarından büyük bir çukur. yılgı dolu ayinler geçti peşpeşe cinnet üzre çalışan bozuk zemberek aklımdan o an, biliyordum bulvarları yalayan sahte ışıkları kamaşmış gözlerim tararken: uçmayı yaradılış günü unutmuş kuzgunlar, çökelek bekçi lekeleri, uğursuz birer kömür parlak karanlığın içinden artan hışırtısında nemli kanat tüylerinin - kabuslarımı biriktirmişti eski gövdelerimden anımsadığım tozaran kemikler, onca kafatasım, gözçukuru. sıçradım ve alnıma dizilmiş boncuklarda kırıldı ilk ışık. ardarda çaktı penceremde nikel kıvılcımları. sıkışmıştı bir yumaktı gök sıkıntı. aynı noktada topladılar ölüleri. kış geliyordu sahiden: herşeyi kendime kurulmuş ince ayarlı bir saat sandım. silindi belleğimde sessizlik korosunun harfleri ve ağır bir suç anlatıldı bana. onu çok iyi işledim. işte kaçınıyor içimdeki bronz çelişki, uzaktaki hırçın kayalığa çarpmaktan. peşimi bırakmıyor yaylı sazların havayı doldurduğu gam ezgileri. kim, diye deliyor akkor sorunun işareti tenimi koruyan ince zarı: bilmiyorum ki kim sorumsuz uykunun ülkesine tıkabasa doluşmuş bu görüntüleri aşıp gelebilir, kim ağrımın çekirdeğinde salıncağını kurabilir, bilmiyorum kimim aslında ben, nedir yürürken ikiye ayrılan içimdeki gölgem- yazdığım bulanık tarihlerdedir uçarı adresim, çizdiğim ölçeksiz kayıtlardan sildim çünkü zamanın kapalı yüzüne gömülü kentlerle suların örttüğü adaları. elimde bana geçit ve yön bırakmayan esrik pergelim kaldı. durmadan gecenin arkasına bakın enis, esirgemeyin benden son siyah ışığı, anlama kılıf tek bir hece olsun sakınmayın, kalmadı adını koyabileceğim kimse ve nesne, kalmadıysa eksik bütünlüğünü aramak için bir daha seferi çıkacak ses. vakit tamam. herşey ayarlandı. beynimde hazırladığım felç usulcana alışacaktır gövdeme: çözülsün çıkınlarım ve yakılsın elimden çıkma haritalar; bu diyar yok şimdi, bu belde erisin güneşimde, bu boşluk, bu zedelenmez sessizlik, bana arsız gerçeğin sunduğu armağan: suyun üzerinde adım.
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.