Bir Yunan yedek subayın hatıratından: "Alman gazeteciler yüzünden Türk esirleri aşikare boğazlayamıyoruz. Ama bir doktor ile yeni bir usul bulduk. Şişelerle dizanteri, tifo mikrop kültürlerini bakkallara dağıttık. Müslüman müşterilerin aldığı şeylere hemen bir iki damla katıyor. Hastalık alametleri başlayınca o havaliyi kordon altına alıyoruz ne konsolos ne de gazeteci giremiyor. Bundan sonra kuvvetli zehirleri ilaç diye veriyoruz. Kıvrana kıvrana telef oluyorlar. Türk çocuklarına şeker satarken kolera mikrobu bulaştırıyoruz hemen ölüyorlar. Türkleri katlederken kurtulanlar bir camiye sığındılar camiinin dört tarafına gazyağı dökerek ateşleyince ikinci bir eğlenceye tesadüf ettik kapıdan çıkanlar derhal sunguleniyordu... Hele Turklerin vücudu tutuştuktan sonra mısır kızartırken hasıl olan çatırdılardan daha müthiş sadalar çıkarıyor..."