Gönderi

64 syf.
4/10 puan verdi
Masa derginin Mayıs - Haziran sayısını Haziran'ın bitmesine on güne kala okumaya başladım ve Temmuz sonuna kadar ancak bitirebildim. Sebebi sindire sindire okumak falan da değildi üstelik, sevdiğim ve çok beğendiğim bu derginin böyle vasat bir sayı çıkarmış olmasından kaynaklanıyordu. Bitirdiğim her yazıdan sonra bir sonraki belki beni haksız çıkarır umuduyla uzun aralar versem de bu sayıda umduğumu bulamadım. Maşallah dediğimin üç gün yaşadığı gerçeğini artık tam olarak kavradığım için bir daha hiçbir dergiyi göklere çıkarmayı düşünmüyorum, akıllandım artık. Kafa’yı sevdik tam sayfa araba reklamı verdi, Masa’yı sevdik yazıları hayal kırıklığına uğrattı. Dergiye ve kendime olan teesüflerimi bildirdikten sonra geçelim elimdeki sayıda neler olduğuna. Yiğidi öldür hakkını yeme derler ben de öyle yapayım, Masa’nın kapak tasarımlarını oldum olası beğenmişimdir, bu sayıda da çok güzel bir tasarım ile çıktı karşımıza, üstelik çok değerli bir kadın yazarın portresi ile. Masa’nın Mayıs - Haziran sayısının kapağında boy gösteren isim bu kez
Tezer Özlü
Tezer Özlü
idi. Biyografisine birçok yerde rastladığım ve okumak için can attığım bu değerli ismin Masa dergiye kapak olması beni çok sevindirdi. Fırsat bu fırsat diyerek Haziran başında Tezer Özlü’nün tüm eserlerini okumaya başladım ve bu nedenle dergiyi okumak ancak Haziran sonuna kaldı. Gamze İyem’in yazar dosyası hazırlama konusunda çok iyi olduğunu söylemek gerekir. Özellikle kadın yazarları daha bir güzel anlatıyor, yazdığı dosyayı okurken yazarı nasıl benimsediğini hissedebiliyorsunuz. Bu sayıda da Gamze İyem’in yazdığı dosya yazısı benden tam puan almayı başardı. Hele ki Tezer’in üstüne yapışmış olan ‘’Lirik Prenses’’ benzetmesini bertaraf etmesi yazısını gerçekten de okunmaya değer kıldı. Masa derginin kuşkusuz iyi olduğu ve neyseki hala bozmadığı bir diğer nokta da tanınmış bir kişi hakkında araştırmaları barındıran yazılar, bu sayıda Özlem Şan güzel bir Salvador Dali yazısı ile bunu bir kez daha gösterdi bana. Dergiyi alır almaz okumak istediğim iki isim var: Cemal Tuzak ve Ayşegül Erözyürek(namı diğer ilazkız). Bu sayıda da çok güzel yazılar yazdıkları için daha çok olumsuz eleştiri içerecek olan bu incelemede onlar hakkında az söz kullanarak ‘’Yazılarını çok beğendim.’’ demekle yetiniyorum. Sayfalar arasında bir Sertab Erener röportajı çarpıyor gözünüze, röportajı yapan isim
Yekta Kopan
Yekta Kopan
. Başta ‘’vayyy bee, Yekta Kopan’a Sertab Erener’le röportaj yaptırıp yazı bile yazdırmışlar’’ deseniz de sayfa sonundaki ‘’Bu söyleşi Allianz Motto Müzik’ten alınmıştır.’’ yazını görünce içinizden bir ‘heee’ diyorsunuz. Sayfa ve röportaj Yekta Kopan’ın ama röportaj dergiye özel değil, onu söyleyeyim. Bu sayıda film karakterleri geniş yer tutmuş anladığım kadarıyla (Ramiz Dayı, Behzat Ç. Escobar,...), benim hatırladığım iki yazı vardı bununla ilgili. Behzat Ç.’yi anlatanı ise dikkate değer. Sertab Erener röportajı alıntı olunca biraz hayal kırıklığına uğrattılar ama neyse ki Tuğrul Tülek röportajları dergi için yapılmıştı, tiyatroyla ilgili olanlara Tuğrul Tülek’in mesleki yaşamını anlatan bu röportaja bakmalarını öneririm. Bu sayının müzik köşesinde Amy Winwhouse –ki ilk kez Masa sayesinde tanıdığım bir caz sanatçısıdır- sinema köşesinde ise İhsan Yüce var. Değindiğim bu birkaç yazı dışındaki diğer tüm yazılar çok da iyi değillerdi. Birçoğu Masa’da daha önce gördüğümüz tarzda kaleme alınmış yazılardı. Birkaç tanesi de artık okuya okuya gına gelmiş olan ‘’eskiden buralar dutluktu, hani nerde çocukluğumuz, nerde eski bayramlar, eskiden her şey gerçekti şimdi her şey sahte’’ temalı yazılardı, çok da hoşuma gitmediler anlayacağınız.
Masa Dergisi - Sayı 7 (Mayıs-Haziran 2017)
Masa Dergisi - Sayı 7 (Mayıs-Haziran 2017)Masa Dergisi · Masa Dergisi Yayınları · 201788 okunma
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.