Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
Dergiyi elime aldığım günden beri kendime sorup duruyorum: Ben bu dergiyi nerden aldım, niye aldım? Sonra düşünüyorum bu isimde bir dergiyi rafta görsem almazdım, olsa olsa kapak tasarımı dikkatimi çeker onun için alırdım. Bütün soru işaretlerim dün aydınlandı. Derginin içinde bir yazıda çok sinir olduğum bir kısma rastladım, sonra o kısmın fotoğrafını çekip arkadaşıma yolladım. Arkadaşımın ‘’Merve sen bu dergiyi neden aldın ki, boş yere para harcamışsın, keşke kitap alsaydın!’’ mesajını yazmasıyla kafamda ampul yandı. Dergiyi ben almamıştım ki. Seni sevmedim İzdiham dergi, ama hikayeni seviyorum. Tabiki de çıkış hikayeni değil, bana ne ondan, ben bendeki hikayeni seviyorum. Dergilerle ilgili olduğumu bilen bir arkadaşım ders arasında önüme geçip dergi okumak istediğini söyledi. Bende var, ben sana veririm dedim, kabul etmedi, ben kendim alacağım dedi. Ayaküstü bana o ay rafta ne kadar dergi varsa hepsinin ismini saydırdı, hangilerini sevip hangilerini sevmediğimi anlattırdı, benim hangilerini aldığımı da özellikle sordu. Tabii ben o anda bütün bunların farkına varmamış arkadaşımın bu davranışının nedeni üzerinde çok durmamıştım. Bir akşam odama geldim, yatağın üstünde bir D&R poşeti duruyor, üzerinde bir not, içinde bir İzdiham. Meğerse o kadar sorgu sual bana dergi almak içinmiş. İzdihama karşı içimde ufak da olsa bir sempati varsa sebebi bu hikayedir. Dergi keşfinde olduğum sıralarda İzdiham’ın kapıma kadar gelmesini, okuyup nasıl bir dergi olduğunu anlamak adına bir fırsat olarak görmüştüm. Ama gelin görün ki okumaya ancak şimdi zamanım oldu. Tam da sevgililer gününün yaklaştığı sırada bu günün saçmalığını kavrayıp yönünü kitap-dergi reyonuna çeviren okurları ağına düşürecek bir kapak tasarımı olmuş ‘’Grafikerimiz Aşık Olduğu İçin Kapak Yapamadık’’. Dergi hediye olmasa ben de düşerdim, açık söyleyeyim. Görsellik açısından oldukça başarılı, resimleri, renkleri, sayfaları o kadar göze hitab ediyor ki okumayı bırak resimlerine bak o derece. Mecaz ya da abartma falan değil, gayet ciddiyim, yazı mı vardı ki okunacak, bol bol resimlerine renklerine baktım, gözüm yorulunca da yazılarına göz gezdirdim. Görselliğe verdikleri önemi biraz da yazıların içeriğine verselermiş keşke. Yazıların genelinde hiçbir kesimi küstürmemek için yazılmış olma izlenimi var ama bazı yerlerde öyle benzetmeler öyle tabirler kullanmışlar ki o küstürmek istemedikleri kesimler derginin olduğu yerden tası tarağı toplayıp uzaklaşıyor. Yalnız şiirlerinin hakkını teslim etmek gerek, şiirleri beğendim, hatta güzelim şiirlerin böyle bir dergide bulunuyor olmasına esef ettim. Girişte bir Mustafa Kutlu öyküsüne yer verilmiş, daha önce Mustafa Kutlu okumadım, diğer öykülerine göre bu dergide yer alan öykünün yeri nerededir, bilemedim. Ancak idare eder diyebileceğim bir öyküydü. Mustafa Kutlu bu sayının birkaç yerinde daha geçiyordu, galiba bu sayıda Mustafa Kutlu üzerine yoğunlaşmışlar. (‘’Patronlar Mustafa Kutlu Okumaz’’ diye bir yazı başlığı vardı, ne alaka ya!) Daha önce paylaştığım bir iletide de bahsetmiştim, bir Cervantes yazısı yazmışlar ki öyle böyle bir yazı değil, sinir harbine tutulmadan sonunu getiremedim. Cervantesin yazarlığından ve edebiyatından gayrı her türlü magazinsel bilgiye yer vermişler hatta az biraz da ti’ye almışlar. Yazarlarla ilgili iki yazı daha vardı, neyse ki onlar biraz daha iyiydi. Beğendiğim birkaç yazı ve şiirler dışında çok da dişe dokunur bir tarafı yoktu derginin. Bu sayısında bana edindirdiği izlenimler ile İzdiham, okunmayacak dergiler listesine giriş yapmış oldu. Beğendiğim yazılar: Esra Köse- Ben Neden İntihar Edemedim Zeliha Yurdaer – İyi Olmak Ücretsizdir Hatice Çay – Cahit Zarifoğlu ve Küçük Prens Arasında Geçiyor Yunus Meşe – Barış İçin Bir Öykü, Etgar Keret Yasin Kara – Küme Dışında Üzüldüm Çağatay Hakan Gürkan - Safa ile Merve Arasında Bir Muazzam Şiir: Peyami Safa
İzdiham - Sayı 27
İzdiham - Sayı 27İzdiham Dergisi · Periyodik Yayınlar · 2017214 okunma
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.