Gönderi

139 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 23 days
Daha önce ramazanı kimseden ne böyle güzel dinledim ne de böyle güzel okudum. Sezai Karakoç çözülmesi gerçekten çok zor olan bir yazar olmasına rağmen eserinde ne anlatmak istediğini biz okurlara geçirdi. Kitapta Sezai Karakoç’un her sene ramazan ayında yazdığı yazılardan ve buna bağlı olarak duygu ve düşüncelerinden bahsetmiştir. Kitabı okuduktan sonra ramazan artık benim için daha anlamlı oldu. Daha farklı bakıyorum. Aslında hiç düşündüğümüz gibi basit bir şey değilmiş. Karakoç orucu ‘’Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani, Samanyolunda Ziyafet.’’ diye tanımlar bir bölümde. Kitapta orucu ve ramazanı hep farklı konularla ele almış. Birinde oruç ve çocuk, diğerinde bayram, bir diğerinde Kadir Gecesi. Her birinden ayrı ayrı ders çıkarıyor insan kendine. Bu kitabı tam da Ramazan ayında okumam çok güzel oldu. Tefekkür edip kendime yönelttiğim ‘’Ramazan hakkında ne biliyorum, ramazanı verimli geçirebildim mi?’’ gibi soruların cevaplarının peşine düşmemi sağladı. Kitapta beğendiğim kısımlardan ilki ‘’ORUÇ VE ÇOCUK’’ oldu. Çocuk ve oruç arasındaki iletişimi çok güzel anlatmış. ‘’Oruç’’ kavramını sürekli büyüklere sorduğumuz, ilk orucumuzu tutmayı beklediğimiz ve tutunca da çok sevinçli olduğumuzu ‘’Ve oruç tutmak, insan yüreğini canlı, cıvıl cıvıl sesli kuşlarla doldurmak değil midir?’’ diyor. İlk iftarını açan için ise ‘’İftar topu, zaferdir onun için. Çocukluğun tabiat üstündeki zaferi. Çocuk tabiatı yenmiştir; top bunun için patlar.’’ der. Bu bölümde sevdiğim cümlelerden biri ise ‘’Oruçla ona, madde dışı bir dünyanın ilk ışıkları yanar. Ona yani çocuğa. Başka dünyanın meşaleleri…’’ ‘’ORUCUN 24 SAATİ’’ ikinci sevdiğim bölüm çünkü bu bölümde her şeyden bahsetmiş; bu seneki ramazanın bir öncekine benzemediğini her daim bir farklılık gösterdiğini, her yerin Kur’an sesleri ile dolup taştığını, tüm aile fertlerinin akşam sofrada normalde bir arada olmasa bile ramazanda iftarda herkesin bir arada olduğunu, gündüz orucu insanların tek başına tuttuğunu ama yatsı ve vitir namazlarında tüm Müslümanların birlik olup tek çatı altında olduğunu söylemiş. Bu bölümde sevdiğim cümlelerden biri de ‘’İnsanlar, insanlar… Her işinizde, sizinle insanların elleri arasına, daima bir çiçek girer; o, ramazandır.’’ Üçüncü sevdiğim bölüm ise ‘’DİRİLİŞ SAATİ’’ oldu. Bu bölümde orucun hesap gününü yani kıyameti hatırlattığını, ‘’Kudüs’ü kurtaracak, Kudüs’ü miracına kavuşturacak bir diriliş saati.’’ olduğunu söyler. Burada ben oruçluyum, ben namaz kılıyorum, vereceğim bir hesap var diyor insan sürekli. O saati çok iyi hatırlatıyor oruç bize. Ama hatırlamak, sorumluluk almak istemeyen ise helak olup gidiyor. Bu kitapta her bölüm benim için ayrı ayrı kıymetliydi. İlk üçü sıralamak gerçekten zor oldu. Tüm kitaplar gibi okuduğum bu kitap da her yeni okumada yeni bir ders çıkarılabilecek bir potansiyele sahip. Özellikle Ramazan ayında okunması daha zevkli.
Samanyolunda Ziyafet
Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,376 okunma
67 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.