Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Albert Camus'un Yabancı kitabını ve bu kitaptan uyarlama Zeki Demirkubuz'un Yazgı filmini izleyenler bilir. Baş karakter çok duygusuz, soğukkanlı ve aynı zamanda düşündüğü şeyi çok net ifade eden birisidir. Bana çok ütopik bir karakter gibi gelmişti ve gerçekçi gelmemişti. Fakat yakın zamanda yaşadığım ufacık bir an, Camus'un karakterini çok net şekillendirdi kafamda. Uzun süredir görüşemediğim bir arkadaşım ile konuşurken, yaptığım bir eylemin nedenini sordu ve onun bunun sebebini anlamayacağını bildiğim için bir nedeni yok dedim. O anda anladım Camus'un Meursault'unu ve Yazgı'nın Musa karakterini. "Vazgeçiş" ve bunun sebebi de anlaşılamadığını bilmek... Hatta öyle büyük bir vazgeçişten bahsediyoruz ki, hatırlayın Yazgı filmindeki Savcı ve Musa tartışmasını; Tanrı'nın bile kendini anlamayacağını bildiği için bunun üzerine düşünmüyor Musa. O kadar alışmış ki anlaşılmamaya, o yüzden toplumdan yabancılaşıyor. Kendine yabancılaşıyor. Bazen bir kitap sadece ruhuna iyi gelmez insanın. Sosyolojik düşününce bu yabancılaşmanın yani bu anlaşılamayacağının bilindiği için vazgeçişlerin ne denli arttığını görüyoruz. Camus'un yazılarını okuyanlar bilir. Absürdizm’in büyük bir savunucusu, yani hayatın bir anlamı olmadığını söyler. Her şeyin boşa olduğunu, yani işin temelinde Camus'un kendi de hayata anlam katmaktan vazgeçmiş birisi ama işin ilginci, anlaşılmayı da o kadar istiyor ki kitap yazıyor. Belki yaşadığı dönem anlaşılamayan biridir ama sanatı seçiyor anlaşılmak için. O yüzden bugün olduğu gibi yüzyıllar sonra da anlaşılmak istiyor. İşte asıl Absürdizm bu. :)
·
296 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.