sanırım her şey değişti artık...
sabır,
sabır dedim kendi kendime.
nasıl bu noktaya gelmişti dünya?
" anlayamıyorum, "
" anlayamıyorum. " diye bağırdım.
yüzlerce insan mışıl mışıl uyuyordu.
yabancı bir dünyanın ortasında
çırılçıplak hissediyordum kendimi...
çalışıp üstesinden
gelmeyi başardığım her zorlu
dağın zirvesinde
yeni bir dağ görünüyordu.
benim sadece bir hayalden
ibaret olduğumu mu düşünüyorsun?
sadece bir hayal miyim sence?
yaşadığım tüm o harika anlarda
hep yalnızdım.
sana bir tavsiye...
kırdıysa; sessiz kal.
sessizliğinden kırıldığını anlamıyorsa
onsuz kal.
çoğu size yalan gelebilir.
varsın gelsin!
ama ne yapayım ki doğru,
hem de her kelimesi..
değişim ve değişime gereksinimin
olmadığı yer de akıl da yoktur.
büyük kalabalıklardan uzaklaşmak istiyoruz;
yalnız olmaktan çok,
özellikle bize hitap eden
ve bizim hitap ettiğimiz
kişilerle olmak istiyoruz.
doğal olarak...
tüm erkeklerin ve kadınların,
özgürlük ve barış içerisinde
yaşayabileceği bir dünyanın
hayalini kuruyorduk.
ne oldu bizim umutlarımıza?
kırılmamış bir kapıyı
her zaman kırabilirsin,
ama bi’ kere kırdın mı
bi’ daha kırılmamış
hale getiremezsin.
insanlardan kaçamıyordum;
sesleri pencerelerden içeri doluyordu;
kilitli kapılar bile yeterli
bir güvenlik önlemi sayılmazdı.
prensip olarak
yalnız kalmak istiyorum
ve rahatsız edilmek istemiyorum.
bu yıldızların ışığında
insanın dilini çözen bir şey var.