Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

132 syf.
·
Puan vermedi
·
25 günde okudu
Yine okuldaki okuma saatlerimizde değil de başka bir vakitte sakince okusam daha çok seveceğim bir kitap… Açıkçası kitap hakkında çok nötr hissederek bitirdim, sonrasında küçük bir araştırma yaptım ve anlayamadığım birkaç terimi ve olguyu açıklayıcı yazılar okudum. Sonra kitap biraz daha mantıklı hale geldi ve beğenim arttı. Daha önce bir hikayesini de İngilizce okuduğum Lovecraft ile ilgili beni kararsız bırakan tek nokta okuduğum hikayelerinin bir durum üzerine olması. Bir korku hikayesinde aksiyon ya da olaylar silsilesi bekliyor insan ama Lovecraft size durumu verip anlatıyor. Aslında bu korkuyu, korku doluluğu size çok serinkanlı vermesini sağlıyor. Anlattığı şey ürkütücüyken size bunu sükunet içinde stabil bir şekilde vermesi garip bir ürpertiye sebep olabiliyor zaman zaman. Ancak gel gör ki hikayeler hacimsiz oluyor sanki öyle de. Hacimsiz hikaye ne demek tam açıklayamıyorum ama insanı tam olarak aksiyona doyurmuyor diyebilirim. Yazım tarzı böyle tabii, bir şey diyemem. Bunun dışında içeriği aslında ilgi çekiciydi benim için. Çocukluğundan itibaren Antarktika ile ilgilenmiş Lovecraft, onun zamanında gizemi henüz çözülmemiş bir bölgeymiş bu yüzden çok ilgisini çekmiş. Hikayesini yazarken de orada bulunan çok eski ve uzay kökenli bir ırktan bahsediyor. Aslında bahsettiği şeyi çok betimlemiyor, yaratıktan korkmanıza sebep olabilecek bir resmetme yok ama sizi korkutan şey hikayenin anlatıcısı olan kişinin bazı şeyleri sırf insanlar merak edip araştırmaya kalkışmasın diye kendine saklama isteği. Gördüklerinin o kadar korkunç olduğunu söylüyor ki; hikayenin sonunda yanındaki arkadaşı bölgeden kaçarken aklını kaçırıyor. Buranın ve bu yaratıkların tamamen gizli kalması gerektiğini söylüyor defalarca. Kitaba başlarken de bunları isteksizce, yoğun baskı üzerine anlattığıyla açılış yapıyor. Sanırım ben biraz da bu ters köşe yüzünden kitaba karşı sevip sevmediğimde kararsız kaldım. Aslında beklediğim bir betimleme, gözde canlandırılabilecek bir korku katmanıydı ama böylesi de gayet keyifliydi düşününce. Hikayeyi anlatan kişinin korkusuyla ve düşünce/anlatma gücüyle sizi etkiliyor. Kısacık bir hikaye ama hakkında uzun uzun konuşulabilir, yorum yapılabilir. Ben şu anda bu yazıyı yazarken hikayeyi sevdiğime kanaat getirdim içten içe, etkileyici bir tarzı var. Akıcılık süper olmasa da merak uyandırıyor. Ünlü yönetmen Del Toro’nun çok beğendiği bu eseri James Cameron ile beyaz perdeye taşımak istediği hatta başrole de Tom Cruise’u düşündüğü ancak sonrasında “içinde aşk hikayesi olmadan belli bir dönemde geçen yetişkin içerikli ve bahtsız sonlu yüksek bütçeli bir gişe filmi yapmak film stüdyoları için atması zor bir adım” olduğu için vazgeçtikleri söyleniyor. Ha bu arada, kitap Poe’dan Necronomicon’a bir sürü şeye atıf yapıyor ve bunlar hakkında bilgi sahibi olmayınca biraz daha sıkıcı hale geliyor. Tamamen yabancılaşıyorsunuz kitabın konusuna.
Deliliğin Dağlarında
Deliliğin DağlarındaH. P. Lovecraft · İthaki Yayınları · 20181,722 okunma
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.