Gönderi

112 syf.
·
Not rated
"Yaşamım boyunca bana gurur verecek, beni krallardan, prenslerden, hükümdarlardan bile üstün kılacak bir şey aradım." Spoiler.. Bir arkadaşımın önerisi üzerine başladığım ve beni inanılmaz etkileyen "Sıfır noktasındaki kadın"dan bahsetmek istiyorum. Kitap o kadar derin bir iz bıraktı ki bende, şu anda bile okuduğum şeylerin etkisindeyim. Eminim kaç sene geçerse geçsin bu kitabı hatırladığımda aynı duyguları hissediyor olacağım. Kitabın arka kapak yazısında söylendiği gibi "Zamanın eskitemediği kitaplardan" olacak... Hikâyenin gerçek olduğunu bilmesem de bir şey değişmeyecekti, çünkü dünyanın her yerinde Firdevs'le aynı şeyleri yaşayan yüzlerce kadın olduğunu biliyorum. Gelin size tüylerinizi ürpertecek olan bu kitaptan biraz bahsedeyim; Mısırlı feminist yazar Neval El Seddavi, bir araştırma için gittiği Kanatır cezaevinde idama mahkûm edilen bir kadınla karşılaşır. Bu kadının herkesten farklı olması, hiç konuşmaması, gözlerini bir yere sabitleyip saatlerce düşünmesi, hatta idam cezasını hapis cezasına çevirme şansı varken, af dilekçesi yazmayı reddetmesi ve ölümden zerre korkmayışı Seddavi'nin dikkatini çeker. "O benzersizdi. Sırf çehresi, tavırları, cesareti ya da derin bakışları değildi onu öbür kadınlardan ayıran; yaşamayı toptan reddedişi, ölümden zerre kadar korkmayışıydı." diye bahsedecekti ondan... Seddavi, bu kadına karşı büyük bir merak duymaktan kendini alamaz ve onunla konuşmak için cezaevi doktorundan yardım ister. Başlarda Firdevs onunla görüşmeyi kabul etmez ancak idamına saatler kala kararını değiştirir ve Seddavi'yi yanına çağırır. O andan itibaren bütün hayat hikayesini anlatmaya başlar Firdevs. Firdevs Mısır'da yoksul bir ailede doğup büyümüş, anne ve baba sevgisi görmemiş, hep hor görülmüş, zorluklar içinde yaşamış bir kız çocuğudur. Anne ve babası ölünce amcası onu yanına almış ve okula yazdırmıştır. Amcası ve yengesi ellerine iki kuruş para geçsin diye onu yaşlı bir adamla evlendirip başlık parası almışlardır. Firdevs'in kocası babasına çok benzeyen biridir, (Her kadın babasının açtığı yarayı kapatabilecek bir adam bulabileceğine inanır. Biraz şefkat ve ilgi, belki de kadınları mutlu etmek erkeklerin iddia ettiği kadar zor bir şey değildir.) Onu her gün dövüp yediği lokmayı bile sayan kocasına artık dayanamayan Firdevs, amcasının evine döner. Fakat amcası "Her evlilikte olur böyle şeyler.." diyip onu evine geri yollar. Firdevs artık bu esarete dayanamayıp evden kaçar, gidecek hiçbir yeri yoktur. Sokakta dolanırken bir lokantanın önünde durur, lokantanın sahibi Beyyumi, onun perişan hâlini görünce yardım etmek ister, ona iş bulmasında yardım edeceğini de ekler. Tam hikâyede iyi biri çıktı demişken, Beyyumi de diğer canavarlardan farksız olduğunu gösterir. Öncesinde Firdevs'e iyi davranır, onu evine alır yemek verir. Ama bir gün Firdevs gitmek isteyince ona karşı çıkıp tecavüz eder, bu da yetmezmiş gibi eve başka adamlar getirir ve Firdevs'i onlara pazarlamaya başlar. Firdevs kaçmasın diye onu eve kilitler fakat Firdevs kaçmanın bir yolunu bulur. Yine sokaklara düşer, ama bir kadının herhangi bir sokakta dilediğince dolaşmaya bile hakkı yoktur. Nedenini mutlaka biliyorsunuzdur.. Fakat bu seferki darbeyi bir adamdan değil, bir kadından yiyor. Hayatına giren herkes, ondan bir parçasını almıştı. Kimi umudunu, kimi hayallerini, kimi ise özgürleşme isteğini. Yaşamı tam düzene girdi derken, kendini yine sıfır noktasında bulması onun kaderiydi. Aslında Firdevs'in neden ölümü, yaşama tercih ettiğini anlayabiliyorum. Çünkü Firdevs zaten ölü biriydi. Yaşama arzusunu kaybetmişti. Kötülük, onun peşini hiç bırakmamış ve hayatına giren herkes onun ruhunu siyaha boyamıştı. Her seferinde değiştirmeye çalıştığı yaşamı, onu gün be gün tüketmişti. Her ne kadar bu cümleyi kurmuş olsa da; "Çünkü gelecek, istediğim renklerle boyamak üzere hâlâ benimdi. Özgürce karar vermek, istersem değiştirmek üzere hâlâ benim.." artık umut edeceği bir geleceği yoktu.. Şuna da değinmek istiyorum; Kendi fikirlerine göre şekillendirmiş oldukları dinimizi nasıl hayata döktüklerini de göstermiş oldu bu kitap. Dindarız diyip her türlü kötülüğü işleyen, karılarını ve kızlarını dövüp, sonra da (sözde) ibadet eden bu zihniyeti günümüzde de görmekteyiz. Din adı altında kadınları hor gören ve onların değerinin hiçten ibaret olduğunu savunan bir toplumda zaten bırakın kadın olmayı insan olarak bile değer göremezsiniz. O kadar çok detayı var ki bu kitabın istesem bile hakkını vererek anlatabileceğimi düşünmüyorum. İyi ki Firdevs geçmişin acımasız bir zamanında var olmakla kalmadı, iyi ki bu gün onu bir kitaptan bile olsa tanıyabildik ve özgürleşme mücadelesine tanık olduk. Acıları karşılaştırmıyor ve hafife almıyorum asla. Ama ben her düştüğümde bu kadının mücadelesini hatırlayıp ders almaya çalışacağım.
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613.6k okunma
·
311 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.