Gönderi

Ölmek Zamanı
dağılırdı saçlarınız yaz akşamı batan güneşe karşı / kumral susardınız ne de çok susardınız anlaşılması güç susmanızın anlamı sanki bir bulmaca uzun bir sarmal uzadıkça sersem eder adamı o zaman sevmek değil ölmek zamanı (uzak bir kız sisli mavi susarsa acılarla yüklüdür suskunluğu akıl almaz tehlikeler içerir hele hayatında bir sürgün varsa kelepçe kuşlarının buz gibi uçuştuğu o siyah tren uğultularla gelir bütün üçüncü mevki cıgara dumanı) bana susar bir hayalle konuşurdunuz hani fakülteden çıkarken vurmuşlardı kollarınızda ölen tıbbiyeli çocuk birbirinize nasıl da uymuştunuz sevginizde yüceltici birşeyler vardı korku bulaşığı garip bir mutluluk bir filmi hatırlatan belki bir romanı (uzak mavi kız dalgasız bir su ah onun yalnızlığı benim yalnızlığım içimizde gemiler ansızın yol kesiyor ansızın beni de vururlar mı korkusu izlendiğini sanmak her gece adım adım şehrin karanlığında devriyeler geziyor telsizde cızırtılar / cinayet alarmı) eflâtun ve ıssız ağzınız bir muamma susardınız arkasında susmuşluğunuzun tekrar tekrar sizi duruşmaya çağırırlar geç vakte kalır sorgular bitmez ama hapislik nedir ki / unutulmak asıl sorun seyreldikçe seyrelir İstanbul’dan mektuplar ne arayanı kalır gittikçe ne soranı (baksa da beni görmüyor sanki yokum duymadığı açık anlattıklarımı sessizliği kalabalık giremiyorum ölüler kuşatmış sağımı solumu geçmişte yaşıyor biliyorum bir anlatabilsem onsuz olamadığımı o zaman sevmek değil ölmek zamanı)
Sayfa 29 - İş Bankası Yay. 10.Baskı, Ocak 2012
·
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.