Gönderi

🍂 Sevgili bayan Milena'ya, Size önce Prag'dan, ardından da Meran'dan yazdığım kısacık mektuplarıma kesinlikle cevap beklemiyordum. Umduğum gibi karşılık yazmadınız da sevinmem gerek. Sessiz kaldığımız her gün iyi olduğumuzun işaretidir. Bu yüzden sevinmem gerek ki, iyi olduğunuzu bildiğim için. Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden geçip gidiyorsunuz. Masalar, sandalyeler, geçtiğimiz yer, hatta elbiseniz bile gözümün önünde. Yüzünüzün, ayrıntılarını çıkaramıyorum. Kötü bir yarım düş olsa gerek bu. Çok ilginç, hem de çok. Tüm gece yağan yağmur nihayet durdu. Kutlayacağım bunu. Kutlama şeklim ise size yazmak. Bu amansız yağmurda insanın tek mutluluğu yabancı bir çevrede olması. Aklımdan çıkmayan şu hastalığınız.. Benim gibi öğüt verme konusunda pek de ümit edilmemesi gerek birinden yine de duymak isterseniz "Kendinize iyi bakın. Sizi sevenlerin fedakarlığı lazım" bunları da atlatırsınız. sizden iyi haberler bekleyeceğim. Sizden istediğim çevirilerime bir anlık bile uykunuzu feda etmemeniz. Daha sonra vicdan azabı çekmek istemem. Kendim için istiyorum. Lütfen. Gönül ilişkilerimde edindiğim tecrübe erkeklerin daha çok acı çektiği. Aslında bu acı karşılıklıdır. Kadının çektiği acı gerçektir ama erkeğin acısı fazladır. Siz son mektubunuzda geniş yüreklilikle teşekkür etmişsiniz bu uykusuz adama. Olayı duyan birisi olsa amma adammış diyecek sanki. Ama o adam aslında tembelin biri süt içiyor her gün, besleniyor, kendine bakıyor. Fakat ben ne kadar basitim, keşke görebilseler içimi. Anlatabilsem, inanırlar mı? Uykusuzluk aklıma neler getirdi. Anlamsız ve çok laf ettim. Bağışlayın beni. Sıkılıyorum size böyle hitap etmekten. Bayan Milena yavan geliyor bu hitap bana. Yeni memuriyete atanmış bir katibin konuşması gibi. Ama elden bir şey gelmez. Yarının ne olacağı belli olmayan bir dünyada biz hastaların dayanakları bunlar olsa gerek. Sıksa bile muhtacız bunlara; güçsüzüz biz. Üstelik benden mektup alamayınca üzülecek kadar da iyi bir insansınız.. Anladığım kadarı ile Milena ikimiz de çok çekingen ve ürkek kişileriz. Birbirimize gönderdiğimiz mektuplar o kadar çekingen o kadar korku dolu ki. Cevaplar dersen onlar ayrı bir korku kaynağı ikimize de gelmemiş bu özellikler ama ben de huy edinmiş artık. Bir odadayız Milena. Birbirine bakan iki kapının arkasındayız ama ayrı ayrı. Biri olsa da diğeri hemen ürküp kapıda kapanıyor. Oysa bu iki kişi ürkeklik olarak bu kadar benzemeseler, biri diğerine hiç aldırışsa açsa kapıdan çıksa dışarı odayı düzenlese. Ama hayır o da en az diğeri kadar ürküyor ve saklanıyor kapısının ardına ve o güzelim oda bombası ortada kalıyor. Ve bu nedenle hep ikimizi üzen yanlış anlamalar oluyor. Aslında senin anlamadığını söylüyordu o mektuplar sana en yakın olduğun zamanlar yazıyorlardım oluyor. Geç gelen mektupların. Sana "yavrucuğum" yaşamak için kızıyorsun yine bana haklısın.. Şakayı sevdiğimi ama düşüncelerin altında bir şeyler arıyorum.Dünkü mektubunda ne kadar çok kullanmışsın "ve" kelimesini. Belki de bir aşağılama vardır bunda kim bilir? Evet Milena işte viyana'da bir postahanede kahve içiyorum şu an. Geldim Milena. Buna hala inanmıyorum. Rüya insanların sanki şu an.. Bugün senin sevdiğin yerleri gezeceğim. Onun noktasında "Milena" katıldığını yazıyor tek kelime bu ve ben büyük bir coşku ile bunu göstermek istiyorum. Hasta olduğum için "6 ay boyunca dinlenin, günlerini boş geçirmeye bakın" diyorlar. Oysa bu altı ayın sadece 4 günü izin verenler mutluluğa. Hala hastaysam suç bende mi peki?
·
216 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.