Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Suat Derviş, namus ve ahlak anlayışının da sınıfsal olduğunu gösterir. Bu kavramları kendi gerçekliği içinde değerlendirir. Kadın ve ahlak arasında ki ilişkiyi sorgular. Edalı Şefika “namusu” için sevdiği adamı öldürürken, Cevriye yaşamı boyunca hiç namusunun olmadığını düşünür oysa ben namusluyum der. Namuslu olmayı kızlık zarıyla değil, “iyi” insan olmakla ilişkilendirir. Derviş’in, çoğunlukça kutsal sayılan “azize” simgesinin karşısına fahişeyi yerleştirip, “azize” simgesini alaysılaması bilinçli ve politik bir tutumdur. Yine karakolda yirmi yaşlarında bir genç kız nişanlısıyla Taşkışla sırtlarında gezinirken gözaltına alınmışlardır. Kızın babasını karakola çağırtacaklardır, genç kız yalvarır babasının buralarda gezmeyi bırak sinemaya gitmeye dahi izin vermeyeceğini ve olay duyulursa öldürüleceğini söyler. Devlet aynı zamanda ahlak zabıtasıdır. Memur, nişanlısını aşağılar, babası kızı sana güvenip vermiş, sen kızı nerelere götürüyorsun der. Babasını çağırıp, kızı ona teslim etmek de kararlıdır. Bu devletin kadına bakışını gösteren önemli bir saptamadır. Kadın, ya kocanın ya da babanın egemenliği altındadır bunun dışında kadına yaşam alanı yoktur. Yabancılaşma Cevriye, kendine, bedenine, topluma yabancılaşmıştır. Varlığının bilincinde değildir. Geçmişi, geleceği yoktur, yalnızca yaşadığı an vardır. Açlıktan ölmemek için fahişelik yapan Cevriye’nin bedenini erkeklere sunması, onun için yemek-,içmek-uyumak gibi sıradandır. Adamla tanışınca geçmişine ilk kez döner. Kendini, kavramları ilk kez sorgular. Adama kendi tarihini anlattıkça varlığının bilincine varır, özneleşir, yabancılaşmayı adamla ilişkisiyle kırar. . Cevriye kendi bilincine vardıkça, iyiye evrilmek için çaba harcar, “fahişe” olmaktan çıkarak insanlaşır. Değişim öncesinde sevdiği arkadaşı gözlerinin önünde ölürken, kaçabilmek için göze batmaktan çekinerek yanına bile yaklaşamazken, değişimden sonra sevdiği adam için canını bir saniye bile düşünmeden feda eder. Suat Derviş’in önemli bir saptaması da, cariyeliğin, köleliğin yerini metresliğe bırakmış olmasıdır. Kadınların modernleşme karşısında ki yabancılaşmasına ayrı bir örnektir. Doğayla İlişki Cevriye’nin modern dünyanın iş bölümü ve mülkiyetle belirlenen ilişkiler yokmuşçasına doğayla bağı dolaysızdır. Meta ilişkilerine göre yaşamayan tek kişi Cevriye’dir. Hızla herşeyin herkesin metalaştığı, acımasız bir dünyada, toplumun en alt katmanında yaşadığı halde, Cevriye doğanın güzelliklerinden büyük haz alarak diğerlerinden farklılaşır. Özel mülkiyetle bağı yoktur, yer, gök, deniz, yıldızlar onun evidir. Bir şeyi benimsemesi, kendini ait duyumsaması için onu metalaştırması gerekmez. Kapitalist sistemin kuşatması altında yeniden biçimlenen insanla Cevriye arasında uyumsuzluk vardır. Cevriye için doğa metaların egemenliğindeki dünyaya ve onun değerlerine karşıt olarak konumlandırılan alternatif bir dünyadır. Doğaya sığınma, dış dünyadan kaçışın bir uzamı olarak görülüyor. Cevriye’nin öznel gerçekliğiyle dış gerçeklik karşıttır.
Fosforlu Cevriye
Fosforlu CevriyeSuat Derviş · İthaki Yayınları · 20211,533 okunma
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.