Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir kaleci öyküsüdür bu müthiş bir kaleci ama o kaleciyi hiç kimse hatırlamıyor. Vefa sporun kalecisi Mustafa Güzelgöz çok iyi bir kaleci. Memleketine geliyor ürgüpe ve orda düşünsenize gençleri o dönemin vefası büyük bir takımdı. Vefa sporun kalecisi ürgüplü çocuklar onu nasıl iyi karşılıyor Mustafa abi hoşgeldin. Çocuklara antrenman yaptırıyor onlara futbol öğretiyor ve ürgüp kaymakamı izliyor onları alıyor kaleci Mustafa'yı diyor ki; Ya evlat sen buralısın bak İstanbul da senin gibi insan çok ama burada ürgüp de gençler bir şey bilmiyor. Onlara abilik önderlik yap burada kal onları eğit dönme İstanbul'a ve kaleci Mustafa ürgüp de kalıyor. Tabi yaşaması gerekli kaymakam da diyor ki sen gençlere futbol öğret antronörlük yap ben sana bir memurluk ayarlıycam yani maaşında olacak. Ve kaymakam Mustafa Güzelgöz'e şu görevi veriyor kütüphane memurluğu. Orada bir kütüphane var küçük kimse gitmiyor bir bayan hanımefendi memur emekli oluyor onun yerine Mustafa Güzelgöz'ü alıyorlar oraya ama asıl işi gençlere antronörlük yapmak. Kütüphaneye geliyor sabah, ilk kez bir kütüphane de görevli olarak çalışmaktadır. O yıllar da bu işin eğitimi de yoktur. Yıl 1944 2. Dünya Savaşı. Bakıyor bir oda da rutubet nem içinde pis kokan yüzlerce kitap el yazması kitaplar kimse okumuyor diye onları oraya atmışlar. Onları alıyor güneşe çıkartıyor kurutuyor. Kütüphanenin tozunu alıyor, düzenliyor. Kimse gelmiyor ama kütüphaneye sonra köyün birinde bir açılış yapılacak tabi vali kaymakam belediye başkanı bütün protokol oraya gidiyor köylüler hazırlamışlar protokol trübününü herkes bir yerde oturacak Mustafa Güzelgöz de orada ama ona bir sandalye yok. Kendisine protokolde bir sandalye ayrılmamış kaleci Mustafa ayakta kalıyor. Orada herşeyi anlıyor. Tabi köylü onlara itibar gösteriyor çünkü onlarla bir teması bir alışverişi var oysa bir kütüphane memuru. Kütüphaneye geri döndüğünde kararını veriyor insanlar buraya gelmiyorsa ben kitabı onların ayağına götürmeliyim. Ve Mustafa Güzelgöz hayatının en büyük kurtarışını yapıyor. Kütüphanenin kadrosuna bir eşşek alıyor. Eşşeğin yiyeceği bakımı masraflarının hepsi kaymakamlıktan ve o eşşeğin iki yanına 2 tane sandık yapıyor içine kitapları koyuyor ve kitabı insanların ayağına taşıyor Mustafa Güzelgöz. Kaleci Mustafa hayatının en büyük kurtarışı. Böylelikle ürgüp ve yöresindeki köylüler ilk kez kitap okumaya başlıyorlar. Balzac okuyan köylü bile var. Kütüphaneci Mustafa o bir kalecidir ve aydınlanma tarihinin en büyük kurtarışlarından birini yapmıştır Mustafa Güzelgöz. Kütüphaneyi büyütüyor belediyeden bir yer kiralıyor fakat kadınlar gelmiyor. Kadınlara da kitap okutmalı çocuklar erkekler geliyor ama kadınlar gelmiyor düşünüyor kadınların kütüphaneye gelmesi için ne yapmalıyım. Tabi ya dikiş kursu tutuyor ünlü dikiş makinaları fabrikalarına mektup yazıyor Zenıt Singer. Diyor ki durum bu ben kadınlara kitap okutmak istiyorum bana dikiş makinası gönderin gönderiyorlar. O dikiş makinalarını kütüphanenin bir kenarına koyuyor Mustafa Güzelgöz kadınlar dikiş öğrenirken tabi o kadar çok ilgi var ki pek çok kadın dışarıda sıra bekliyor. İşte o sıra bekleyen kadınlara burada beklerken boş boş durmayın kitap okuyun kitap okuyun diyor. Müthiş bir aydın vefa sporun kalecisi Mustafa Güzelgöz. İyi güzel de herşey dört dörtlük iyi gider mi bu ülkede böyle insanlar için. Hemen soruşturma açılıyor yetkisini mevkisini aşmaktadır Mustafa Güzelgöz olmaz. Müfettişler gönderiliyor üstüne yıldırılıyor emekliliğe zorlanıyor. VE BU ÜLKENİN TAŞINA TOPRAĞINA EN ÜCRA KÖŞESİNE EŞŞEK SIRTINDA KÜTÜPHANE TAŞIYAN BU GÜZEL İNSAN emekliliğe ayrılıp ne yazık ki sevdiği kitaplardan uzaklaştırılıyor. Yani bu büyük mücadele bu büyük aydınlanma ne yazık ki daha pek çok konuda pek çok insanımızın başına geldiği gibi yılmadı ama bir hüzünle bir küskünlükle sonuçlanmıştır.
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.