Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

594 syf.
10/10 puan verdi
Selamlaaaar sevgili okurlaaaar; Size bugün türlerinin birbirinin içine geçmiş olduğu ama bir o kadar da düzenli işlenmiş, hem korku-gerilim, hem paranormal olayları, hem çevresel sorunları ve insaniyet namına gözümüzü açıp artık bir “DUR,” dememizin gerekliliğini anlatan, aynı zamanda da işin içine fantastik giren mükemmel bir kitapla geldim. Açıkçası tür çeşitliliğinden bu kadar birbirine girmiş bir kitabı bu kadar seveceğimi zannetmiyordum lakin içinde en sevdiğim iki tür (fantastik, gizem-gerilim) bulunduğu için herhangi bir olumsuz düşüne barındırmadan sadece merakla başladım kitaba. Eh, tabii yaklaşık altı yüz sayfa olması da beraberinde “bu yazar bu kadar ne anlatmış?” sorusunu akıllara düşürmüyor değildi. Bu konuda hiçbir endişeniz bulunmasın, çünkü yazar her şeyi yerli yerince işlemiş bence. Tek bir konu hariç tabii: konusundan bahsettiğimde daha iyi anlayacaksınız, bir kitap var böyle lanetli gibi insanları yok eden ve o kitaptan kurtulmak için çok sayıda kişi çeşitli yok etme yöntemleri deniyorlar. Bunların arasından gezgin bir çift de kitabı biri üzerindeki inciyi yok etmeye çalışarak, diğeri de sıvıyla etkileşime giren kitabı komple yok etmek için yakarak kurtulmaya çalışıyor lakin ölümleri öncesinde aldıkları ses kayıtlarının sonunda -bu ses kaydı sonrasında radyoda yayınlanıyor- yaşadıklarına dair bir emare görüyoruz. Ne yazık ki sonrasında o çiftten hiç bahsedilmemişti. Sonlarını merak etmiştim açıkçası. "Başlangıçta sonlanan…" Konusu itibariyle kitap bir köşe yazarının vakaları yazmaya başlaması ile başlıyor. Vakalar gittikçe ve benzer şekilde artmakta ve faili bulunamamaktadır. Günlerden bir gün ana karakterimiz Aedric, kütüphanede üzerinde parıl parıl parlayan bir incisi olan kitap, dikkatini çeker. Kitabı alıp çantasına koymasıyla da sevdiklerinin ölümüne giden yolda aracı oluyor bir nevi. Her ne kadar bilmeden ve istemeden de olsa… "Bakılıyor ama görülmüyor…" Annesi, babası ve başka başka bir sürü insanlar derken ona bu ‘arınma’ döneminde eşlik edecek ve her daim yanında olacak, iki haftadan biraz daha fazla bir süreyi -aylarca gibi geliyor ama nasıl olduğunu anlamıyorsunuz- beraber zorlukların üstesinden gelerek -ama nasıl zorluklar var yaa- Başlangıç’a ulaşıyorlar. "En son tane dibe ulaştığında…" Ondan sonrası zaten komple şoklar, olaylar, biraz da midenizin kalkabileceği türden insanlıktan çıkmış ‘insanlar(!)’ ve yaptıkları sadece midenizin değil aklınızın da kaldırabileceği türden davranışlar değil yani. O kısmı da geçip ana kısma ulaşınca ve tüm bu evrenle ilgili kafanızda oluşan tüm o sorulara cevap bulabiliyorsunuz. O kısım gerçekten soru işaretlerini giderecek ve tatmin edici cevaplar bulmanızı sağlayacak. "Başlangıçta sonlanan durduğunda…" Gelelim o sona. Yani ismi Başlangıç olan bir kitap için bu kadar iyi bir son olabilirdi. Okuduğum en tatmin edici en “işte bu ya…”, “böyle olmalı,” dediğim sonlardandı. Böyle bitmesi gerçekten içimi rahatlattı çünkü diğer seçenek olursa (burası spoi olabileceği için söylemiyorum) ikinci bir kitap yazılmasını gerektirirdi. "Her şeyin yeniden başlaması için…" Gelelim karakterlere… Aklımda en çok yer edinen karakterlere değineceğim. Aedric, tam bir kova burcu olmasının yanı sıra sevdiğim ve aşina olduğum özellikleriyle de en sevdiğim karakter oldu diyebilirim. Zaten her zaman akılcı ve mantıkçı insanların davranışlarını ve huylarını çok takdir etmişimdir, duygusallık bana göre değil. (Dedi balık burcu djdjdjdjdjj şaka bir yana geç doğmamdan mı kaynaklı bilmiyorum ama balık olmaktansa kova olmayı yeğlerdim.) Neyse ne diyorduk… Gelelim Cosima’ya… Cosima başta zaten polis bir kadın karakter olmasıyla güçlü kadın karakter vibeı vereceğini umduğum için bir beklentiyle okumaya başladım ve neyse ki beklentimi karşıladı. Sadece Başlangıç’a geldiklerinde o kapılar ardındaki hikâyeler anlatılırken çok fazla soru yağmuruna tutması bir süre sonra “ama lütfen artık sorma soru da geçilsin o son kapıya,” dedirtti. Benjamin, sonlardaki o mantıklı davranışları dışında beni fazlasıyla sinir eden bir karakterdi lakin o son zamanlarıyla neyse ki iyi bir şekilde kapattı djdjjdjsks Aedric’in anne ve babası gerçekten çok uyumlu bulduğum ve çok sevdiğim bir çift, ebeveynlerdi. Hatta Aedric’in babasının son anlarındaki düşüncesi ve hisleri beni duygulandırdı. Gerçek aşk böyle bir şey olsa gerek. Gelelim Cosima’nın babası ve öğretmenine… O babası gibileri baba olmasınlar yaa! Gerçekten diyorum keza aynı şekilde öğretmeni gibi kimseler de eğitimci olmasın. Yani yaptıklarını söyleyip spoi vermek istemiyorum ama çok çirkin davranışlar gerçekten. Belki spoi vermeden ancak bu kadar sövebilirim. "Çok geç olacak…" Kitabı okurken tuhaf bir şekilde -daha önce bu kadar tanıdığıyla karşılaşmadım bu yüzden de belirtmek istedim- yazarın kalemi, anlatış tarzı, sözleri, deyimleri kullanış şekli vb. aşırı tanıdık geldi gözüme. Öyle ki, “ben yazmış oldaydım bu kadar olurdu,” dedim bazı yerlerde ama o mide kaldıran psikopatça sahneler için geçerli değil tabii ki de djdjjdjdjdk Anlatış tarzına değinmişken yazarın ilk kitabı olmasına rağmen konuyu, bütünlüğü, o kadar karakter ve farklı dillerde anlatıma rağmen toparlayabilmiş olması güzel bir başarı. Bunun yanı sıra dikkatimi çeken bir diğer unsur da, yazarın kendini kitabın içine katmış olmasıydı: bunu yapacak mıydı gerçekten vs. kendi düşünceleriyle de sanki ilahi bakış açısının yanında kendini hikâyeye eklemiş gibiydi ve bu da hoşuma gitti gerçekten. "Bakılıyor ama görülmüyor…" Diğer bir konuda ufacık da olsa değinilen, bahsedilen bir karakterin sonlarda hikâyesinin anlatılması ve oracıkta öylece kalmaması, onun da anlatılıp tam anlamıyla kitabın bitirilmesiydi. Zira bir yan karakterin bile hikâyesi değinilip yarım kaldığında, o hikâye bitmiş gibi hissedemiyorum şahsen. "Görülüyor ama bakılmıyor…" Diğer bir yandan okurken bu kitap yaklaşık altı yüz sayfa nasıl bitecek gibi düşünebilirsiniz, lakin yazar heyecanı canlı tuttuğu için boşuna dert etmiş olursunuz. Sizi bir olayın / konuşmanın olacağına inandırıp, sonrasında da “tabii ki de böyle bir şey olmayacaktı,” diyerek duygularınızın sabit kalmasını engelliyor, pasif hislerle sıkılmanızı önlüyor. Ya da mesela “acaba kitaplar yüzünden olan ölümü yok edebilecek mi?” diyor, sonrasında da aslında yok edemediğini öğreniyorsunuz. Veya o başta değindiğim gezgin çift gibi… Ölüyor diyorsunuz sesleri geliyor falan… Cidden bir gizem gerilim kitabında en çok aranan ve olması gereken özellik de budur zaten: heyecanın devamlı tutulması, sönmemesi. "Başlangıçta sonlanacak olan durduğunda," Son olarak bir konuya daha değineceğim ki, buna da story yorumlarda bahsetmiştim zaten okurken. Yazarın terapi sahnelerini epey gerçekçi yazması da hoşuma gitti. Yani okurken bu yazar ya terapist, ya bir yakını terapist, ya psikoloji kitapları okumayı çok seviyor ya da terapi alıyor galiba diye düşünüyorsunuz djdjdjsjjs ama hayır, o psikopatça sahnelerden sonra -özellikle son iki yüz- yazarın terapi almadığını, sadece araştırma yapmayı çok sevdiğini anlıyorsunuz. "En son tane dibe ulaştığında…" Son demiştim ama aklıma yeni bir yorum daha geldi: ölüm sahnelerine alışmak. Karakterlerin üst üste ölümlerine o kadar çok alışıyorsunuz ki, bir süre sonra su içiyormuşsunuz kadar olağan geliyor. Hatta arkadaş arasında “Azrail yazsa böyle olur,” demiştim sjsjsjsjjskdosl "Her şeyin yeniden başlaması için…" Belirtmek istediğim son husus da “tetikleyici unsurlar” evet, çok güzel ve önerdiğim bir kitap lakin küçük yaşta olan veya etkilenecek okurların okumadan önce bir kere daha düşünmelerini tavsiye ederim. Tetikleyici Faktörler: - Cinayet - Çocuk cinayeti - İntihar - Paranormal olaylar - Toplu (evcil) hayvan katliamı - Çok sayıda karakter ölümü - Çok sayıda -açıkça- kan içerikli sahne - Tuhaf fantezileri ve insanlıktan çıkmış davranışları olan karakterler (Kısaca değiniliyor, kitap boyunca değil.) Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim diyeceğim ama… Aldığınız keyif ölümlere, canavara ve paranormale olan bağışıklılığınızla alakalı olabilir… şaka şaka ahshsjsjjs korkmayın sadece bir kitap… Üzerinde iç içe geçmiş üçgenlerden yıldızlar olan, incili ve değişik motifler olan bir kitap
Başlangıç
BaşlangıçAytuğ Tunç Deveci · İkinci Adam Yayınları · 202257 okunma
·
184 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.