En zor anında hatırla;" Tazeyken yüreğine kor gibi düşen odlar, nihayetinde birer birer kül olmadı mı?"
Ah Derviş Dedem! Sözü ballı, yüzü nurlu dedem.Ne de güzel anlattın usul usul, kırmadan, gücendirmeden.
Allah'tan umudu kesmemeyi ,yalnız ondan istemeyi.
Ne güzel anlattın yola koyulmayı, yolda olmayı, teslimiyeti.
Meğer bütün mesele, görünenin ardını görebilmekmiş.
Meğer bütün mesele, derdin de dermanında ondan geldiğini bilmekmiş
Meğer bütün mesele, gördüğünle baktığının farklı olduğunu idrak edebilmekmiş.
Ne mutlu ki yola koyulana yolda olana
Ne mutlu ki ben geldim Rabbim diyebilene
Ne mutlu ki yalnız ve yalnız ondan istemeyi bilene
Müjdeler olsun idrak edebilene diyelim sözü
Derviş Dedeme bırakalım.
Bana sorsalar, deseler ki, "Ey Derviş, bu dünyadan geçtin de ne öğrendin?"
Onlara derim ki, iki şey öğrendim. İlk olarak insanlara kırılmamayı mesela.Zira kulların yalnızca arada bir vesile olduğunu kendime zor da olsa anlatabildim.
Eğer bir insan seni kırıyorsa sevgili kızım, ya Allah'ın onun diliyle sana anlatmak istediği bir mesajı var, ya da daha evvelki işaretleri anlamayarak hayatında rolü biten birini ısrarla hayatında tuttuğundan dolayı, ilişkinin kopması için dozu artan bir vesile var.
İkinci olarak kızım, hayatımdaki mutluluktan ziyade kederlerin, dostlarımdan çok düşmanlarımın beni tekâmül ettirdiğini öğrendim.Bu nedenle imtihanlara, bize verilen zorluklara şikayet etmektense, onlara Allah'a yaklaştıran vesileler gözüyle baktığımızda içinde bulunduğumuz güçlüğü aşmak da, sabır makamında oturmak da, azığına katman gerekeni katmak da çok daha kolay oluyor.
Velhasıl, bu dünyadan bir Derviş geçti, kelamına mazhar olanlara selam olsun...
Ey gönlümüze şifa olan Yarabbim
Ey derdimize derman olan, iste vereyim diyen Ya İlahi
Tüm benliğimle koştum sana geldim
Teslimiyetin en güzel haliyle vakit yanma vakti