Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ankara Numune Hastanesi, 2009
Daha önce diğer asistan arkadaşlar tarafınca değerlendirilip tetkik istenen hastayı kontrol muayenesinde gördüm ilk defa. Biraz çekingen ama sessiz bir ciddiyetle poliklinikten içeri girdi. Bir an önce bitmesini istediği bir rutini tamamlamak ister gibi kayıtsız ve tepkisizdi. Sessizce karşıma oturdu, kimliğini uzattı. İster istemez tekrar kimlikle bilgileri karşılaştırma ihtiyacı hissettim zira 53 yaşında kayıt edilen karşımdaki hasta 65 yaş civarı gösteriyordu.  Bilgisayardan doktor notuna bakıp hızlıca endoskopi sonucunu okudum. Endoskopi raporunun altına ‘’mide ca?? ’’ öntanısı eklenmesine sebep etrafa yayılım gösteren kocaman bir mide ülseri rapor edilmişti ki bu görünüm genelde mide kanseri düşündürür bizlere. Alınan biyopsilerin sonucu henüz çıkmamış.  İşin ciddiyetini anlatabilmek için raporun çıktısını kalemle işaretleyip, mide kanseri şüphesi olabileceği için biyopsi takibinin çok önemli olduğunu söyledim. Cevap vermeyince tekrar belki anlamamıştır ya da işitme problemi olabilir diye vurgulayarak örneklerle anlatmaya çalıştım. O ise sadece kocaman simsiyah gözlerle –tepkisiz ama öylesine derin- dakikalarca bana baktı sadece. Sonra gene sessizce ama orijinal bir ciddiyetle önüme bir tıp kitabı kadar kalın bir dosya koydu. Yaklaşık son 10-15 yıldır belli aralıklarla yapılan endoskopi ve biyopsi sonuçlarının dosyası. Epikrizler, konsultasyon sonuçları… Ben bir yandan dosyayı anlamaya çalışıp bir yandan sorgularken hasta aynı umursamaz ciddiyetle sanki önündeki bir metni okuyor gibi robot misal başından geçenleri anlatmaya başladı. Başka birinin hayatını paylaşır gibi ya da film sahnesi aktarır gibi??  12 Eylül darbesi sürecinde arkadaşlarıyla beraber toplanıp tutuklandığında henüz yeni yetme bir üniversite talebesiymiş. İdamla yargılanmış, 3 arkadaşını cezaevinde işkence sebebiyle kaybetmiş anlattığına göre. Ve inanmayacaksınız belki ama farklı bir işkence uygulanmış hastaya. Ağzından mideye elektrik kablosunun bir ucunu, diğer ucunu da makattan ilerletip kapalı devre elektrik verilmiş. İleride mide kanserine namzet olabilecek o kocaman ülser izi oradan hatıra:( 25 gün durmayan mide kanaması geçirmiş. Yoğun bakımlar, klinikler, poliklinikler, endoskopiler, biyopsiler…. Karşımdaki İNSANA sormadım siyasi görüşünü, inandığı davayı, dinini, mezhebini, zihniyetini.. Ben anlattıklarını şaşkınlıkla idrak etmeye çalışırken, o simsiyah gözlerinin dolduğunu fark ettim. Bazı cümleleri birkaç defa tekrarladı. Söylediklerini unuttuğunu sanmam. Anlattıklarını anlayamayacağımı bildiğinden belki de. Sanki karşımdaki robota can gelmişti de elleri titrerken ilk defa gözlerini kaçırdı benden.  Seneler sonra zerresini anlatırken bile böyle ağlatan, nasıl bir travmadır ki?? İnsan insana bunu nasıl yapabilir ki?? Vicdan vardır ki illa.. Biz yoğun bakımda 80 küsur yaşındaki kabir öncesi hastaları bile bir gün daha yaşatabilmek için milyarlar harcanırken… Birileri yaşatmak için , birileri öldürmek için nefes alırken.. Bir âdem binlerce alemken… Şiddetsiz iletişim bu kadar zor muydu?  Siyasetin her türlü şerrinden Allah’a sığınmaya çalışırken kendimce...  Bir yanda Cahit Zarifoğlu’nun tabiriyle ‘’siyaset laboratuvarlarında üretilen mikroplar ‘’misal menfaat pusulasıyla bukalemunvari fikirlerini belirleyen günümüz siyasetçileri... Diğer yanda 40 yaşından sonra bile üniversite sınavını tekrar kazanıp, Hukuk Fakültesini bitiren bu hastamın hürmet edilesi azmi, samimi inancı...  Bir de gecenin bir vaktinde alkol komasında acile gelen, kendini ifade etmek için bile başkalarına muhtaç , başıboş, hedefsiz, umarsız yeni genç nesil var ki…
Zeyneb Öztürk
Zeyneb Öztürk
| 1k, 23 Ağustos 2017
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.