Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

258 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Klasik kitaplar üzerine çok konuşmayı ve inceleme yapmayı sevmiyorum aslında. Çünkü günümüzde okurlar ve kitap eleştirmenleri tarafından geldikleri nokta, gördükleri değer ve ilgiyi fazlası ile hak etmeleri, herkes tarafından kabul görmelerinin zaten edebi anlamda yeterince geçerli sebepleri var bu yüzden benim alelade bir yorumum durumu çok farklı bir boyuta taşımayacak. Ancak bir istisna yapıp bu kitap için bir kaç şey söyleyeceğim. Öncelikle klasikler arasında kendi okuma birikimim adına bir sıralama yapmam gerekirse Monte Kristo Kontu, Suç Ve Ceza ve Karamazov Kardeşler gibi benim için (eminim bir çok okur için) çok önem taşıyan kitaplar ile aynı sırada yer alıyor. Bu kitapta bir klasik kitapta bulabileceğim deneyimden çok daha fazlasını bulduğumu düşünüyorum ve okumamın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen hala aynı fikirdeyim. Edebi değeri zaten tartışamayacak olan kitapta karakter ve duygu analizleri bakımından o kadar zengin, dialoglar o kadar etkileyici ki, zaman zaman elime alıp hala açıp okuduğum yerleri hatta okumaya ihtiyaç duyduğum alıntıları mevcut. Biraz özet yerine de geçmesi için konusundan yüzeysel de olsa bahsetmek istiyorum, kitap Basil Holleward isimli sanatçının Dorian’ın güzelliğinden oldukça etkilenerek portresini yapması ve yapılma esnasında Lord Henry ile tanışan Dorian’ın dialogları ile başlayıp, sonrasında kendi yaşlanmasına tahammül edemeyip porterisinin yaşlanmasını isteyen Dorian’ın bunu saplantı haline getirip korkuları, paranoyaları ile boğuşma hikayesini anlatıyor. Karakterin dileği gerçek oluyor ve kendi yerine portresi yaş alıyor ama bunu portresinde gözlemlemek pekte düşündüğü gibi olmuyor… Yaş almayı böyle görsel olarak tablosunda izlemesi, değişimine şahit olması, kendi ruhundaki kötülüğün, hayatındaki çirkinliklerin portresine yansıması kendine karşı tahammülsüzlük duymasına sebep oluyor. Belki kendi değişmiyor ama ruhu günden güne bedeninde tüm korku ve kötülükler işe sıkışmış bir hale geliyor. İçindeki tüm duyguların tabloya yansıması ile her gün yüzleşen Dorian bu durum ile baş edemezken, Henry’den manevi anlamda destek alsada yaşlanmayan bedeninde ruhen çöküyor ve içten içe ölüyor aslında.Satırlar arasından o kadar çok şey gizli ki bu kitapta sanıyorum üzerine bir kitap yazılsa ancak okurun duyguları doğru aktarılabilir. Ama bana tek cümle ile geçen duygu şu oldu, görmeyip duymayınca kendinde ya da bir başkasının ruhunda olan iyi ya da kötü dalgalandırmaları değiştiremiyorsun. Dışına yansımayan şeyler seni maalesef ruhen fazlasıyla değiştiriyor. Sadece görmezden gelmek yetmiyor hatta bazen işlerin üstünü örtmek daha da kötü yapabiliyor bir şeyleri. Kitabın yazıldığı ve yayınlandığı dönemde yarattığı sansasyonel tarafına hiç değinmeden ve yazarımızın haksız eleştirilere kaldığı maruziyeti vurgulamadan şunu söyleyerek noktalamak isterim ki bu kitap için söylenecek tek kötü söz okurda bu kadar derin bir etki bırakmasının sağlıklı olup olmadığı. Bir kitap okuyucusuna bu kadar soru sorduruyor ise, okurken böyle duygular uyandırıyor ise tabi ki (pozitif) eleştiriye sonuna kadar katlanmalı.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202372,7bin okunma
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.