İftar vakti huşuyla dinlerken ezanları
Hüzünle hatırladım eski Ramazan’larıSeneler, âh seneler!.. Gelipte geçti hızla;
Erzurum’la başbaşa kaldık hâtıramızla!Orda muhteşem mâzî, bizde hasret bir gönül
Ne de zormuş geçmişin özlemine tahammül!Ev de, yol da, cami de, Ramazan’ın her günü;
Yaşanırdı ruhânî zevklerin en üstünüGülümserdi perdeler, işleme oyalarla
Parlardı minareler, rengarenk mahyalarlaKimileri acıkmış,bedenleri pek yorgun
Dadaşı oruç sıkmış,dokunmayın çok gerginFırında yumurtalı pidenin sırasında
Beklerken kadayıfı kaldık hatırasındaŞırıl-şırıl akarken Çennet çeşme suları,
Doldurup sürahiyi bekliyorduk iftarıEzanlar okunurken Hüseyni makamında
Kaleden gümbür-gümbür top atıldı anındaAyran çorbası ile iftarımızı açtık
Yumurtalı kıymayla mideye neşe saçtıkKadayıf dolmaları sırasını beklerdi
İnce bardakta çaylar canlara can eklerdiNaim hoca neşeyle bitirdi son vaazı
Hoş bir sada bıraktı,yetim kaldı avazıUlu Cami de ezan ses verir koca tarih
Narmanlı Camisinde kıldığımız teravihSon farzdan hemen önce’’İşfelana’’okundu
Süslü'nün yanık sesi gönüllere dokunduOzanlar kahvesinde çalıp söyler aşıklar
Reyhani dile geldi,selam durdu maşuklarHikayelerle meddah Behçet Mahir Efendi;
Âh o günler! O günler!.. Ne şâhane günlerdi!Sahur vakti gelince davul-zurna çalardı
Elde şimşir kaşıklar pilavlara dalardıGaz ocağı üstünde mis gibi çay demlerdik
Kıtlama şeker ile lezzeti hoş eylerdikSabah ezanlarıyla eser makam-ı sabâ,
Aziziye'nin ruhu huzurda mı acaba?Açtık ellerimizi dilimizde duâmız;
Asri mezarlığından yükselir Fâtiha’mız.Mükerrem Kemertaş’ın bülbül sesi nerede?
Mehtapta Havuzbaşı,hoş şulesi nerede?Geri dönmek imkânsız eski günlerimize,
DEĞİRMENCİ mâzînin hayali kaldı bize!