Gönderi

Nutuk Artık Tabu Olmaktan Çıkartılmalıdır!
Türkiye'nin yakın tarih alanındaki tabularından biri, belki den başlıcası Nutuk'tur. 15-20 Ekim 1927 günlerinde Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal tarafindan CHP Kongresi'nde okunan Nutuk, Kongre GenelKurulu tarafından "tamamen ve harfiyen tasvip edilmiş". böyleceTek Parti'nin tek "temel eseri" ilan edilmiştir! Daha doğrusu tek "temel eseri." Ona karşı bir itirazda bulunmak şurada dursun, aykırı bir fikir ileri sürmeyi de bırakın, hatıra beyan etmek bile suç sayılmış, nitekim müteakip 20 yıl boyunca herhangi bir dişe dokunur Milli Mücadele hatıratı neşrolunamamıştır. Buna cüret eden Kâzım Karabekir'in kendi parasıyla bastırdığı kitabın"Kızıl Pençe" ekibi tarafından nasıl yaktırıldığını ve evine defalarca baskın yapılıp dosyalarına el konulduğunu biliyorsunuz. Tek Millet, Tek Şef, Tek Parti, Tek Kitap.... Dönemin tekçi karakterinin özeti bu. Lakin Nutuk'un neredeyse kutsal kitap ilan edilmesi,(Kitâb-ı Mukaddes) kendi aleyhine işleyecek ve zamanla 'en çok basılan ama en az okunan' kitap rekorunu açık farkla kıracaktır. Nasıl mı? Beraber görelim isterseniz. Ezberci taifesi var, uzman yok 1) Daha basımının üzerinden 1 yıl geçmiştir ki, Harf İnkılabı inkâr firtınasına yakalanan Nutuk, yasaklı kitaplar arasına girer. Suçu büyüktür, zira Arap harfleriyle basılmıştır. Onu temel eser ilan eden CHP'nin tam 50 bin adet bastırılan Nutuk'un büyük ölçüde elde kalması yüzünden kese kâğıtçılarına gitmesini önlemek üzere teşkilata yazdığı talimat içler acısıdır. "Okumasanız da, alıp hatıra eşyası gibi raflarınıza koyun" diyordu Recep Peker. Nutuk'un daha ilk yılında başına gelene bakın siz. 2) Ardından Nutuk diğer Osmanlıca kitaplar gibi yasaklanır ve halk Gazi Paşa'nın bu "her kelimesi" parti tarafından onaylanan temel eserini okumaktan uzun süre mahrum kalır. Kaç yıl mı? Harf İnkılabı'ndan ancak 6 yıl sonra Latin harfli bir baskısı çıkacaktır.Ondan 4 yıl sonra ise 3. baskısı. 3) Tam işler yoluna girdi diyordunuz ki, görünmeyen bir yasaklar daha karşı karşıya kaldığı anlaşıldı. Nutuk'un 1927'de tüm CHP'li üyeler tarafından ittifakla kabul edilen "temel eser" vasfı ortadan kaldırılmış; piyasada İsmet İnönü'nün Söylev ve Demeçleri boy gösterirken, 1938 ile 1950 yılları arasında bir defa dahi matbaa yüzü görmemiştir. 1938'den sonraki ilk baskısının DP iktidarının ikinci ayı olan Temmuz 1950'de yapılmış olması yeterince anlamlı ve şaşırtıcıdır. 4) Böylece Demokrat Parti hükümeti döneminde Nutuk özgürlüğüne kavuşmuştur kavuşmasına ama bu defa da Dil Devrimi'ne toslamış, ağdalı Osmanlıca ile yazılmasının bedelini ağır bir şekilde ödeyerek kısa sürede eskimiş, genç kuşaklar için Namık Kemal'ineserleri kadar anlaşılmaz olmuştur. 1963'ten itibaren bu defa dili (türkceleştirilip yer yer kısaltılacak, kuşa çevrilerek yayınlanacak ve iyice okunmaz, okunsa da anlaşılmaz bir hale gelecektir Avrıca valnız dili itibariyle değil, tarih öğretiminin tek kahramana odaklı yapılmasından ileri gelen yamukluk yüzünden, artı İstiklal Savası'nın karmaşık iç ve dış ilişkileri ve kişilikleri ortak hafızadanı uzaklaştığı için Nutuk'ta geçen pek çok olay ve isim karanlığa gömülmüş ve bunun bedeli anlaşılmaz ve içinden çıkılmaz bir metin haline gelmesi olmuştur. Bugün Nutuk çok basılıyorda, okunuyor, en önemlisi anlaşılabiliyor mu? Hiç sanmıyorum. Bırakın halkı, uzmanlar tarafından bile okunduğundan emin değilim. Nereden mi çıkartıyorum bunu? Uzmanlarımız nutuk'ta ki tarihi hataları görmüyorlar da ondan. (Görmüyorlar mı yoksa göremiyorlar mı? Orasından pek emin değilim.) Şimdiye kadar Nutuk uzmanlarımızın (hafızlarımızın değil) yetişmesi gerekmiyor muydu? Sami N. Özerdim gibi bir iki isim haricinde onun üzerinde teknik olarak uzmanlaşana rastlamak mümkün değil.Uzmanlaşma derken hatalarını da görecek şekilde uzmanlaşmaktan bahsediyorum, malum ezberci taifesinin tekerlemelerinden değil. Aslında bir 'Nutuk uzmanı' tanıyorum ama üniversiteden değil.cihet-i askeriyeden. Kim mi? Kâzım Karabekir Paşa'dan söz ediyorum. Hani bir zamanlar ders kitaplarından resimleri makasla kesilip çıkarılan Şark Serdarı'ndan. Karabekir Paşa göz hapsinde tutulduğu yıllarda oturmuş, itiraz ve cevaplarını Nutuk'un 1927 tarihli Osmanlıca baskısının kenarına not düşmüş. Sevgili Sami Çelik de bu eseri araya başka kitaplarından parçalar katarak 12 küçük boy cilt halinde neşretmişti." Maalesef piyasada mevcudu bulunmayan bu kitabı incelediğinizde Karabekir Paşa'nın Nutuk'u nasıl dikkatle irdelediğini, adeta röntgenini çektiğini, eski deyişle zamirindekini deşifre ettiğini görürsünüz. Mesela Karabekir Paşamız Mustafa Kemal Paşa'nın bir ismi kasıtlı olarak değiştirdiğini iddia ediyor. Nutuk'un 1927 baskısının 171.sayfasında İstanbul hükümetinin Anadolu'ya heyetler göndermeye başladığı, bunlardan birinin Harbiye Nezareti eski müsteşarı Ahmed Fevzi Paşa olduğu yazılıdır. Gerçi Ahmed Fevzi Paşa diye biri vardır ama gelen kişi, Karabekir Paşa'ya göre o değil, bildiğimiz Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa'dır! Şu notu düşer hemen: Bu ismin kitapta kasden değiştirildiği kanaatindeyim. Müşir Fevzi Çakmak'tır. Sabık Müsteşar Ahmed Fevzi Paşa değildi. Diyeceksiniz ki, bunun ne önemi var? Şu bakımdan önemli ki, Nutuk yazıldığı tarihte Fevzi Çakmak genelkurmay başkanıydı. İstanbul hükümetinin Kasım 1919'da Anadolu'ya gönderdiği heyetise Karabekir Paşa'nın hatıratına göre gerçekte Mustafa Kemal'in yakalayıp İstanbul'a götürmek için gelmiştir! Sizin anlayacağınız, Gazi Paşa Nutuk'u yazarken Barthes'ın deyişiyle "tarihi ayarlamak" ta, bir zamanlar kendisine pek yakın durmayan Mustafa Fevzi (Çakmak) Paşa'yı muhtemel ithamlardan korumak için gelen kişiyi Ahmed Fevzi Paşa imiş gibi göstermeye çalışmaktadır.
Sayfa 48 - TimaşKitabı okudu
·
151 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.