Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Avrupa ve Şark arasındaki mesafe merkezi Türkiye'de olan Osmanlı İmparatorluğu'nun 1850'deki Kırım Savaşı'yla doruğa çıkan gerileyişi sayesinde kapanmaya başladı. Türkiye'nin Rusya'ya karşı Fransız ve Bri­tanya'ya katılması Hıristiyan ve Müslüman güçlerin tarihte ilk defa ger­çek bir ittifak içinde yer aldıkları olay olması nedeniyle önemliydi. Müs­lümanlar alışılmışın dışında bir yakınlığın oluştuğu bu ittifak esnasında Avrupalılardan sadece silah, savaş ya da onlara hep çekici gelmiş olan tıp konularında değil, hayatın farklı alanlarında da öğrenecekleri, faydalana­cakları çok şey olduğunu keşfettiler. Bu yeni yaklaşım ilk olarak Tanzimat ya da Reform adıyla bilinen bir hareketin görüldüğü Türkiye'de kendini gösterdi. Meclis-i Vala'nın faaliyete geçtiği ülkenin yasaları Fransız yasaları doğrultusunda değişti­rildi, şeriatın uygulanma alanı sadece aile hukuku ile sınırlandı. İltizam usulü yerini çağdaş vergilendirmeye bıraktı ve halk "vatandaşlar" haline geldi. Bu süreç içine öne çıkan isim, teknolojik ilerlemelerin yakalanması, basın özgürlüğü, güçler ayrılığı, herkesin kanunlar önünde eşit sayılması ve Kur'an'ın parlamenter demokrasiyle uyumlu olacak şekilde yeniden yorumlanması konularını takip eden Hürriyet gazetesinin editörlüğünü yapan Namık Kemal'di (1840-1888). Namık Kemal'in en önemli mesajı her şeyin Allah tarafından belirlenmediğiydi. İshak Efendi Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a başhoca olarak atandı ve 1834'te modern bilimlerin birçoğunu İslam alemine tanıtan, yabancı kaynaklara dayanarak yaz­dığı dört ciltlik Mecmua-i Ulum-i Riyaziye'yi yayımladı. On iki yıl sonra Kudsi Efendi, Kopernik sistemi ile İslam'ı bağdaştırmaya çalıştığı Esrar­ ül Melakut adlı eserini yazdı. 1839'da askeri okul ve mühendishanelerde okuyan öğrencilerden seçilen 36 tanesi eğitim almak üzere Paris, Londra ve Viyana'ya gönderildi ve Maarif Meclisi 1845'te "halkı eğitmekle" il­gili çalışmalara başladı. Türkçede ilk modern kimya kitabı 1848'de, ilk modern biyoloji kitabı da 1865'de basıldı. Batı'da görüldüğü üzere fab­rika inşa edilmesine 1860'larda başlandı. Askeri olmayan ilk tıp mek­tebi 1867'de açıldı ve iki yıl sonra Darülfünun'a (üniversite) kayıt kabul edilmeye başlandı. 1874-1875 döneminde derslere başlanan üniversitede edebiyat, hukuk ve başlangıçta niyet edilen fen fakültesinin yerine ku­rulan inşaat mühendisliği (bu sonuncusu Fransızların E'cole des Ponts et Chaussees'inden esinlenmişti) fakülteleri yer alıyordu. Academie Francaise'den farklı olmayan Encümen-i Daniş 1851'de kuruldu, 1866'da bir çeviri meclisi oluşturuldu, 1869'da metrik sistem uygulamaya konul­du ve 1885'te Pasteur kuduz aşısını bulduğunda bu yeni bilgiyi edinmek ve onu bulan büyük adama bir nişan takmak üzere Paris'e bir doktor heyeti yollandı.
Sayfa 1015 - Yapı Kredi Yayınları.
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.