Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SAHABE'NİN İCMASINDA HİLAFETİN FARZİYETİ
Sahabe RadiyAllahu Anhum Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından hemen sonra bir halifenin seçilmesinin gereği üzerine icma etmişlerdir. Sahabe icması Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali RadiyAllahu Anhum'a yapılan biatlarla da tekerrür etmiştir. Nitekim Sahabe'nin bu icmasındaki kesinlik şu olayla da teyit edilmiştir: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından sonra Sahabe RadiyAllahu Anhum O'nu defnetmek yerine yeni bir halifenin seçimi ile meşgul olmuşlardır. Halbuki ölünün en kısa zamanda defni farz kılınmış ve ölüyü defnetmenin kendilerine farz olduğu kişilerin, defni erteleyip başka bir işle meşgul olmaları da haram kılınmıştır. Rasulullah'ın cenazesinin teçhizi ve defni üzerlerine farz olan Sahabe RadiyAllahu Anhum'un bir kısmı Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in defni ile meşgul olmayı bırakıp halifenin seçimi ile meşgul olurken bir kısmı da cenazeyi defnetmeye ya da defne engel olan seçime engel olmaya imkânları olduğu hâlde defnin iki gece ertelenmesi karşısında sessiz kaldılar ve defnin geciktirilmesine iştirak ettiler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in cenazesinin defni beklerken halifenin seçimi ile meşguliyet şeklinde gerçekleşen bu icma göstermektedir ki halifenin seçilmesi insanların en hayırlısının ﷺ cenazesinin defnedilmesinden daha önemli bir farzdır. Sahabe'nin icmasına başka bir örnek de Halife Ömer'in ölümü anında Müslümanların ondan halef tayin etmesini is temeleridir. Hadisenin detayına fazla girmeden netice de o ilk Muhacirlerden altı kişiyi seçmiş ve onlara da aralarında bir kişiyi üç gün içerisinde emîr seçmelerini emretmiştir. İbn- u Sa'd bu meseleyi Tabakať'ında şöyle rivayet eder: "Abdullah İbn Ömer dedi ki: Nihayet onlar istişareye başladılar. Osman beni meseleye müdahil etmek için bir veya iki kere çağırdı. VAllahi! Aralarındaki hususta babamın söylediği şeyin olmasını bilmek dahi istemiyordum. Allah'a yemin ederim ki dudaklarını hakkın dışında hareket ettirdiğini görmedim. Osman üzerime gelmeye başlayınca ona dedim ki: Emîru'l műminîn daha hayatta iken emîr seçtiğinizi hiç düşünmüyor musunuz? Sanki ben Ömer'i yatağından uyandırmıştım. Bunun üzerine Ömer 'Bana biraz mühlet verin.' dedi. Sonra da eğer benim başıma bir olay gelirse size Suheyb üç gün namaz kıldırsın, sonra görüş birliğine varınız. Sizden kim, Müslümanların meşvereti olmaksızın emîr olursa onun boynunu vurun, buyurdu." Ömer RadiyAllahu Anh'ın bu hükmü Sahabe'nin kulakları işitip gözleri görürken cereyan ettiği hâlde kimse karşı gelmemiştir. Dolayısıyla Sahabe'nin, halifenin seçilmesi hususundaki icmaları yaşadıkları sürece devam etmiştir. Sahabe arasında kimin halife olacağı konusunda ihtilaf olabildiği hâlde Rasulullah'ın ve Hulefâi Râşidîn'den her birinin vefatından sonra bir halifenin seçilmesi konusunda kesinlikle ihtilaf olmamıştır. İşte Sahabe'nin bu icması halife tayininin farziyetinin açık ve kuvvetli bir delilidir. Sahabelerin Sözlerinde Hilâfet'in Farziyeti Ali İbn Ebi Talib RadiyAllahu Anh şöyle dedi: "İnsanlar ister iyi isterse kötü olsun bir imam (halife) olmadan doğrulmazlar (düzelmezler)." Abdullah İbn Ömer RadiyAllahu Anh şöyle dedi: "İnsanlar zalim ve günahkâr olsa bile, yöneticileri onları İslâm ile yönetiyor ve ona tâbi oluyorsa ümmet acı çekmez ve bozulmaz. Fakat yöneticiler zalim ve günahkârsa insanlar İslâm'ı istese ve ona tâbi olsa bile ümmet acı çeker ve bozulur." Ömer İbn Hattab RadiyAllahu Anh şöyle dedi: "Bir toplum (cemaat) olmadan İslâm olmaz. Liderlik (imâret) olmadan toplum olmaz ve işitip itaat etme olmadan liderlik olmaz." Ulemanın Sözlerinde Hilâfet'in Farziyeti Allah onlara rahmet etsin âlimler Hilafet'in farziyeti hakkında icma etmişlerdir. Nitekim İmam Nevevi Muslim'in şerhinde halifenin ikamesiyle iştigal etmek, işlerin en önemlisi olduğunu söyler. Yine aynı şekilde İmam Nevevi halife seçmenin tüm Müslümanlar üzerine farz olduğu konusunda icma (âlimlerin ittifakı) olduğunu ifade eder. İmam Kurtubi Bakara Suresi 30. ayetin tefsirinde ise (إنِّي‎ ‎‫جَاعِلٌ فِي الْأَرْضِ خَلِيفَةMuhakkak ki Ben yeryüzünde bir ha-life yaratacağım." [Bakara Suresi 30] ayeti hakkında şöyle der: "Bu ayet bir imam veya bir halifenin seçiminde bir kaynaktır. Kelime onunla birleşik geldiği için o işitilir ve ona itaat edilir. Hilafet ahkâmı onunla tatbik edilir ve buradaki farziyet hakkında Mutezili olan Ebû Bekir el-Esam dışında, imamlar arasında ve de ümmet arasında bir ihtilaf yoktur." Yine aynı şekilde İmam Kurtubi "Hilafet diğer sütunların kendisine dayandığı (asıl) sütundur." demektedir. İmam Gazali Hilâfet'in kaybolmasının potansiyel sonuçlarını yazarken şöyle demektedir: "Hâkimler uzaklaştırılacak, vilayet hükümsüz kılınacak... Bunların otoritedeki kararları icra edilmeyecek ve bütün insanlar haram sınırı üzerinde bulunacaktır." İmam İbn Teymiyye şöyle der: "İnsanlar üzerinde hükmeden makamın (Hilafet görevi) dinin en büyük farzlarından biri olduğunu bilmek vaciptir. Aslında onsuz din müessesesi yoktur. Bu (görüş) Fadl İbn İyad, Ahmed b. Hanbel ve diğerleri gibi selefin görüşüdür." İmam Ebu'l Hasen el-Maverdi de bu konuda şöyle demektedir: "İmamet (liderlik) akdini yapmak, bütün ümmet üzerine icmaen vaciptir." İmam Ahmed şöyle demiştir: "Müslümanların işlerini yürütecek bir imam (halife) olmadığında fitne meydana gelir." Hicrî 6. asrın ünlü âlimi Ebu Hafs Ömer en Nesefi şöyle demiştir: "Müslümanlar, açık bir şekilde; hudutları (ceza sistemini) yürüten ve hükümleri icra eden, (devlet) sınırlarını savunan, orduları teçhiz eden, zekâtı toplayan, (devlete karşı) isyan edenleri, casusları ve haydutları cezalandıran, cumayı ve iki bayramı ikame eden ve (Allah'ın) kulları arasında çıkan ihtilafları çözen, meşru haklar konusunda şahitlerin şahitliğini kabul eden, evlenen gençlere ve ailesi olmayan fakirlere veren ve ganimetleri dağıtan bir imama (halifeye) sahip olmalıdırlar." İmam Cuzeyri -ki kendisi dört büyük mezhebin fıkhında uzmandır dört imamın görüşlerini dikkate alarak şöyle demektedir: "İmamlar (dört mezhebin imamları; Şafiî, Hanefi, Maliki ve Hanbeli) -Allah onlara rahmet etsin İmamet'in (Hilafet'in) bir farz olduğu ve Müslümanların dinin hükümlerini tatbik eden ve zalimlere karşı haklarını veren bir imam tayin etmelerinin vacip olduğu konusunda ittifak ettiler." Hicrî 974 senesinde vefat eden Muhaddis ve fakih İbn Hacer El-Heysemi şöyle demiştir: "Biliniz ki, Sahabe, Nübüvvetin yok olmasının ardından bir imamı nasbetmenin vacip olduğunda icma etmiştir. Bunu farzların en önemlisi addetmişlerdir. Öyle ki Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in defni yerine onunla meşgul olmuşlardır." [Es-Sevaiku-l Muhrika sayfa 17]
Sayfa 47 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.