Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Erkekler kadınlara âşık olmaktan vazgeçeli beri böyle şarkılar yazılmadı.
Swastika geceleri… Kütüphanede kitaplıkların arasında gezinirken gözüme çarpmıştı bu eser. Hem ismi hem de kapağıyla dikkatimi çekmişti. Bir zaman Holokost ilgi alanlarımdan biriydi ve tarihin karanlık dönemlerinden biri olan bu dönemle ilgili filmler izlemiş, kitaplar okumuştum. Hayli zaman olmuştu bu konuda bir eser okumayalı. Her kitabın insana bir şeyler katacağı düşüncesini aklımın bir köşesinde tutarak diyorum ki bir konuda kendinizce yeterli düzeye geldiğinizi düşünüyor iseniz - akademik kariyer haricinde - o konuyla ilgili araştırma yapmak biraz da vakit kaybı gibi geliyor bana. Zira genel itibariyle benzer anlatımlar sunulur sizlere. Holokost konusunda da fikirlerim bu şekilde. Lakin bu kitabı benim için farklı ve okunmaya değer kılan kısmı şu soru çerçevesinde yazılmış olmasıydı: ya Naziler galip gelseydi? Özellikle biz kadınlar açısından distopik bir dünya olarak nitelendirebileceğim bir eser. Kitabın içeriğine geçmeden önce kitabın adında geçen ve nazilerin sembolü olarak tanınan “swastika” sembolü konusunda biraz bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum. Swastika sembolü Avrasya kültürlerinde antik bir dinî ikonadır. Hinduizm, Budizm ve Jainizm de dahil olmak üzere, Hint dinlerinde kutsallık ve ruhsallık sembolü olarak kullanılır. Batı dünyasında da sağa bakan versiyonu, 1930’larda Nazi sembolü ve Arî ırkın bir simgesi hâline gelene kadar uğur ve şans sembolü olarak görülüyordu. Nepal, Hindistan, Moğolistan, Çin ve Japonya gibi, Hindu, Budist veya Jain inançların yaygın olduğu ülkelerde svastika hâlâ şans ve hayır sembolü olarak kabul edilmekte, Hindu nikah törenlerinde sıkça kullanılmaktadır. Svastika kelimesi Sanskritçe'deki su (iyi) ve asti (olmak) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. "İyi olmak, mutlu ve sağlıklı olmak" anlamlarına gelir. Svastika, I. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi ve hükûmeti tarafından amblem olarak kullanılmıştır. Nasyonal sosyalistlerin (Naziler) kullanmış olduğu svastikanın adı Almancada Hakenkreuz'dur. Daha sonra Nazi Almanyası'nın bayrağında da kullanılmıştır. Svastikanın bu anlamda kullanımı 1945'te Nazi Almanyası'nın yenilmesi ile birlikte sona ermiştir ve bazı ülkelerde svastika işaretinin kullanımı suçtur. Günümüzde bazı neo-Nazi gruplar svastika kullanmaya devam etmektedirler. Bu bilgilendirme sonrasında kitabı biraz da olsa anlatmaya çalışmak istiyorum. Karamazov Kardeşler kitabının iletişim yayınlarından çıkan baskısında yer alan önsözden bu denli etkilenmiştim en son. Bu kitabın önsözü de yüzüme bir tokat gibi çarptı desem yeridir. Kadınların tahakküm altına alınmasının temelinde yatan o cinsellik olgusunun anlatılışı, erkeklerin kadınları baskı altına almasının en büyük sebebinin aslında kendi kibirlerinin olduğu, biz kadınlarda bulunan özelliklere sahip olamamanın, misal doğurabilme özelliğinin, yarattığı dayanılmaz ağırlığın kadınları ikincilleştirmeye dek götürdüğü o yol… Şöyle diyor önsözde; Tecavüzü özde dişil otonomiye bir saldırı olarak anlayan Burdekin, tecavüz mantığını toplumdaki eril üstünlükle dile getirir. Geleneksel, cinsiyet temelinde kutuplaşmış bir toplumda kadın- lar reddetme haklarıyla erkek üstünlüğüne meydan okurlar. Dişinin seks partnerini seçmesi, pek çok hayvan türünde “doğaldır”, ama bu durum insan erkeğinin kibrine karşı sürekli bir hakaret haline gelir. Erkekler kadınları bu haktan mahrum ederek onları kendi isteklerine göre kullanabilecekleri birer nesneye dönüştürürler. Erkeklik kültü göz önüne alındığında, erkekler elbette kadınların bu reddetme hakkını uygulamaya devam etmesine izin veremezler. Tecavüzün rutin bir uygulama olarak kurumsallaşması, kadına öneminin ve otonomisinin yok sayıldığını sürekli hatırlatır.” Dünyanın yarısının Almanya , kalan yarısının Japonya imparatorlukları tarafından yönetildiği, kadınların damızlık hayvandan farksız görüldüğü, sadece çocuk doğurmak için var olan yaratıklar olarak görüldüğü, cinsel ilişkinin sadece 16 yaşın altındaki kız çocuklarına yönelik olduğunda tecavüz suçu olarak görüldüğü, tüm kadınların erkeklerin hakimiyetinde olması gerektiği, en akıllı hayvandan sadece bir tık üstte görüldüğü bir ortam… Bir kadının ulaşabileceği en üst seviye bir oğlan çocuğu doğurabilmektir ki bu çocuk da 1,5 yaşına geldiğinde amansızca koparılır anneden zira o saf ve temiz, ileride Alman ulusunun neferlerinden biri olacak çocuğun bir kadın tarafından kirletilmesine göz yumulamaz. Kadınlara hep kilisede, vaazlarda erkeklere itaat edilmesi gerektiği anlatılır. Kitap da bu vaazlardan biriyle başlar zaten. Ve o esnada vaazda papaz yanlışlıkla ağzından şu cümleyi kaçırır; “…verimli olun ve güçlü kızlar doğurun.” Bütün kadınlar şaşkınlıkla birbirine bakar; bizden istenen sağlıklı oğlanlar doğurmamız değil miydi? Güçlü kızlar doğurmak? O esnada papazın aklından şu cümleler geçer: “Kadınlar, neslimizin devamı için onlara ihtiyaç duyduğumuzun farkına varırsa, kendilerine saygı duymaya başlamalarına ne engel olabilir?” Kadınların bu durumunun yanı sıra amansız bir tarih yıkıcılığı sonucu kurulan bir imparatorluk var karşımızda. 700 yıl önce… her şey yerle bir edilmiş, bütün her şeyin Almanlar sayesinde var olduğu inancı yerleştirilmiş zihinlere. Müthiş bir toplum mühendisliği… Ve bu hafızasızlaştırmayı bilen tek bir aile var. Nesilden nesile aktarılan ağır bir sır, bir o kadar da paha biçilemez. Tarihin nasıl alaşağı edildiğine başkarakterlerimiz Şövalye von Wied ve Alfred’in konuşmaları ile şahit oluyoruz. Bu konuşmalar esnasında bir müzik çalar arkadan ve şövalye şöyle bir cümle kurar:” Erkekler kadınlara âşık olmaktan vazgeçeli beri böyle şarkılar yazılmadı.” Zira bu distopyada erkekler, kadınlara aşık olmaz. Kadınlar sadece damızlıktır ve tecavüz edebilecekleri bir nesnedir onların gözünde. Kadınlar olmadığında dünyanın ne denli monoton, acılı, savaşa gebe, şiddetle sürdürülen bir yer olmaktan ibaret olacağını etkileyici bir şekilde gösteren bir eserdi…
Swastika Geceleri
Swastika GeceleriKatharine Burdekin · Encore Yayınları · 2014760 okunma
·
164 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.